Merabalar.

Nasılsınız?

Keyifli okumalar.

********************************************************

İç çekip büyük odamda oturup kitap okumaya devam ediyordum, ben bile can sıkıntısından kitaba başlamıştım. Siyah kapaklı kitabı kaldırıp burnumun üstüne koydum, canım çok sıkılıyordu, ah Ronie, neredesin sarışın prensim? Kapım iki defa çalınınca düzelip bacaklarımı yataktan aşağı sarkıttım "Gel?" Birkaç saniye sonra kapı açılmıştı, birkaç kez gördüğüm kahve saçlı bir kız arkasından belirmişti, saçları iki yandan toplanmıştı. "Rahatsız ettiğim için üzgünüm, ama efendim sizi çağırıyor." Kafamla kısaca salladığım zaman "Misafirleriniz varmış efendim." Gitmeden önce aniden aklına gelmiş gibi konuşunca gülümseyip kafamı salladım. Odadan çıkıp kapıyı arkasından kapattı, bende sarkıttığım ayaklarımı yere basıp ayaklandım.

Daha yeni akşam üstü olmuştu, ama etraf karanlıktı. Odamın mumlarını bile yakmak zorunda kalmıştım, önümü görebileceğim kadar olsa bile kitap okuyamayacağım kadar karanlıktı. Büyük gardıroba ilerleyip açtım,gecelikle çıkamazdım herhalde? Gözlerimi elbiselerde dolaştırıp bir tanesini aldım, bence güzeldi. Elbiseye elimde baktığım zaman kaşlarımı çattım, neden bir tane boynumu saklayıp koruyacak bir elbise yok ulan bu evde? İlla kanımı mı içmesi gerek? Allah Allah! Yemin ederim en sonunda bütün kanımı sömürecekti. Omuz silktim, umarım öyle bir şey olmazdı, olursa yapacağım tek şey kanımı nasıl sömürdüğünü acı içinde izlemek olurdu, tüylerim diken diken oldu.

Giydiğim elbiseyi uzun uzun süzdüm, gerçekten güzeldi. Sadece saçlarımı yapıp gidebilirdim. Kendimi masaya atıp saçlarımı taramaya başladım, saçlarım yine dalgalanmıştı ama umurumda değildi. Bir kez savurup masanın üstünde olan yüzükleri aldım,evde hiç gümüş olmadığını fark etmiştim, takılarda öyleydi, hepsi altın yada değerli taşlardı. Bana ne Allah Allah, ben süslenir otururum bir kenarda, kaybetsem de benden gitmez.Yaşasın kötülük. Adımlarım koridorda ilerlerken az önceki kız nereden çıktığını anlamadan önümde belirmişti "Çok güzel olmuşsunuz." Gülümsediğim zaman devam etti "Bu taraftan lütfen." Peşine düşüp beni yönlendirmesine izin verdim,sadece yemek odasını biliyordum o da yarım yamalaktı. 

Uzun bir yolun ardından kanepeler olan bir odaya gelmiştik, birkaç adım atınca üstlerinde oturanlarla göz göze gelmiştik. Yutkunup yanımdaki kıza bakarken çoktan kaybolduğunu fark etmiştim, hadi ama beni vampirlerle baş başa bırakamazsın! Gözlerim onlara dönünce onları tanıdığımı fark ettim, daha önce William ile birlikte bir tabloda gördüğüm kişilerdi bunlar. Kahve rengi saçlı kadın, ve yanındaki adam. Hepsinin gözleri bana dönerken yutkunup William'a baktım 'Kurtar beni' der gibi. Bakışlarımı anlayıp "Anne,baba. İşte eşim, Grell." demişti,al işte şimdi daha tuhaf bakıyorlardı. Yanındaki koltuğu belli etmeden gösterdiği zaman yavaş adımlarla yanına gidip oturdum. Elimi koltuğun kenarına koyup bakışlarımı yere sabitledim, umarım saçlarım boynumu yeteri kadar koruyordur. 

"Demek,sonunda eşini buldun oğlum." Karşımdaki kadın bana bakarak konuştuğu zaman yutkunmuştum. "Evet anne, Grell benim 'Kanlı ay ' eşim." Karşımdaki kadın anladığını belli eden bir mırıltı çıkarıp elini kırmızı rujlu dudağıma götürüp kenarını sildi. Elimin üstünde hissettiğim soğuklukla gözlerimi büyütüp oraya baktım, William elini elimin üstüne koymuştu, bu adamın eli niye bu kadar büyük? Biraz kendimi düzeltip kafamı kaldırdım. "Madem ki eşini buldun, evlenme zamanın gelmiş oğlum." Belli etmeden William'ın yüzüne baktım, elimi sıkıp "Daha erken baba, biraz zaman geçsin sonra. demişti sakin bir sesle. 

İkisi kısa bir süre bakıştıktan sonra William'ın annesi tekrar bana bakmıştı, William gözlerini annesinden almıştı. "Kaç yaşındasın?" Sorduğu soruyla kısa bir an duraksasam bile ilk defa dudaklarımı aralayıp "On dokuz." dedim. Annesinin kaşları çatılırken "Reşitliği aşmışsın, neden geçen yıl kendini gösteremedin?" demişti kendi kendine konuşur gibi. Ben bir şey demedim, daha doğrusu William "Geçen yıl ben gitmedim anne." demişti. Annesinin kaşları bu dediğiyle biraz daha çatılırken "Neden?" diye sormuştu. William düz bir sesle "Eşimi tekrar bulamayacağımdan endişe ettim, o yüzden gitmek istemedim." Gözlerim onu bulurken yutkunup kafamı çevirdim, yalan söylemediğini anlamıştım.

"Anlıyorum...  Bizim gitmemiz gerek." Hepsi ayaklanınca bende ayaklanıp eteğimi düzelttim. İkisi aniden ortadan kaybolmuştu, bu yüzden irkilirken elim yumruk olmuştu. Elimde hissettiğim elle oraya baktım, William hala elimi tutuyordu. Elimi çekip hızlı adımlarla odama gitmeden önce "İyi geceler." diye mırıldanmıştım. Odama girip kapıyı arkamdan kapattım, odamdaki mumlardan bazıları sönmüştü, camım açık kalmış. Cama yaklaşıp kapattım, dışarıdaki kırmızı güller tekrar görüş açıma serilirken kafamı uzatıp biraz daha net görmeye çalıştım. Bu çabalarım belime dolanan ellerle yarım kalmıştı,hay babain. 

Belimde eller sıklaşırken bende donmuştum, baya baya donmuştum, kaskatı olduğumu hissediyordum. Parmak uçlarına kalktığım gibi geri indim, şimdi sırtım göğsüne değiyordu. Allah'ım lütfen beni koru, kanımı emmesin lütfen. Söz veriyorum Ronie'nin saçlarımla istediği kadar oynamasına izin vereceğim. Aha, saçlarım omzumdan sıyrıldı, Allah'ım! Gözlerimi sıkıca kapatıp dudaklarımı bir birine bastırdım, helvam fıstıklı olsun demiştim. Ben acı beklerken ensemde yumuşak bir şey hissetmiştim, ne oluyo ne oluyo?!  "Neden dışarı çıkıp yakından bakmıyorsun?" Kulağıma fısıldanması ile gözlerimi açıp kocaman gözlerle etrafa baktım, adamın sesi neden bu kadar güzel?  

Arkamı dönüp yüzüne baktım, hala belimi bırakmamıştı. "Bunun güvenli olduğuna emin misin?" Gözlerime bakıp "Neden tehlikeli olsun?" diye mırıldanmıştı, uyku moduna geçti galiba. "Beni birisi görebilir." Gülümsemesi büyürken "Görse de bir şey olmaz." Kafamla onayladım, vampirdi ulan adam, bir sinirlense var ya bütün köy giderdi. Kafamı kaldırıp tekrar yüzüne baktım, biz niye bu kadar yakın duruyoruz? Bir santim gelse, yada ben gitsem burunlarımız değiyordu. "Bütün bunlar senin, biliyorsun değil mi?" Gözlerim dediği yere gidince kaşlarımı kaldırdım "Hepsi senin." "Kafasını salladı "Sen benim eşimsin, hepsi senin." Ya ben kabul etmiyorum ya! Hani vampirler caniydi?! Kimse bana romantikler dememişti ulan!

************************************************************

Bölüm sonu

Ne düşünüyorsunuz bakalım?

Yine ben,yine bölümleri en saçma yerde kesmek ehe.

Gelecek bölümde görüşmek üzere.

Adios.

The old castleWhere stories live. Discover now