13.Bölüm

148 17 3
                                    

"Şuraya olsun raf."
Kayra elindeki rafı gösterdiğim yere monte etmeye başladı. Bir yandan kitapları kitaplığa yerleştirip bir yandan da ne yapmaları gerektiğini söylüyordum. O kadar mutluydum ki gülümsemem biran olsun yüzümden eksilmiyordu. Sonunda bir kafe açabiliyordum! Kitaplar bittikten sonra gülümseyerek ayağa kalktım ve içlerine farklı renklerde su koyup üstüne "aşk iksiri" "şans iksiri" gibi şeyler yazdığım şişeleri az önce Kayra'nın duvara montelediği rafa yerleştirmeye başladım. Tam hayalimdeki gibi bir kafe oluyordu burası. Sıcak bir ortamı vardı. Sonunda her şey bittiğinde kendimizi koltuklara attık.
"Çok heyecanlıyım! "
"Ve mutlusun."
Kahkaha attım.
"Biran önce açmak istiyorum burayı."
Çağrı gülümsedi.
"Ben yemekleri yaparım. Deniz de kasada durur. "
Ben ve Duygu'ya bakıp sinsice gülümsedi.
"Ve siz kızlar kesinlikle garson olup bu güzelliğinizle müşteri çekmelisiniz."
Kayra ve Semih aynı anda elindeki bezleri Çağrı'ya fırlattılar.
"Hele bir asılmaya kalksınlar."
Kahkaha attık.
"İstek şarkı da yapalım. Bir defterimiz olur ve müşteriler istediği bir şarkıyı yazar biz de onu çalarız."
"Biz söylesek nasıl olur? "
"Harika bir fikir hem hepimizin sesi güzel."
"Bizim değil."
Duygu beni ve kendini işaret ederek konuştu.
"Siz garsonsunuz. Kayra ve Semih şarkıyı söyler diğerleri de dans eder."
"Ya da dans yerine her gün başka biri şarkı söyler."
Fikrimi ortaya attığımda Can başını salladı.
"Bu daha mantıklı."
"Yarın erkenden buluşup kafeyi açalım."
"Ay çok heyecanlıyım ya! Yarın güzel giyinin, yakışıklı olun. "
Tao elini saçlarının arasından geçirdi.
"Yani her zamanki halimizde geleceğiz."
Kahkaha attık. Bu çocukları çok seviyordum.
×××
"Her şey yerli yerinde değil mi? Açayım mı dükkanı?"
"Aç."
Kapıdaki "kapalı" yazısını "açık" olarak değiştirdim. Müzik eşliğinde müşteri gelmesini beklemeye başladık.
"Neyse. Hadi siz oturun ben de kahve yapayım. "
Arka tarafa gittim ve tepsinin içine 9 bardak yerleştirdim. Grubumuz kalabalıktı. İçine kahve malzemelerini koyduktan sonra az önce kaynayan suyu dökmeye başladım. Son olarak karıştırdım ve tepsiyi alarak çocukların yanına gitmeye başladım. İçeri girdiğimde neredeyse elimdekileri düşürüyordum. Masaların hepsi doluydu!
"Öyle dikilmeyi bırakta bize yardım et."
Elimdekileri masaya bıraktım ve işe koyuldum. Tanrım! Biran iş olmayacağı için üzülmüştüm. Yüzümdeki gülümseme eşliğinde müşterilerle ilgileniyordum.
"Ben bir tost bir de kola istiyorum."
"Hemen geliyor. "
Cebimden not defterini çıkardım ve kadının önüne koydum.
"İstediğiniz bir şarkıyı yazabilir misiniz acaba?"
"Neden?"
"Arkadaşlarımız sizin için söyleyebilirler. Kafemizin bir özelliği."
Gülümseyerek istediği bir şarkıyı yazdı. Ben de gülümsedim ve bizim çocukları gösterdim.
"Hangisi söylesin?"
Can'ı gösterdi.
"Şurada duran esmer yakışıklısı söylesin."
Güldüm.
"Yeterki siz isteyin."
Çağrı'ya siparişi, Can'a da söyleyeceği şarkıyı söyledim. Kayra ile ikisi sahne gibi yaptığımız yere çıktı. Kayra gitar çalarken Can da söylemeye başladı. Bugünü o kadar çok beklemiştim ki. Mutluluktan dört köşe olmuş bir şekilde hem şarkıyı söylüyor hem de müşterilerle ilgileniyordum. Duygu'nun da benden bir farkı yoktu. Bu şarkıyı bizde çok severdik bu yüzden ezbere biliyorduk ama bu şarkıyı Can'ın ağzından duymak daha güzeldi. Sesleri cidden çok güzeldi. Kafedeki kızlar onlara hayranlıkla bakıyordu ve bu benim kıskanmamı sağlıyordu. Sonuçta içlerinde arkadaşlarım ve sevdiğim çocuk vardı. Evet, bu geçen zaman da sonunda Kayra'yı sevdiğimi anlamıştım. Bu güzel bir duyguydu. Tabi karşılıklı olsa daha güzel olurdu ama olsun. Yine de onlara sahip olduğum için çok şanslıydım. İyi ki yanımdalardı.

Black PearlHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin