8- ÖLDÜRDÜM, DAHA ÇOCUKKEN

51 10 29
                                    

Bölüm Şarkısı: Lust- Aslında

. . .

"Söyle, gerçekten sevdin mi?"
"Kimi?" gözyaşlarım kirpiklerimde asılı kaldı.
"Selin'i." büyük bir telaşe kapladı tüm bedenini. Nefesi düzensizleşti.
"Evet. Çok aşık oldum!" birden büyük bir ışık huzmesi sardı etrafını.

Son kez gözlerine bile bakamadan kaybolmuştu zihnimde. Gözlerine bakmamı bile çok görüyorlardı.

Uyandığımda gördüğüm rüya ile gerçekliğe geri döndüm. Yastık ve göz çevrelerim ıslanmıştı.

Hayır, dedi içimdeki ses. Gizem durdur ritmi. Rüyanda görecek kadar aşık olma!

Baksana, dedi kalbim. Rüyanda görecek kadar aşık olmuşsun!

Hayır, dedi içimdeki ses. Gizem sen kalbini asla dinlemezsin. Beynini çalıştır ve geri dön bu yoldan.

Dur, dedi kalbim. Sakın dinleme sesini. Bir kez olsun beni dinle ve sevmeye devam et. Canın yansa da sev. Belki iyi gelir...

"Susun!" diye bağırdım birden ve dizlerimi kendime çekip ağlamaya başladım.

"Hayır!" diye haykırdım büyük bir nefretle.
"Hayır!" diye fısıldadım büyük bir umutsuzlukla.

Ağlama, dedi kalbim. Ağlama Gizem. Aşık olduğun için ağlama. Aşk güzel bir duygu. Sakın ağlama. Hem ağlamak senin başvuracağın en son şey. Unuttun mu?

"Ama sende çok saçma bir zamanda aşık oldun be!" diye kızdım kalbime.

Ama, dedi kalbim. O gözleri hatırlasana Gizem. O masum bakışları ve güzel gözleri hatırla. Nasıl aşık olduğunu, nasıl güzel bir duygu olduğunu hatırla. Hadi ama, Gizem. Bu kadar basit vazgeçemezsin.

"Ya vazgeçersem?" diye sordum bu kez kendi kendime.
"Ya öldürürsem kalbimi?" düşündüm ihtimalleri.
"Ya kıyarsam canıma?" çok istiyordum bunu.
"Ya gerçek huzura kavuşursam." en yakın zamanda bu çok iyi bir fikir.

. . .

"Bir şeyler sayıklamaya başladı Doktor Bey." ah, hâlâ ölmemiştim.
"Sakin olun. Her an uyanabilir." dedi birisi ve bu Sinan'ın sesiydi. Hâlâ şaka yapma derdindeydi pislik.

Canım hâlâ acıyordu ancak yavaşca gözlerimi aralamayı başarabilmiştim.
"Sinan, sen ne pislik bir şeysin ya." hepsi bana canavar görmüşcesine bakıyordu.

Boğazım acıyordu. Ayağımdaki ağrıyı saymıyordum bile.

"Off uyandın sonunda ya. Bir an hiç uyanıp ağzımıza sı... Şey gelip bizi dövm... Imm, ters... Uyanmayacaksın sandık işte ya."

Yüzüne öylece baktım. İfadesiz bir şekilde. "Ne zamandır komadayım?"

"İki hafta."
Derin bir nefes verdim.
"Çok zaman kaybettik." sadece fısıldadım.

Birden başımı doktora çevirdim. "Ne zaman taburcu olurum?"
"Yaralarınızın hafif bile olsa iyileşmesini beklemeli-" kolumdaki serumu çıkarttım.
"Bekleyemeyiz." dedim ve üstümdeki beyaz hastane çarşafını çektim. Tam ayağa kalkacaktım ki ayağımda hissettim acıyla inledim.

"Kurşun sıyırmamış mı?"
"Maalesef."
"Felçlik durumu."
"Santimle kurtuldunuz."
"Boğazım?"
"Eliniz ve boğazınızı uzun süre hareket ettirmemeniz lazım. İyileşmesi gerekiyor."
"Kolum?"
"Kolunuzda hâlâ bir gelişme yok."

GEÇMİŞİN SÖNÜK MUMLARIWhere stories live. Discover now