GİRİŞ

314 27 131
                                    

Umarım giriş bölümünü beğenirsinizz.

Hikayemi beğeneceğinizi düşünüyorum. Çok uzun bir konusu var ve çok uzun sürecek. İlk yazdığım hikayeyi okuyanlar için söylüyorum, konu aynı ve hiç bir değişiklik yok sadece daha güzel ve daha profesyonel yazmak istiyorum bu yüzden tekrar yazıyorum.

Giriş bölümünden klasik baba-kız sorunu yaşayan birinin geçmişi olarak düşünebilirsiniz ancak ön yargınızı bırakın ve lütfen okuyun. Bir şans verin ve güvenin. Giriş bölümünün önemini finale yakın daha iyi anlayacaksınız.
Giriş bölümüne ön yargıyla yaklaşmamanızı istiyorum çünkü dikkatli okursanız 21 yıl öncesinden bahsediyor. Yani ana karakterimiz daha küçük bir kız çocuğu. Küçük bir kızın ağzından yazmaya çalıştığım için ön yargılı olmamanızı rica ediyorum.

Hikayemin giriş bölümünü bu şekilde yazmamın bir çok nedenini ileriki bölümlerde anlayacaksınız. İlk 4-5 bölüm dışındaki bölümler profesyonellikle yazılmıştır. İlk bölümlerde ne kadar acemi olduğumu çok sonradan fark ettim ancak bu hikayeden bir şey kaybettirmiyor, güvenin. 

Ayrıca minik bir not düşmek istiyorum, Yaralasar kitabını bu hikayeyi yazmaya başladıktan çok sonra okudum ve giriş bölümündeki 'Kedicik' ve 'Çaylak' gibi ifadelerle benzerlik gösterdiğini gördüm. Bu gayet normal bir şey, isimler ve lakaplar tek bir karaktere özgü değildir, bir çok kitap yazıldığı gibi bunda da benzerliklerin olması gayet normal. Diğer bölümlerde diğer kitaplarla -benim okuduğum kitaplarla en azından- veya başka bir şeyle benzerlik gösteren hiç bir şey bulunmamaktadır.

İyi okumalar dilerim...

Gizem Yıldız, 21 yıl önce...

Babam o gün yine eve gelmemişti. Bekledim, bekledim, onu çok bekledim ama gelmedi. Yine bir yerde içip sızdı mı diye düşündüm. Ama o her seferinde gelirdi. Bir gün gelmezdi diğer gün illaki gelirdi eve. Ama o zaman 4 gün boyunca gelmemişti.

Geldiğinde beni dövmesine rağmen ben yine beklemiştim onu. Saçma sapan bir sevgi arayışıydı benimkisi.
Hangi baba çocuğunu ölesiye döverdi ki?
Hangi baba çocuğunun yemeğine zehir katardı ki?

Küçük bünyemin kaldıramayacağını bildiği halde zehir katmıştı yemeğime. Bunu gördüğümü bilmesine rağmen koymuştu önüme yemeği. Bende zehir kattığını bildiğim halde yemiştim o yemeği. Açtım çünkü.

Babam beni sevmemişti belki ama ben sevmiştim onu. Babamdı sonuçta.

O gün gelmediğinde anlamsız bir korku basmıştı beni. Umutsuzca bekliyordum.
Ancak bir buçuk ay olmuştu ve gelmemişti.

Daha 7 yaşındaydım. Doğum günümde bana yaptığı iğrençliğe rağmen bekliyordum hâlâ.

Sonra kapı çaldı amansız bir sevinç geldi birden yüzüme. Koştum kapıya gelen babam sandım, ama değildi işte.
Bir sürü takım elbiseli adam bir şeyler anlatıyordu ama ben hâlâ babamı düşünüyordum.

"Küçük Hanım, baban evde mi?" dedi birisi.
Üzgünce başımı salladım.
"Bir buçuk aydır gelmiyor." ince sesimle kurduğum bu cümlelerin ruhuma işleyeceğini nereden bilebilirdim?
"Evde tek misin?"
Başımla onayladım.

"Kızı dışarıya alın ve evi boşaltın." dedi bana soruları soran adam.
"Neden evi boşaltacaksınız?" korkmuştum, babam geldiğinde evi boş görürse beni yine döverdi.
"Bak küçük hanım, bazen böyle şeyler olabilir. Paralar ödenmediği zaman evlerdeki bütün eşyalar alınır."
Hiç bir şey anlamamıştım.

GEÇMİŞİN SÖNÜK MUMLARIWhere stories live. Discover now