20- GEÇMİŞ DEĞİL, BUGÜN GİBİ

45 5 44
                                    

Bölüm Şarkısı; Barış Akarsu- Rüzgar (bu şarkı ileriki bölümlerde tekrar karşınıza çıkacak.)

-AleynaUslu467 kadar mükemmel bir bölüm geliyor. Hazır olun.-

Yazabildiğim en uzun bölümlerden biri oldu. Keyifli okumalar dilerim, ne kadar keyifli olabilirse tabii...

Yazardan...
Bazı anlar gelir ya hani, boğaza büyük bir düğüm atılan. Böyle kelimelerin kifayetsiz kaldığı, konuşamadığımız. O düğüm bugün de Gizem'e atılmıştı. Aslında bakarsak o düğüm Gizem'e her gün uğramıştı.

Ama şimdi sadece düğüm de değildi tek mesele. Gizem'in boynuna sarılan büyük bir urgan vardı. Bu urgan git gide sıklaşıyordu ve yavaş yavaş Gizem'i ölüme sürüklüyordu. Bu kez en büyük depremlerine bir yenisi eklenmişti. En çok güvendiği adamlardan biri tam da bugün ona ihanet etmişti.

Akay bugün ona en büyük ihanetini yaşatmıştı.

Evet, Akay düşmanıydı onun. Ancak güveneceği başka kimsesi yoktu Gizem'in. Düşmanı da olsa güveniyordu bir şekilde. Hep güvenişinden kaybediyordu zaten. Yıllar önce abisine güvenmişti, abisi terk edip gitti. Sonra annesine güvendi, annesi de çekip gitti. Babasına güvendi, babası onun en büyük günahı oldu. En sonunda Gökhan'a güvendi, Gökhan da ona ihanet etti.

An tekrar ediyordu. Yıllar önce Gökhan'dan aldığı bu ihaneti şimdi Akay farklı bir şekilde gerçekleştirmişti.

Verme, demişti o gün Gizem. Yaşadığım müddetçe bana o kutuyu verme. Ama Akay tam da bugün vermişti ona bu kutuyu. Aslında kutuyu değil, içinden özellikle seçilmiş gibi duran iki şey vermişti. Bir fotoğraf ve siyah bir kurdele.

Bana bu kutuyu asla verme, Akay. Bu kutuyu bana verdiğin gün ölürüm.

Fotoğrafın kenarı katlanmıştı. Katlanmayan yüzünde Gizem'in annesi ve abisi vardı. Gizem açmak istememişti o kenarı. Açarsa mahvolacağını biliyordu. Ama buna rağmen açtı ve açtığı gibi yere düştü. Bacakları onu taşımayı reddetti ve gözleri artık daha fazla dayanamadı. Mavilerinden yaşlar boşaldı ve bacakları titremeye başladı. Eski fotoğrafı tutan elleri de titredi ve nefes alışı zorlaştı.

Siyah kurdele diğer elinden kayıp gitti ve yere serildi. Başını yavaşça duvara yasladığında söylendi kendi kendine.
"Bir daha kimseye güvenmeyeceksin, Gizem!" haykırışı imkansızdı. En büyük yaralarını insanlardan almasına rağmen yine insanlara sığınmaktan başka çaresi yoktu. Yıllardır kendi ayakları üstünde durmayı başardı pekâlâ, devamını nasıl getirecekti. Geçmişi bu kadar ağırlaşmışken bunu nasıl başaracaktı? Güvenmekten başka çaresi var mıydı?

Geçmiş değil, bugün gibi hâlâ taptaze yaşıyordu anıları. Taptaze akıyordu sol kolundaki kan. Taptaze doluyordu zihnine tecavüz edilişi.

Çöktüğü yerden sadece tek bir fotoğrafa göz yaşı döküyordu saatlerdir. Nasıl olacaktı şimdi? Nasıl başaracaktı yaşamayı? Ne yapacaktı, asıl önemli olan.

Kaç saat olmuştu? 1? 2? 3?

Tam 6 saattir sadece tek bir fotoğrafa bakıyordu. Yaşadığı bu ruhsal bozukluk onun için iyi değildi. Asker olması için büyük bir engeldi. Ama o bir şekilde duygularını saklamış ve asker olmuştu. Psikolojik rahatsızlığını görmezden geliyor ve her seferinde tedavi olmayı reddediyordu. Çünkü tedavinin işe yaramayacağını biliyordu. Ancak tedavi olmadan iyileşemezdi, iyileşemezdi kolundaki boylu boyunca uzanan yara.

GEÇMİŞİN SÖNÜK MUMLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin