Telefonumu kaldırıp ekranına baktım. Tam 28 dakika olmuştu. Hızla evden çıkıp beyaz spor ayakkabımı giydim. Asansör yapılmıştı.

12.kattaki abi bacakları ağrıdığı için bütün apartman sakinlerini toplayıp para vermeyenlerin kapısına dayanmıştı. Tabii onlar merdiven çıkmadıkları için rahatladı. Neyse işte onlarda parayı verdiğinde 2 günde yapılmıştı.

Asansöre binip 0'ı tuşladım. Asansör de durduğunda inip ağır demir kapıdan geçtim. Safir Tuna hala gelmemişti boşuna acele etmiştim.

Tam telefonu kaldırıp saate baktım ki arabanın korna sesini duydum. Tam yarım saat dolduğunda gelmişti. Dakik, hmm severiz.

Ön yolcu koltuğuna ilerleyip Safir'in yanına oturdum bindiğim gibi eğilip yanağımdan öptü. Gülümseyip, "nereye gidiyoruz sultanım? Hizmetinizdeyim." Dedi.

Kölem mi? Pervane döne döne... Tövbe tövbe! Ne salak salak şeyler düşünüyorum ben! İçimdeki sapık uyanmayı bekliyormuş meğer.

"Bence ben sürmeliyim." Bana bir an bir şey demeden baktı. Sanki 'bebeğin mi, ben mi?' diye sormuşum gibi davranıyordu. "Tamam hadi sür, tarif edeceğim." Geriye yaslandığımda o kemerini çözdü.

Bana doğru eğilip dudağıma bir öpücük kondurdu. Geri çekildiğinde dudağına bulaşan glossu fark edip elinin tersiyle sildi. "Yine mi bu şey." Diye konuştu.

"Bu sefer silmem Safir. Kendine sahip ol." Evet evet, sanki ben olabilecekmişim gibi birde onu uyarıyordum.

"Yapma be." Dedi ve arabadan indi. Ön taraftan dolanıp kapımı açtı ve geri çekildi. Ben indiğimde yerime o bindi, bende onun yerine bindim. Çantamı kucağına bırakıp lüks bir arabayı sürmenin keyfini çıkarmak istedim. Bende alacağım lüks araba.

Kucağına bıraktığım çantayı iyice yerleştirip geri yaslandı. Hiç tedirgin de değildi. Kaç yıllık şoförüm sonuçta.

"Hadi bebeğini bir yere vurursam? Niye bu kadar rahatsın?"

Başını bana çevirdi. "Önemli değil bir çok çeşidi var. Alırım yenisini." Vay anasını sayın seyirciler. Adamın para sıçtığını unutmuşuz. Eğlenilecek değil evlenilecek adam.

"Vay be!"

"Sen yine de dikkat et! Bebeğime bir şey olmasın. O hepsinden değerli." Dedi beni kastederek. Lan seni yerim sıçmam bak, hakkât.

"O zaman bağla kemerini CEO bey." Deyip motoru çalıştırdım. Rahat arabaydı. Altımda değil gibi hissediyordum. Tabii bana o kadar parayı verseler bende altında yok gibi hissettirirdim.

Radyoyu açtığında pop müziklerden çalmaya başladı. Bluetooth ile bağlandığında, "ben açabilir miyim?" Diye sordum gözlerim yoldayken.

"Tabii," deyip telefonu bana uzattı.

Telefonu almadan sordum. "Kumralım'ı açar mısın?"

Bir süre eli havada telefonla kaldığında ona baktım. Güzel gülümsemesiyle bana bakıyordu. Bende gülümsedim. "Ne oldu?"

"Yok... Yok bir şey." Dedi ve şarkıyı müziklere girip açtı. Demek kendisi de dinliyordu. 

"Senin için" dedim şarkı çalmaya başladığında. Onu getireceğim yere kadar beraber kumralım ve sarışınım şarkısını dinleyip eşlik ettik. Geldiğimizde Safir Tuna gözlerini etrafta gezdirdi. "Geldik mi?"

Başımı onaylarcasına salladım. "Hım hım." Arabadan inip doğanın temiz ve ferah kokusunu içime çektim. Resmen damarlarımı açmıştı. Safir Tuna'nın arkamdan yaklaştığını duydum. "Burası... Çok güzel bir yermiş." Dedi hayranlık taşıdığı sesiyle.

DELİ GELİYORUM DEMEZ!! °Yarı Texting°Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin