1. Bölüm

20.9K 911 510
                                    


Keyifli okumalar❤️

***

Bu kitapta geçen kişi ve olaylar hayal ürünü olup tarihle bir alakası yoktur. Bazı şahıs isimleri tarihtekiyle uysa da gelişen olaylar farklılık göstermektedir.

Sınır ötesi, 2026 yılı


"Hazırız komutanım"

"Allah yardımcınız olsun asker, atışımla başlıyoruz"

Emir, Yusuf abi, Kadir abi ve Göktürk Komutanımızla birlikte sınır dışı operasyondaydık. Bu dağ başında kamufle olmuş bekliyorduk. Dürbünlerimizle karşımızda gizlice kurdukları orduya hayretle bakıyorduk. Türkiye sınırlarına bu kadar yakın tankları ve askerleri buraya yığmaları büyük sorundu. Birazdan bu sorunu çözecektik. Sıkıntılı bir bölge olmasına rağmen, bizim için mekanın fiziksel zorlukları önemli değildi. Vatan uğruna her türlü fedakarlığı yapmaya hazır, bu zorlu coğrafyada görevimizi yerine getirmek için sabırsızlanıyorduk.

Dağların sarp zirveleri arasında, ölümle burun buruna bir operasyonun için hazırdık. Şehit olma ihtimalimizin gölgesinde, adımızın haberlerde hızla kaybolacağının bilincindeydik. Bu çok uzak olmayan coğrafyada, şu an itibariyle Türkiye tarafından tanınmıyor olmamız, olayların vahim bir sonuca dönüşebileceğine dair endişeleri beraberinde getiriyordu.

Yakalanma riski karşısında, dilimizi kesmek pahasına sessizliği seçme durumuyla karşı karşıyaydık. Türk uçaklarının serbestçe dolaştığı bölgenin dışına çıkmış olmamız, bu kararı almamıza neden olmuştu. Burada ettiğimiz yemin, öldürdüğümüz kişilerin, yurt dışı basında "Türk askeri sivilleri katlediyor" şeklinde lanse edilmesini engellemek adına harekete geçmeyi gerektiriyordu. Türkiye ile bağlantımızı kesmiş olmamız ise üstlerimizin emriyle gerçekleşmiş bir stratejiydi.

Terörün kirli yüzü, kendi içinde karmaşık bir yapıya bürünmüştü; bazılarına "büyük baş," bazılarına ise "küçük baş" adını veriyorduk. Bu büyük başlı örgütler, her bölgeye hakim olan bir düzen içinde faaliyet gösteriyordu. Şu an bulunduğumuz konum, Abdi K. adlı teröristin kontrol ettiği bir bölgeydi ve buraya gelmemizin sebebi, Abdi'nin iki küçük örgütü birleştirerek burada kendi ordusunu kurma girişimiydi.

Ayrıca, bölgede birçok Türkmen köyü bulunuyordu ve kaçakçılık faaliyetleri had safhada sürüyordu. Burada kandaşlarımız zulme maruz kalıyordu. Terör unsurları sınırlarımıza uzak olsalar da, en küçük bir tehdit algısında köklerini kurutmak bizim görevimizdi. Havadan destek alamazdık, çünkü siyasi ilişkiler nedeniyle burada Hayalet konumundaydık.

"Yusuf, bazukayı hazır et. İlk hedefin büyük çadır. Ardından sağa doğru giderek tanka kadar patlat"

"Emredersiniz"

"Emir, soldaki turuncu bez olan çadırdan kimse sağ çıkmasın."

"Emredersiniz"

"Kadir, keskin nişancınla Abdi'yi ara ve yok et."

"Emredersiniz"

"Tuğra, seninle ikimiz direkt çatışma içinde olacağız. Hedeflediğini indir ve devam et."

"Emredersiniz komutanım" dedim ben de sessizce kulaklıktan. Yere yattığımdan üzerime taşları koyarak kamufle olmuştum. Zaten kamuflaj giysimde taş rengiydi. Yinede işimi şansa bırakmazdım. Saklandığım zaman komutanım dahi yerimi göremezdi.

Ben kim miyim?

Astsubay kıdemli başçavuş Tuğra Duman.

Bu göreve gelirken kimseyle vedalaşmamıştım; tüm bağlantılarım, yalnızca tim arkadaşlarımla sınırlıydı. Bilinçli bir tercih olarak, çevremdeki herkesin beni merak etmemesini istemiştim. Tüm enerjimi vatan için harcamaya karar vermiştim ve bu mücadele odak noktam olmuştu. Şehit olma gününü içsel bir sabırsızlıkla bekliyor, neredeyse arzuluyordum. Belki de hayatımda hiç kimsenin olmasını istememin nedeni, bu yoğun vatanseverlik duygusundan kaynaklanıyordu.

TUĞRA [İNVERNESS 1]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin