Serseri

10.8K 680 173
                                    

"Ben çıkıyorum kızlar. Akşam görüşürüz inşallah."

Çantamı koluma takıp gözlerimi odamızdaki boy aynasına çevirdim. Şöyle bir süzdüm kendimi. Harika bir şeyim ya, maşallah.

"Gülnur şu çiçekleri ne zaman atacaksın? Kurumuş zaten. Oda pisleniyor."

Başımı çevirdiğimde uzun, sarı saçlı olan oda arkadaşımı gördüm. Adı Tuana. Çok güzel yüzü var.

"Ya poşete koydum aslında. Su da yetmedi. Kurudular." dedim üzüntüyle. Papatya ve güller kurudu. Atmaya kıyamadım. Hediyelerimdi benim.

"Tamam anlıyorum ama at artık. Gözümüze sokar gibi koyuyorsun ortalığa." diye çıkıştığında kaldım. Çatık kaşlarıyla bir hışım yatağından kalkıp yanımdan geçti. Arkamı döndüm. Ne oluyor ya?

Banyoya doğru ilerlerken dudaklarımı araladım.

"Tuana iyi misin sen?" dedim ciddiyetle. Banyoya girip kapıyı çarptı. Bir süre boş boş banyo kapısına baktım. Sonra son kez aynada üzerime bakıp odadan çıktım. Birine canı sıkıldı herhalde. Benimle derdi olduğunu sanmıyorum. Varsa da kendi bilir, bana ne? Ben kendimi biliyorum. Papatya ve güllerden birkaç tane düşmüştür sadece. İster istemez döküntüler olabiliyor odada. İlk defa bu kadar çıkıştı. Temizliğime dikkat ederim.

Gözlerimi devirdim kendi kendime. Herkes kendi sorununu kendi çözsün.

______

Fakülteye doğru ilerlerken etrafıma bakınıyorum. Bugün hava güneşli, çok güzel. Çiçeklerin yaprakları çok canlı duruyor. Yeşil taze ve capcanlı. İçimdeki huzurla gülümsedim. Güne 1-0 önde başladım.

Başımı çevirdiğimde bir şey gördüm. Gözlerimden kalp fışkırıyor şu an.

Karnı kocaman olmuş turuncu-beyaz renkte yavru kedi. Bana tatliş bir bakış atıp kısa bacaklarıyla yürümeye devam etti. Karnından top gibi duruyor. Senin annen nerde? Yaa yerim seni.

Tatliş bakışına dayanamayıp peşinden gittim. Aşık oldum sanırım.

Yanına yaklaştığımda durup bana baktı. Korkmasın diye adımlarımı temkinli ve yumuşak attım. Birkaç adım ilerledi ve sonra durdu. Benim cilve yapmam gerekmez mi?

Düşündüklerimle gözlerimi devirip güldüm. O kadar çok güldüm ki gözlerim kapanıyordu. Gözümden yaş geldi.

"O göbüş ne serseri? Tipe bak."

Duyduklarımla gözlerimi açtım. Birkaç adımda kedinin yanına gelip eline aldı. Yüzü çok tanıdık geliyor.

Utanmadan minnak sevgilimin karnına dokunup başından öptü. Kıskandım. En doğal hakkım. Daha yeni buldum onu.

Başını kaldırdığında beni fark etti. Gözlerini kıstı sonra. Şimdi tanıdım. Beni son sınıf zanneden kişi. Hani detaycı olan. Adını hatırlamıyorum.

"Merhaba." dedi gülümseyerek. Minnak sevgilimi bir koluna aldı. Gözlerimi yüzüne çevirdim.

"Merhaba." dedim ciddiyetle. "Alabilir miyim?" deyip elimi uzattığında gözleri kediye gitti. Kedinin karnını okşayıp bana uzattı. Ona temas etmemeye çalışarak minnak sevgilimi aldım elime. Uff çok tatlı.

"Annen nerde senin?" dedim gülümseyerek. Etrafıma bakındım. O sırada tüylü yanağını parmaklarımın arasına alıp sıktım.

"Biraz ilerde kardeşleri var. Serseri bulur yolunu, bırak." dedi gülerek. Gözlerimi yüzüne çevirdim. Bu daha burda mı?

"Anladım." dedim düşünceli hâlde. Kaşlarımı çattım sonra. "Sensin serseri." dediğimde duraksadı. Sonra güldü kendi kendine. Ona bakakalırken kedi sesiyle irkildim. Bir anne kedi bacaklarıma sürtünüyordu. Minnak sevgilim de kucağımda hareketlenip duruyor ve miyavlıyordu. Başını okşayıp yere bıraktım. Annesiyle oynaya oynaya gözden kayboldular. Kimse beni sevmeyecek sanırım.

Sonradan Gelen | Texting Où les histoires vivent. Découvrez maintenant