9- OKYANUS, TOPRAK ve ÖLÜM

73 11 64
                                    

Bölüm Şarkısı: Back to Black

. . .

"Kızım," dedi annem önümde eğilirken.
"biz şimdi abinle dışarı çıkacağız sen korkma sakın tamam mı?" parmakları yavaşca saçlarımı seviyordu. Başımı olumlu anlamda salladım.

"Hanım, ben bırakayım sizi." diye seslendi içeriden babam. Annem gözlerime korkuyla baktı. "Korkma sakın." dedi annem son kez ve öptü yanaklarımdan.

Ardından onlar evden çıktılar ve ben tek kaldım evde.

Bir kaç saat sonra babam geldi.
"Annemgil nerede?" diye sordum korkarak. Ters bir şekilde baktı bana.
"Öldüler." dedi. Öldüler. Abim öldü. Annem öldü. Beni bırakıp gittiler ve gidişleriyle beni de öldürdüler.

Kirpiklerime tutunan yaşlar yanaklarıma süzüldü yavaşca.
"Zırlamayı kes! Öldüler işte."

Üzülmemişti bile. Babam nasıl bir caniydi?

Tahsin Yıldız. Sen nasıl bir canisin?

. . .

Derin bir okyanus küçük bir toprak parçasına tutulmuştu. Belki de gerçek ölümlerden birisi de burada gerçekleşiyordu. Aşık olunduğunda.
Ben aşık olduğumda ise gerçekten öldüğümü hissetmiştim.

İnkâr etmiyordum. Aşık olmuştum.
İnkâr etmiyordum. Çok sevmiştim.
İnkâr etmiyordum. Tek bir gülüşüne ölmüştüm.
İnkâr etmiyordum. Toprak gözlerinde kaybolmuştum.

Ancak onun topraklarındaki ateşi söndürmek için benim okyanusum bile işe yaramazdı bu saatten sonra.

Selin'in gözlerindeki sarı hareler, o toprak parçalarına düştüğü günden beri yanlıştı bu. Yanlıştı aşık olmam. Yanlıştı her şey gibi. Bir babanın öz evladını sevmemesi gibi...

Peki Selinin sarı harelerine değmiş miydi bu toprak parçaları?
Ona da uğramış mıydı masumluğu?

Şimdi elimde tuttuğum resime her bakışımda, her saniyenin beni terk edişinde biraz daha soruyorum kendime.
Neden durdurmadın ritmi, Gizem?

Toprak gözler okyanusuma her değdiğinde biraz daha ölüyordum. Sadece sıradan bir resimdi oysa.

Yıllar önce abim öldüğünde hissettiğim ölüm gibi değildi.
Yıllar önce babamın bana yaptığı iğrençliklerde hissettiğim ölüm gibi değildi.
Yıllar önce soğuk depolarda günlerde bekletildiğimde hissettiğim ölüm gibi değildi.
Yıllar önceden şimdiye kadar aldığım her yarada hissettiğim ölüm gibi değildi
Bu farklıydı. Bu ölüm farklıydı. Bu ölümdü ancak öldürmüyordu. Bu ölüm gerçekten farklıydı. Gerçek huzura erdiğim bir ölümdü belki de.

Eğer gerçek hayatta bir kez olsun sevilmeyi başarsaydım belki de Çılgın Prens ve Deniz Gözlü Kız olabilirdi aşkımız.

Ama imkansızdı bu dediğim. Ben bu hayatta sevilmemiştim. O bana aşık değildi.

Hikayede Çılgın Prens'ti sevilmeyen.
Gerçek hayatta ben.

Dudaklarımın arasındaki sigara bitince elimdeki resimde düştü. Başımı sandalyeye yasladım ve gözlerimi ovaladım. En son çeteyi araştırıyordum ne ara bu kadar bitmiştim?

Kendimi toparlayıp bu kasvetli odadan çıktım ve odama ilerledim. Saat gece kaçtı? 2? 3? Ah, hayır 4'müş.

İki saatlik uyku yeterdi. Uyuyabilirsem.

GEÇMİŞİN SÖNÜK MUMLARIOnde histórias criam vida. Descubra agora