46.

21.7K 1.2K 127
                                    

Saçlarımda hissettiğim hafif dokunuşlarla açtım gözlerimi sabaha. Kollarımı hafifçe gerip yan tarafımdaki hareketliliğe baktım. Safir Tuna yatak başlığına yaslanmış yukarıya kıvrılan saç uçlarımla oynuyordu. "Günaydın," dedi yumuşacık sesiyle.

"Günaydın," dedim bende mahmur halimle gülümseyerek. Üzerinde bir şey yoktu. Baktığımda koltuğun üzerine özenle konulmuş gömleğini gördüm. Dün böyle uyumuştu.

Aklıma gelen düşünceyle, "hiğ!" Diye bir ses çıkararak yatakta oturur pozisyona geldim. "Safir." Dedim ona bakarak. "Annenler?"

"Sorun yok güzelim. Daha erken." Dedi. Ne erkeni be Safir? Adamlar seni orada göremeyince ne düşünecekler acaba?

"Ya senin burada olduğunu öğrenirlerse?"

"Biliyorlardır zaten." Dedi net bir dille. Omzundan tutup beni de yatak başlığına yasladı.

"Ne demek biliyorlardır? Neden bu kadar rahatsın?"

Yüzüm onun boynuna denk geldiği için kafasını eğip yüzüme baktı. Burnumun ucuna bir öpücük kondurup, "eşim olacaksın sonuçta Simay. Niye heyecan yaratıyorsun boşuna?" Dedi.

"Ya adamlar, 'gelin diye evimize geldi, bizim oğlanı da alıp odaya götürdü. Kim bilir ne yapıyorlar.' diye düşünmezler mi?" Yaslandığım yerden doğruldum. "Ay çıldıracağım."

"Annemle babam öyle insan değiller." Yataktan kalkıp gömleğini geçirdi üzerine. Düğmelerini kapatmadan tekrardan oturdu yatağa. "Hadi kalk değiştir üstünü de çıkalım." Dedi.

Yataktan çıkıp örtülerini düzelttim. Safir Tuna da gece çıkardığını düşündüğüm kemerini beline geçirmekle meşguldü. Elbiseyi elime aldım. Safir Tuna bana döndü. "E hadisene."

Gözlerimle kapıyı işaret ettim. "Çıkmayacak mısın?"

Omuz silkip muzipçe güldü. Ardından üzerime doğru bir adım attı. "Neden çıkayım?"

"Üzerimi giyineceğim." Dediğimde güldü. "İstersen ben sana yar-" demişti ki sözünü kestim.

"Sağol Safir ama gerçekten emin misin?" Ne sorduğumu anlamıştı bence. "Aile evi fantazisi falan yapamam ben."

Adımları durdu ama gülüşünü hala bozmadı. Hatta sırıtmaya başladı. "Bu konuda kendime güvenemiyorum. O yüzden bunu borç defterine yazıyorum. Bir dahakine faiziyle geri alırım, bilgin olsun."

Kaşlarımı çattım. "Ne bu borç defteri sevdan?"

"Alamadıklarımı fazlasıyla alacağım sana özel bir defter." Derken sana özel kısmını baskı yaparak söylemişti.

"Ya, git Safir." Diye cırladım. Acısını çıkaracağını biliyordum. Hala sırıtarak gömeliğinin önünü ilikleyip odadan çıktı. Bende hemen üzerimi değiştirip çıkardıklarını katladım. Yatağın ucuna bırakıp çantamla beraber odadan çıktım.

Gerçekten de herkes uyuyordu. Safir Tuna salondaki telefonunu ve diğer eşyalarını cebine koyarken bende yanına gittim. Dudağımdan öpüp, "çıkalım." Dedi.

Arkasından kapıya ilerlerken, "annenlere ayıp olacak." Dedim.

"Bir şey olmaz. Gel hadi."

Çıkıp arabayla beni evime bırakıp kendisi de evine geçti. Aynı eve gideceğimiz günler de gelecekti.

𖥸𖥸

Kayra - Mirel sohbeti

Kayra: miniğim

Kayra: ne yapıyorsun?

Mirel: yemek yapıyordum

Mirel: sen ne yapıyorsun?

Kayra: bende annemlerin yanına gideceğim

Kayra: sizi de tanıştırayım mı?

Görüldü.

Kayra: Mirel

Kayra: nereye gittin?

Mirel: diğer tarafa

Kayra: dalga geçme

Kayra: ne diyorsun sen bu işe?

Mirel: sence de erken değil mi?

Kayra: bende öyle dedim ama

Mirel: kime?

Kayra: yengeme

Mirel: ay bunlar hep onun başının altından çıkıyor zaten

Kayra: fena mı işte

Kayra: hem tanışırsınız hem yalnız olmazsın

Mirel: ben kendimi hazır hissetmiyorum

Mirel: biraz daha zaman versen?

Kayra: tabii sen ne zaman istersen

Mirel: yemek yersen gel

Kayra: valla çok iyi olurdu ama ev ahalisini basmam gerekiyor

Kayra: babam beni çok özlemiştir

Mirel: tamam o zaman

Mirel: görüşmek üzere

Kayra: görüşürüz miniğim

𖥸𖥸

Arabayı bırakıp koşa koşa asansöre bindim. Atakan'a müjdeyi vermem gerekiyordu. Sonra da babama.

İkisine de inme inmezse ya da kalpten gitmezseler ne mutlu banaydı.

Atakan'ın kapısına gelince derin nefes alıp kapıyı çaldım. "Gel!"

İçeriye dalıp karşısındaki koltuğa oturdum. "Sana bi haberim var." Dedim nefes nefese.

"Sana da ginaydın Neva." Dedi başıyla selam vererek. "Günaydın, günaydın." Dedim geçiştirir gibi.

"Ee ne haberin var? Baya heyecanlısın."

Masaya dayadığı dirseğini çekti. Elindeki lacivert kalemi çevirmeye başladı.

"Ben evleniyom." Dedim zank diye. Ben ve bitmeyen patavatsızlıklarım vol sonsuz.

Kalem bir anda fırlayıp yere çakıldı. Atakan da yüzüme bön bön bakakaldı. "N-ne?" Diyebildi. "Bu kadar erken? Ne oldu derdinize kızım!"

"Bir şey olduğu yok be. Ayrıca erken dediğin 46. bölüm. Ne yapalım yani. Finale kadar evlenmeyelim mi? Ben dul mu kalayım?"

Göz devirdi. "Ne 46'sı, ne finali? Senin kafa da gitmiş bak." Dedi. "Ayrıca dul ne alaka?"

"Aman be sende herşeyi sorarsan ilerleyemeyiz ama."

"O Safir'e de soracağım." Dedi kaşlarını oynatarak. "Lan ateş mi yapıştı götünüze."

"Ne ateşi Atakan ne ateşi? Ateş mi kaldı? Metor düştü götümüze."

O kadar beddua etmiştim. Boşuna değildi demi. Götüne meteor düşsün Safir! Diye ettiğim beddua aklıma durdum.

Bir anda yerimden kalkıp kapıya yöneldim. "İyi çalışmalar bay Atakan. Şimdi sıra en zorlu görevde."

Kapının kulpuna elimi atıp aşağı indirdim. "En zorlu görev?" Diye soran Atakan'a baktım çıkmadan.

"Babam'ı kalpten göndermeden bu haberi vermek ." Deyip odadan çıktım.

Neyse onu da yarın yaparım deyip bu gün kalan işlerimi halletmeye karar verdim. Mesela yeni tasarımlar çıkarmak gibi...

𖥸𖥸

Selam, merhaba, güle güle beybiler

İlerde Kayra ve Mirel'e de bir bölüm yazacağım. Okumak isteyenler varmış.

DELİ GELİYORUM DEMEZ!! °Yarı Texting°Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin