4

157 11 16
                                    

Bu hikayeye yazmayı seviyorum, belki diğer hikayelere bölüm geç gelir ona göre.

Oy ve Yorum yapmayı unutmayın, iyi okumalar.

************************************************************************

Kızıl saçlarımı savurup arkamı döndüm, bu benim tiripli olduğumu belirtme şeklimdi. Arkamdaki Ronald'ın homurtularını duyabiliyordum ama açıkçası pek umurumda değildi. Ronald elini omzuma koyup beni sarsarken yanından kalkıp dik tuttuğum kafamla yanından geçip ondan uzak olan masaya yerleştim, hak ediyordu.

''Hadi ama Senpai!'' isyan ederek yanımdaki masayı çekip oturdu ve beni kendine çevirdi, aslında o kadarda önemli değildi, ama canım sıkılmıştı. ''Bak tamam söz, gelecek sefer gittiğim zaman en pahalı, en güzelini alacağım. Ama lütfen bana küsme!'' Birleştirdiğim kollarımla kafamı diğer tarafa çevirdim, küstüğüm zaman affetmem çok zordu, en az iki hafta yalvarmıştı geçen sefer.

''Sus Ronald! Senden istediğim tek şey bir güldü, ama sen bunu bile unutuyorsun!'' Ronald ağlar gibi ses çıkarıp elini yüzüne sertçe sürüp tekrar bana döndü ''Bak sana gül bahçesi bile alırım, yeter ki affet!'' Aniden gelen gülme hissine yenik düşüp seslice gülmeye başladım, Ronald bana deli görmüş gibi bakıyordu.

''Tanrım! Sadece şakaydı Ronie, sana küsmedim!'' Ronald dudaklarını büzüp arkasını döndü bu dediğimle, sahiden bir bebek gibiydi. ''Neyse ne, ben sana bir şey söyleyeceğim.''Ne der gibi kafamı salladım, kızıl saçlarım mükemmel değil mi?

''Efsaneyi biliyorsun değil mi?'' Kaşlarımı çattım, ben nereden bileyim hangi efsaneyi sorduğunu? zibilyon tane biliyordum.''Hangisini?'' ''Şu kanlı ay efsanesini'' çatık kaşlarım düzeldi, evet o efsaneyi çok iyi biliyordum. ''eeee?''

''eee'si ona az kaldı, ne dersin, gerçek olabilir mi?'' Kafamı iki yana salladım sen iflah olmazsın der gibi, geçen seferki olaydan ders almamıştı belli ki. ''Ronie hayatım seni severim, ama bu kadar salaklık fazla. Geçen seferde düştük peşinden yalan çıktı, bence buda yalandır.'' Ronald kafasını sallayıp dudaklarını büzdü, yine tatlı görünüyordu.

'''Ama olsa çok mistik olmaz mıydı? Düşünsene eşin bir vampir!'' Gözümü devirip tekrar ona döndüm ''Ronie, vampir eşim olması sandığın kadar iyi olmaya bilir, sende biliyorsun'' Yine dudaklarını büzüp kafasını çevirdi, bu çocuk neden bu kadar tatlı? Elimle yüzünü kavrayıp yanağını öptüm, benden büyük olmasına rağmen ben onun ablasıymışım gibiydi. ''Bu gece sizde kalalım mı? Kitap falan okuruz her zamanki gibi.'' Kafamı olur anlamında salladım, takılmayalı uzun süre olmuştu.

 ''Akşam o zaman?'' Kafamı tekrar sallayıp gülümsedim, akşam dediği saat yedi civarlarıydı, yani akşam üstü. Gülümseyip ayağa kalktı, annesini ikna etmek için baya bir uğraşması gerekirdi bu zaman. ''Görüşürüz Senpai!'' Görüşürüz Ronie! Anne ve babana selamımı söyle!'' ''Tamam!'' koşar adım uzaklaşırken arkasından gülümseyerek bakıyordum, hep böyle aceleci bir kişiliği vardı.

*Akşam*

Saçlarımı tek omzumda toplayıp sayfayı çevirdim, Ronald kitaba öyle dalmıştı ki, bu hareketimi bile fark etmemişti, üstelik omzumdaydı. O da benim gibi kitabının sayfasını çevirirken kafasını omzuma iyice yasladı, sanırım kitaba düşündüğümden daha fazla odaklanmış.

''Senpai!'' aniden yerinden zıplamasıyla irkildim, Tanrı aşkına beni öldürmeye kastı mı vardı bu çocuğun. ''Ne bağırıyorsun?'' ''Bir yanlışlık olmuş! Kanlı ay yarın!'' ''Gerçekten mi?'' Evet gerçekten şaşırmıştım, Ronald ile yemek yerken ona kanlı ayı görmek istiyorum demiştim, o da bana hesaplamalarda yanlışlık olduğundan bahsetmişti, şüphesinde haklı olabilirdi.

''O zaman yarın kanlı ayı izleyebiliriz?'' Hevesle kafasını aşağı yukarı salladı, sanrım böyle bir şeyi kendisi bulduğu için heyecenalıydı.

Ama benim aklıma bir şey takılmıştı, ya efsane doğruysa?

(Evet gençler, dedim bahsettim devamını anlatayım.)

Efsane:

Efsaneye göre çok yıllar önce vampirler kıralı bir türlü kendine eş bulamamış, yıllarca, hatta asırlarca beklemiş, aramış ancak yinede bulamamış. En sonunda sinirlenen vampir kral bir büyücüyle anlaşarak özel bir büyü yaptırmış, ancak halkını da düşünerek bütün vampir halkına hediye etmiş büyüyü. Ancak bir kural var, bu büyüyü yapan vampirin reşit olması gerekiyor, ama eğer eşi reşit değilse kendini göstermiyor. 

Büyünün kanlı ay gecesi olmasının bir sebebi var, vampir kral büyü için kendi kanından ay tanrıçasına adak adamış, ay tanrıçası adağı kabul etmiş ve ay kırmızıya dönmüş. Vampirler bunun dikkat çekeceğini düşündüğü için bunu her yıl, belirli bir tarihte yapmaya başlamışlar, ölümlüler fark etmesin diye.

Efsaneye göre vampirler her her yıl aynı gece bunu yapmaya devam ediyor, ölümlüler ise bunu normal bir doğa afeti sanarak hayranlıkla izliyor.

(Bunu ben uydurdum, aslında yok öyle birşey)

*********************************************************************

4.bölümün sonu, ne düşüyorsunuz bakalım?

The old castleWhere stories live. Discover now