"Halil sobayı yaktın mi? Hikmet caya ne oldu?"
"koydum çayı baba" bu hikmet olandı mutfaktan sesleniyordu.
"bende yaktım sobayı baba birazdan sıcacık olur burası hem Ömer abi ile yengeyi de üşütmeyiz fazla" bu da Halil, gülen gözlerle bize bakıyordu. Biraz dikkatli bakınca gözlerinde tanış olmanın getirdiği samimiyeti görüyorum. Galiba Ömer buraya ilk kez gelmiyordu.
Ömer'in öksürüğünü duyunca içime bir korku yerleşiyor. İste şimdiden belli ediyor kendini hastalık!
Konuşmaya başladığında ise yanlış bir kanıya vardığımı anlıyorum. O sadece söze girmek için öksürmüş. Benim kafam bu aralar iyi kuruyor ya neyse....
"gece burada kalmamıza izin verdiğin için sağ olasın Aslan amca"
" Önemli değil Ömer. Yabancı değilsin ya sende hoş geldin kızım"
sadece gülümsüyorum adama karşı.
Bir süre sonra oturduğumuz masa kahvaltılılarla donatılıyor. Önümüze çay yerine ıhlamur gelince daha bir keyifim yerine geliyor. Ihlamurları bırakan halile bakıp gülümsüyorum. Oda banan bakıp gülümsedikten sonra konuşuyor.
"gece içiniz üşümüştür iyi gelirim hem hastalığı da önler"
"teşekkür ederiz"
Sessizlik içinde yan yana kahvaltımızı ediyoruz. Ömer'in ıhlamuru bitince hemen bir çay konuyor önüne. İçine şeker atmadan içmeye başlıyor. kahvaltılıklardan yemeyi bırakıp geriye yaslanıyor. Bende onunla birlikte geriye yaslanıp elime ıhlamurumu alıyorum. Hiç alışamamıştım. Bunun tadına ama hasta olmamak için bire bir içecekti.
Gözlerimi Ömer'e çevirdiğimde gülümsüyor bana. Aklıma takılan bir şey var. Her şeyi anlattı iyi. Hatta çok güzel. Ama neden burası. Evde sıcacık odada oturabilecekken bu karda kıyamette neden buradaydık? Dile getirmenin zamanıydı belki....
"ee "diyorum " peki buranının mana ve ehemmiyeti nedir?"
"neden buradayız demek istiyorsun"
"birazcık süslü cümle kurayım istedim. Direk sormak biraz...." Dedim sesim sona doğru kısılarak. Gülümsüyor sesimin kısılmasına! Eski Ömer geri gelmişti belli oldu!
"anladım ben seni."
"ne anladın ki?"
Bugün galiba dejavulardan dejavu beğeneceğim! Bu ne böyle tabi benim tercihim başka dejavular olurdu ya! Zeynep kapa iç dünyanı!
"daha demin söylediğim şey işte beni neden buraya getirdin demek istiyorsun"
"iyi öyle demek istiyorsam anlat sende"
Bu fevri hareketime gülümseyip, elimden tutup yanına çekiyor beni neredeyse üstüne çıkıcam o derce yani!
"Ömer ne yapıyorsun. Etrafta insanlar var!" dediğimde gözlerini benden çekip etrafa bakmaya başladı. Biz kahvaltı ederken birkaç müşteri gelmişti bile.
"daha sonra tekrarlarız o zaman bizde! Daha müsait bir yerde!"
"Ömer!!"
"ben buraya neden geldiğimizi anlatacaktım değil mi hemen başlıyorum!"
Baş başa olduğumuzda belki utanmıyor olabilirim. Ama iş dışarda olduğunda, değişiyordu. Kendi düşüncelerimden bile utanırken Ömer'in dediklerinden utanmam kaçınılmaz bir şeydi.
"burası her şeyin başlangıcı Zeynep." Dediğinde tüm dikkatimiz ona verdiğim "her şey adam akıllı düşündüğüm olgunlaştığım yer. Lise zamanlarında ihtiyacım olmamasına karşın burada çalışıyordum. Aslan amcadan rica etmiştim o da kabul etmişti. Hayatı öğretti bir şekilde bana. Sonra ilk yazılarım buradan çıktı. Özellikle güzel serisi. Tüm yaşanmışlıklarım buradaydı. "
![](https://img.wattpad.com/cover/26623818-288-k92909.jpg)
YOU ARE READING
Cesurca Sev ! (Tamamlandı)
RomanceBir kitap çevirmeninin hayatı ne kadar tek düze olabilir ki? Emin olun Zeynep'in hayatı herkesten daha fazla sıradandı. Taa ki yeni, bir iş buluna dek . *** Heyecan? Belki biraz var. Tamam çokça heyecanlıyım. Kafamda bir sürü soru vardı. İlk öncel...
Cesurca Sev ! 25. Bölüm
Start from the beginning