Final

87 8 13
                                    

Merabalar.

Nasılsınız?

Keyifli okumalar.

***************************************************************

Elbise giymek güzel bir şeydi,rahattı, güzel görünüyordu. Ama hasta eden tarafları da vardı,mesela fermuarlarını kapatmak gibi. Tamamen hazırdım,sadece bir toka takacaktım ama önce fermuarımı kapatmam lazımdı,bu yüzyıl içerisinde pek mümkün gibi durmasa bile deniyordum. Odaya giren William'ı umursamadan denemeye devam ediyordum,yarısından çoğunu çekmiştim ama geri yarısını çekmeye kolum yetmemişti. Tamam belki de elbiseyi değiştirmeliydim, çünkü böyle giderse biz baloya yıllar sonra varacaktık. Omuzlarım düşerken kollarımı yanımda sarkıtmıştım, kollarım ağrıyordu. Derin bir nefes aldım,kollarımı çıkarmak için havalandırmıştım ki,birisi yarım kalan fermuarı tek seferde çekmişti. William'ın varlığını tamamen unutmuştum. "Sağ ol." "Bir şey değil." Dibimden çıkınca bende derin bir nefes almıştım. İtiraf ediyorum,kocama aşığım.

Kapıyı kapatınca bende son olarak tokamı takıp peşinden çıktım. Merdivenlerden inip beni bekleyen William'ın yanına gittim,çıkmak için beni bekliyordu. Gözleri bir süre bana baktıktan sonra kapıya doğru gitmişti, tabi önce ben çıkmıştım. 

Vardığımız zaman önümde olan şatoya baktım,gerçekten çok büyüktü ve eğer William'ın yanından ayrılırsam kaybolurdum. "Hadi gidelim." William'ın uzattığı koluna baktım, ufakça gülümseyip koluna girdim. Büyük kapıdan geçip tek tük insanların olduğu koridorlardan geçtik,en sonunda büyük balo salonuna gelmiştik. William'ı takip edip bir masanın yanında durdum, üstümdeki bakışların farkındaydım. Yeşil  gözlerimi kaldırıp etrafta gezdirdim, birkaç kadın grubu kendi aralarında fısıldaşıp gülüyordu, birkaç kişi dans ediyordu,geri kalanı kendi aralarında konuşuyordu, William da dahil. Yalnız kalmanın verdiği sıkkınla etrafa bakarken yumuşak bir kadın sesi duymuştum "Grell?" "Amity?" Amity sarı saçlarını tek omzunda topladı "Seni burada görmek ne güzel,nasılsın?" "İyi,sen? Emily nerede?" Amity omuz silkip "Orada." demişti.

Eli tekrar yüzüme düşen kaküllerimi kaldırmıştı,sanırım kakül seviyordu. O zaman gitsin karısının kakülünü kaldırsın aa. "Artık bir insan değil misin?" Kafamla onayladım "Evet, bir haftadır vampir oldum." Dudaklarını büzdü "Anlıyorum,sana yakışmış." Gülümsedim, Amity birisine nasıl iltifat edeceğini iyi biliyordu. Amity gözlerini etrafta dolaştırdı, yüzünde sinsi bir gülümseme belirmişti "Baksana, herkesin gözü William da." kurduğu cümleyle kaşlarımı çatarak etrafa baktım,haklıydı. Yanağımın içini ısırırken umursamıyor gibi görünmeye çalıştım, sinirim bozulmuştu. Elimle yüzüme düşen ince tutamı bir kez çevirip bıraktım, kırmızı saçlarım ve kırmızı elbisem bir birine mükemmel uyuyordu. 

Amity ile uzun bir sohbetten sonra Emily gelmişti, kısa bir merhabadan sonra Amity'i götürmüştü,nereye gittiklerini tahmin ediyordum. Tam anlamıyla yalnız kalmıştım. Kollarımı kavuşturup etrafı izlemeye devam ettim, kadınları görmezden gelmeye çalışıyordum. Gözlerim birkaç erkeğe denk gelmişti, gülümsedikleri için bende mecbur gülümsüyordum,kaba sanmasınlar şimdi. İki saatlik bir bekleyişin ardından kendimi o kadarda sıkılmış hissetmiyordum, birkaç kez dans etmeye çıkmıştık, eğlenceliydi. "Gidelim mi?" Kafamla onayladım,ifadesinde ve sesinde bir gariplik vardı,hadi hayırlısı. Uzun koridordan geldiğimiz gibi geçip dışarıya çıkmıştık, hiç vakit kaybetmeden yine geldiğimiz arabaya binip evin yolunu tutmuştuk.

Direkt olarak odamıza çıkmıştım, William 'şimdi geleceğim' diyerek gitmişti. Saçlarımdaki tokaları açarak saçlarımı saldım,saçlarımın dibi acımıştı. Son tokamı çıkardığım zaman William gelmişti, önemli bir şey söyleyecekti. "Ne oldu?" Gözleri beni bulurken yutkunmuştu, ne oluyor lan? Elimi avucuna alıp içine bir hançer bıraktı, bu benim William geldiği zaman ona çektiğim hançerdi! Gözlerim fal taşı gibi açılırken ona bakmıştım. "Buda nesi? Ne demek oluyor?" Gözleri yüzüme çıkarken "Beni sevmediğini,buradan gitmek istediğini biliyorum." Derince yutkunurken bu anlamı ona hiç yakın davranmadığım için aldığını biliyordum,aferin bana. "Ben..." "Sadece bu hançeri al,ve işi bitir." Elime tutuşturduğu hançere bakarken "Merak etme, yardımcılara anneme vermeleri için bir mektup verdim. Beni öldürürsen sana bir şey olmayacak, bütün bu şato ve mal varlığım senin olacak."

The old castleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin