Pelerinli bir kız balta fırlatıyor

63 3 36
                                    


Magnus

Eğer biri karşınıza çıkıp gezegenleri temsil etmek üzere seçilmiş savaşçılardan biri olduğunuzu söylerse arkanıza bile bakmadan kaçın.

Sakın bunun havalı bir şey olduğunu falan düşünmeyin. Çocukluktan beri dünyayı kurtarma hayalleri falan kuruyorsanız bırakın sadece hayal kalsın. Yoksa kendinizi benim gibi elinizde silah olarak kullandığınız paslı bir boru parçasıyla devasa bir yaratığın karşısında dikilirken bulursunuz.

"Magnus! Orada her şey yolunda mı?"

Peşimdeki yaratığın her bir darbesinde yerde büyük çukurlar oluşturan yumruklarından kaçarken "Tabi tabi her şey harika! Hallediyorum! diye bağırdım.

Elimdeki kılıcı çaresizce arkaya doğru savururken hiç bir şey harika falan değildi.

"Yardıma geliyorum bekle!"

Göz ucuyla Blitzen'in olduğum yere doğru koştuğunu gördüm. Onun gelmesiyle güvende olduğumu hissettim desem yalan olurdu. Blitzen'in yaratıklarla savaşmakta çok da iyi olmadığını 2 gün önce talihsiz bir olayla öğrenmiştim çünkü.

Blitzen yanıma ulaştığında uzun ceketinin üzerindeki tozları silkeledi. Boyu kısaydı, saçlarının üzerine hani şu ressamların taktıklarına benzeyen bir şapka takmıştı. Yüzünün yarısını kaplayan büyük bir güneş gözlüğü takıyordu ve boynunda şık bir fular vardı. Adam böyle bir kargaşanın ortasında bile iyi görünmeyi başarıyordu abi.

Onun aksine paçavraya dönmüş bir tişört ve yamalı bir pantolonla dolaşıyordum. Umursamadım. Blitzen, restoranların arkasında dünden kalan artıkları isterken bile iyi görünmeyi başarabiliyordu.

Ha bu arada ben evsizim. Annemi kaybettiğimden beri yaklaşık 4-5 yıldır sokaklarda kalıyorum.

"Hearth nerede?!" diye sordum. Yaratığın bir hamlesini daha engellemek için kaçındım.

Blitzen boynundaki fuları düzeltirken "Bilmiyorum." diye cevapladı. "Her yer toz duman içinde! Onu göremiyorum!

Hearth'ün kayıp olması cidden bir sorun demekti. Ona seslensek bile bizi duyamaz çünkü Hearth sağır.

Blitzen iyice yaklaşmış olan yaratığa dönerek onu tamamen gafil avlayacak bir hamle yaptı.

Avlayamadı.

Size savaşmakta kötü olduğunu söylemiştim. Kenarda durup benim tiz çığlıklarla kaçmamı izleseydi daha çok yararı olurdu herhalde.

Yaratık onu kolayca engelledi ve bir insanınkinden 3 kat büyük olan ağzını açarak salyalarını üzerimize akıttı. Çürümüş bir koku yayan nefesi üzerime sinmişti.

Elimin tersiyle yüzümü silerken "Ayıp be." dedim. "Senin dış fırçasının varlığından haberin yok mu?"

Yaratık bu söylediklerimden sonra daha da sinirlenmiş gibiydi. Büyük kıllı kolunu bana doğru savurdu ama Blitzen son anda beni çekerek yola fıstık ezmesi gibi dağılmamı engelledi.

Tek eliyle ensemden tutarken "Kaç oğlum kaç!" diye bağırıyordu.

Tüm bu olayların nasıl başladığını merak ediyorsanız, açıkçası ben de bilmiyorum, bu iğrenç yaratıklar ortaya çıkalı sadece bir kaç gün oluyor.

Hearth ve Blitzen ile 2 yıl önce bir sığınma evinde tanıştım. O zamandan beri de ailem gibiler. Bunu derken ciddiyim çünkü diğer çocuklar Blitzen'in babam Hearth'ün de annem gibi olduğunu söylerler. Tanıştığımız günden beri de Blitzen ve Hearth ile sokaklarda boş boş gezer acıkınca yemek bulmaya giderdik. Bize neredeyse her gün Falafel ikram eden bir restoran var. Falafel dünyadaki en çok sevdiğim şey bu yüzden o restoran da dünyadaki en sevdiğim yer.

We Are Young || Mcga x PjoWhere stories live. Discover now