Çaresiz

4.7K 324 79
                                    

Necati ER

"Haftaya gidiyorum İstanbul'a."

"Az kalmış." dedim durgunca. Yüzündeki gülümseme donuklaştı. Tedirgin oldu başta. Sonra sesini duydum.

"İki buçuk yıl kaldı işte. Sonra hep Ankara'da olacağım, inşallah."

Beklentili bakışları ile çok sevimli duruyor. Gülümsedim. Gülümsedi benim gibi. Gözlerini kaçırdı sonra. Bugün benimle konuşurken çok uzun bakmadı bana. Ara ara gözlerini kaçırması beni içten içe huzursuz etse de söyledikleri aklıma geliyor. Ölçülü olmak.

"Yakında pembe arabayı alacağım." dediğimde gözleri şaşkınlıkla aralandı. Mahcuptu bakışları. Tepkilerini izliyorum.

"Necati..." deyip yerinde dikleşti. Gözlerini masaya çevirip düşündü bir süre. Sonra sesini duydum. "Sen hangi renk istiyorsan onu al..." Başını kaldırdı. "Pembe almak zorunda değilsin. Sen neyde mutluysan ben de mutlu olurum."

Gözlerine baktım. Samimiydi. Aramızda ilk araba mevzusu geçtiği gün çok heyecanlı ve keyifliydi. Daha sıcaktı. Şimdi aramızda sessizlik olduğu an telefonundan saati kontrol ediyor. Önceden saate bakmazdı. Sanki benden gitgide uzaklaşıyor. Ya da ben kuruntu yapıyorum.

"Gülnur sen benim için sıradan biri değilsin. Senin mutluluğun benim mutluluğum. Sen benim arkadaşım değilsin. Birbirimizi seviyoruz." dediğimde yüz rengi değişti, utandı. Kaşlarımı çattım.

"Gülo..." dedim sakin tutmaya çalıştığım sesimle. Dikkatini bana verdi. "Efendim?" dedi durgunca. Yerimde dikleştim.

"Evlilik hakkında konuşacaktık."

Benim gibi yerinde dikleşip gözlerime baktı. Gülümsedim.

"Necati... Ben çok düşündüm. Şu an kendimi evliliğe hazır hissetmiyorum. Mezun olduktan sonra daha iyi olacağını düşünüyorum. Son sınıfta nişanlansak, mezuniyetten sonra da evleniriz inşallah. Sen ne düşünüyorsun?"

"Nişanlanmamız için son seneni beklememize gerek yok bence." dedim gülümseyerek. "Seni isteriz. Aramızdaki meselenin adını koymuş oluruz. Hem birbirimizi tanırken konuşmalarımızda daha rahat oluruz. Ölçülü olmaktan bahsetmiştin ya-"

"Biz nişanlı olduğumuzda evli olmuş sayılmıyoruz, Necati. Ben kalbimde seninle nişanlıyım zaten. Ben kalbimdeki sevgiyi temiz tutmaya çalışıyorum. Sevgimizi temiz tutalım. Başta gereğinden fazla samimi davrandım sana. Yapmamalıydım. Şimdi seninle konuşurken zorlanıyorum. Hâl ve hareketlerime özen göstermeye çalışıyorum. Hepsi Allah rızası için. Bizim için de." dediğinde gözleri yaşardı. Gözlerini kaçırdı sonra. Yerimden kalktım.

"Tamam tamam. Sen üzülme. Ne istiyorsan öyle olsun." dedim telaşla. Başını kaldırdı. Kızarmış gözlerini bende tuttu bir süre. Çaresiz duruyordu. Yutkundum sertçe.

"Senin de istemen gerek, Necati."

2 AY SONRA

Mehmet Selim YURTOĞLU

"Sen buranın yolunu bilir miydin?" dedi Faik hoca kollarını açarak. Babacan hâline gülerek kollarının arasına girip sarıldım. Sırtıma vurdu birkaç defa. Boyu benden biraz kısaydı. Sarılırken eğiliyorum biraz.

"Valla çok yoğunuz, hocam. Mesai saatleri de eklenince zor kendime geliyorum."

Anlayışla başını salladı. Sonra benden birkaç adım uzaklaşıp üzerimi süzdü.

"Kendini bırakmışsın. Saç-sakal karışmış. Kilo da vermişsin. Ne yapıyorlar sana?" dedi şaka karışımı ciddiyetle. Saçlarımı düzelttim biraz.

"O kadar da kötü değilim, hocam." dediğimde gözlerini kıstı. Uzunca baktı bana. Bir şeyi çözmek ister gibiydi bakışları. Boğazımı temizledim.

"Siz nasılsınız? İyi gördüm sizi."

Elini karnına getirip karnını ovaladı. Gülmemek için kendimi zor tuttum.

"Bir türlü kilo veremiyorum. Sporla da aram yok. Biliyorsun, şeker hastasıyım."

Başımı salladım. "Sabah yürüyüşü iyi gelir, hocam. Özellikle pazar günleri sabah yürüyorum. Kafanızı da dinlersiniz." dediğimde oralı olmadı. Boş ver dermiş gibi başını kaldırdı. "Bir gün yürüsem bile hanımın yemekleri ile bir işe yaramaz."

Bir şey demedim. Manidar gülümsedim. Biraz daha sohbet ettikten sonra Faik hocanın yanından ayrıldım. Fakültenin içinde ilerlerken öğrencilik yıllarım gözümün önünde canlanıyordu. Hazırlık sınıfı ve birinci sınıfta siyah çerçeveli numaralı gözlük takıyordum. Öğrenciliğe tam giriş yapmıştım. Sonra göz numaram sürekli büyüdüğünden gözlerimi çizdirdim. Başlarda çok zorlansam da alıştım. Üniversite sınavında derece yapmama rağmen mühendis olmak istemem bazı akrabalarım tarafından hoş karşılanmasa da kimseyi umursamadım. Gecem gündüzüm ders olmuştu. Pek arkadaş ortamına da girmiyordum. Arkadaşlarım, hocalarım oluyordu genelde. Pişman değilim. Dolu dolu yıllar geçti. Kendi kafama göre arkadaş yoktu etrafımda.

Merdivenlerden çıkarken başımı kaldırdım dalgınca. Merdiven başında biri göründü. Çantasından su şişesi alıp birkaç yudum içti. Gözlerini bana çevirdiğinde hareketsiz kaldım. Gözlerinin altı morarmış ve yorgun gözüküyor. Elmacık kemikleri belirginleşmiş. Normalde gülümsediğinde belli olur.

Boş bakışlarıyla bir süre bana bakıp gözlerini kaçırdı. Dağılmış gibi üzerini düzelterek yanımdan geçti. Başımı çevirdim. Diğer merdivene geçtiğinde tekrar başını bana çevirdi. Ona baktığımı fark edince önüne dönüp yoluna devam etti. Gülnur...

^^

Düşünceleriniz?

Kendinize iyi bakın. Seviyorum sizi. En güzele emanetsiniz 💖

ÇaremVar.

Sonradan Gelen | Texting حيث تعيش القصص. اكتشف الآن