5. Özgürlüğe tutsak...

Start from the beginning
                                    

Kız, "Teşekkür ederim." derken kapıdan girmekte olan bana kaydı gözleri. Mavi sardunyaların her seferinde farklı bir hisle çevrelendiğini görebiliyordum ancak bu kez hislerini okuyamayacağım kadar kısa baktı bana.

"Seni yaşatabilirim."

Bunu dedikten sonra benim ona dediklerimi kulağına küpe yapmamış gibi köşkün önüne yürümüştü. Ben de ben uyardım diye düşünüp defterime öfkeli bir şeyler karalamış, sonra aklım tamamen yeni uyanmış Yuşa'nın kapımın dibinden gitmesine odaklanmıştı.

"Merhaba." dedim şokla.

Bu benim on yıl sonra ilk kez farklı birisine merhaba dememdi. Bu yüzden sesim titremişti ve eski krem halıya ve parkelere kaymıştı gözlerim.

"Merhaba?" Kafasını eğerek benimle göz teması kurmaya çalıştığını anladım ama ona bakmadan yürüdüm, masanın cam önünde duran sandalyesini, kendi sandalyemi çektim.

İçimden lütfen daha önce görüştüğümüzle ilgili bir şey demesin diye yalvarıyordum. Neyse ki kız bir kez daha ağzını açamadan, Sergen içeriye girdi.

"Vaoh!" dedi Sergen güleç bir ifadeyle. Bu ifadeyi biliyordum. Yedi yaşında, köşkün önünde gördüğüm ifadeyle aynıydı.

Bu ifadeye bakan herkes Sergen'in başarılı bir iş adamı, saygıdeğer bir aile babası ve mutlu bir yaşantısı olduğunu düşünürdü. Enine boyuna düşündüğünüzde Sergen başarılı bir iş adamıydı gerçekten de, yalanlarını kâr ederek satardı ve kimse de yalanlarının son kullanma tarihini fark edemezdi. Onunla zehirlenir, onun büyüsüne kapılırlardı.

Sergen etkileyici kahve gözlerini Nehir'le tanışırken özellikle büyüttü. Sevecen bir yüz elde etti.

"Bahçıvanımız gelmiş." Kızı nazikçe kolundan tutarak, tam karşımdaki sandalyenin önüne taşıdı.

"Evet, o benim." dedi kız gülerek.

"Hoşgeldiniz Nehir Hanım, buyurun lütfen oturun." Kız yok mok bir şeyler mırıldansa da Sergen'in bizzat çektiği sandalyeye ve sofradaki güzel yiyeceklere biat etti.

"Çok teşekkür ederim, hiç gerek yoktu. Bu..." dedi kız. Resmen nutku tutulmuştu.

"Olacak şey mi?" Kızın yüzü aydınlandı, doğruyu bulmuş gibi ışıldadı. "Bu bir test miydi yoksa? Kaldım mı? Aman Tanrım, hemen kalkabilirim!"

Sergen kıza gülmeye başladı, yanındaki Yuşa da babasına katıldı. İki deli kızın nahifliğine çirkin çirkin gülerlerken kızın bu ucuz numaraya kanmasını üzgün gözlerle izledim.

Çoktan kendisi için de bir servis açılmıştı, Sergen onunla tanışırken daha onu masanın o tarafına çekmişti ve tek manipülatif bakışla oturmuştu. Şayet bu bir test olsaydı bile, Nehir bu testi kazanmıştı. Sergen'in aradığı saf, salak kızın ta kendisiydi.

Sergen kıza, "Yok canım. Ne testi? Nihan Hanım sabah sizi mülakata almadı mı?"

Adının geçtiği yerde aniden belirme huyu bulunan, hizmetli Nihan Hanım klasik tekerlekli tepsisiyle içeriye girerken arkasında annemin de tekerlekli sandalyenin üstünde bir battaniyeyle yemek odasına girdiğini gördüm.

"Aldı evet."

İçinde pastırma, benim favorim bulut pankekin bulunduğu tepsiyi Sergen'in arkasındaki yerine yerleşirken annem de yanımdaki boşluğa yerleşiyordu.

wisteria [gxg]Where stories live. Discover now