1

590 33 27
                                    

Evet gençler ilk Grelliam kitabıma hoş geldiniz, sefalar getirdiniz. 

Bu kitabımın diğerlerinden farkı, karakterin ağzından okuyacak olmanız, ilk defa yazıyorum umarım diğerleri gibi yaza bilirim.

Bu arada hikaye 1600 lü yıllarda geçiyor, ona göre.

Neyse çok boş yaptım, iyi okumalar.

***************************************************************************************

Saçlarımın çekilmesiyle inleyerek kafamı biraz daha geriye doğru yasladım, sanırım saçlarım kökünden kopacak. Saçlarımı çeken kişi bu yaptığımla gülerek saçlarımı biraz daha çekti ve inlememle gülmesi kıkırtıya dönüştü, biraz daha çekerse yalvarmaya başlayacaktım. 

Saçlarımı zar zor elinden kurtarıp sert gözlerimi arkamda oturmuş, öreceğim diyip sabahtan beri saçlarımı yolan arkadaşım Ronald'a çevirdim. Normalde saçlarımı hiç yolmadan şekillendiridi, ama nedense bu gün yaramazlığı tutmuştu. ''Komik değil Ronald'' Bazen canı sıkıldığı zaman bana sataşmayı severdi, zavallı kızıl saçlarım, ondan ne çektiler.

Kızgın yüzüme bakıp dudaklarını büzdü ve ayağa kalktı, bunu yaptığı zaman çok masum bir görüntüsü olduğu için ona hiç hayır diyemezdim. ''Özür dilerim'' Yeşil gözlerindeki siyah bebekler büyürken benim kaşlarım daha çok çatılmıştı, İç çekerek elimi burun kemiğine götürerek sıktım. ''Gel düzelteyim, söz bu sefer çekmeyeceğim.'' Hala çatık olan kaşlarımla ona döndüm, sanırım bir şans daha vermekten zarar gelmezdi.

Kalktığım sandalyeye geri otururken o da eline tarağı alarak tekrar arkama geçmişti.  Bu sefer saçlarımı çekmeden taramaya başladığı zaman rahatça arkama yaslandım, arada bir kafası karışsa bile iyi çocuktu. Saçlarımı tutamlarına ayırarak bir birinin üstüne koymaya başladığı zaman öreceğini anladım. Bana hep örgünün çok yakıştığını söyleyerek saçlarımı örerdi, bazense değişiklik olsun diye başka şekillerde verirdi, ama yinede en çok örgüyü tercih ederdi.

Örgüye gelmeyen bir kaç uzun tutam omuzlarıma düşerken Ronald  onları boş vererek örgüye devam ediyordu, birkaç kez denemiş, olmadığını görünce umursamayı bırakmıştı. ''Grell'' Ronaldın sesini duyunca yeşil gözlerimi ona çevirdim, biraz meraklı görünüyordu.

''Efendim Ronie?'' Ona hep böyle seslenirdim, aslında ilk başlarda sadece sinir etmek içindi ama sonra ikimizde buna alışmıştık, ona ismiyle seslenince biraz garip karşılıyorduk. '' Ormanın ortasındaki devasa binayı biliyorsun değil mi?'' Kaşlarım merakla çatılırken meraklı gözlerimi tekrar yüzüne çevirirken,''Evet?'' dedim.

Saçlarımı bağlayıp önümdeki masaya gidip oturdu ve aynı meraklı yüzüyle konuşmaya devam etti'' Duyduğuma göre köyden birkaç kişi istemeden çok yaklaşmış ve orada birini görmüşler, onun doğa üstü bir canavar olduğunu söylüyorlar.'' Yüzümü ekşiterek kafamı sağa sola salladım ''Bende dikkatle dinliyorum, öyle şeyler sadece hikayelerde olur Ronie''

Yüzünü bir saniyeliğine asıp tekrar düzeltti ve sanki sır verirmiş gibi üzerime eğilerek konuştu '' Ama görmüşler Grell! Adamın kırmızı gözlerini görmüşler!'' ''Adam olduğunu nereden anlamışlar?'' Alaylı sesime rağmen duraksamadan ''Bir kadın olamayacak kadar uzun  ve yapılı bir gölgesi varmış!''

Kaşlarım iyice çatılırken kendimi  ''ya doğruysa?'' diye düşünürken bulmuştum, bende iyice şaşırmıştım, öyle şeyler sadece masallarda ve hikayelerde olur. ''Sadece göz yanılsaması da olabilir.'' ''O kadar insan yalan mı söylüyor yani?'' beni kendi silahımla vurmuştu, soruya soruyla yanıt vermek. 

Yaklaşık yarım saat tartıştıktan sonra Ronald sinirlenerek ''Madem öyle, oraya gitmekten korkmazsın değil mi?'' Duyduğum şeyle derince yutkundum, ne diyecektim şimdi?

''Saçmalama Ronie'' ''Nede olsa gerçek değil neden korkuyorsun?'' Aferin bana, şimdi kabul etmesem aylarca korkak diyerek dalga geçerdi. ''Tamam, giderim. Ne zaman?'' ''Bu gece'' Tekrar derince yutkundum, eğer bana bir şey olursa helvam fıstıklı olsun.

******************************************************************

Evet gençler ilk bölümün sonu, nasıl buldunuz?

İlk defa bir karakterin ağzından yazıyorum, yani hatalar olabilir, şimdiden özür dilerim

Oy ve yorum yapmayı unutmayın lütfen, gelecek bölümde görüşürüz.

The old castleWhere stories live. Discover now