seventeen ❥︎ airport

230 27 12
                                    

Odamdaki aynanın önündeki siyah ahşap masaya eğilmiş kollarımla kendimi desteklemeye çalışarak yansımama bakıyordum. Belki yüzleşmek zorunda kaldığım o gün artık geldiğinden, o günden artık kaçamayacağımı anladığımdan belki de gidecek olan sevgilime duyduğum saf sevgimden dolayı kendimi kötü hissediyordum.

Bugüne kadar hep kafamın içinde yer etmiş olsa da kendimi ikna ederek onu arkalara atmayı başarmıştım ama şimdi ben istesem de istemesem de bu veda bugün gerçekleşecekti.

Derin bir nefes alarak ellerimi masaya bastırarak kendimi geriye attım ve doğruldum. Ellerimle yüzümü ovuşturup, zaten dağınık olan saçlarımı dağıttım ve kendimi toparlamaya çalıştım.

Üzgün görürse üzülürdü, üzülürse canım yanardı.

Telefonumun ekranına arka arkaya mesajlar düşüp, ekranım aydınlanınca artık çıkmam gerektiğini anlamıştım. Sirius ve Remus ile birlikte gidecektim. James onunla gelmem için çok ısrar etmişti hatta hâlâ mesaj kutumda ısrar ediyordu ama ben ailesi ile tek başına kalması gerektiğini düşünüyordum.

Sonuçta bazı insanlar çocuklarına değer veriyorlardı.

Telefonumu arka cebime atıp, odamdan çıktım. Evin bütün camları öğle vakti sıcağından olsa gerek açıktı ama ailemde evde yoktu. Son zamanlarda çok sık dayımlarla görüşmeye başlamışlardı ve bu görüşmelerde nedense ne ben ne de narcissa artık yer almıyordu. Başka bir zaman olsa peşinden koşup nedenini yakalardım ama malum yeni evine göndermem gereken bir yolcum vardı.

Evden çıkıp kapıyı kilitlediğim de Remus'un gri arabası bahçemizin önünde duruyordu. Remus'u göremiyordum ama Sirius yan koltuktaki camdan sarktığından ilk gördüğüm o olmuştu. Hareketlerine onaylamazca başımı salladım ve bahçe kapısını arkamdan kapatıp alayla güldüm. Sinir bozucu kardeş rolümden zevk alıyordum.

"Süs köpeği mi olmaya karar verdin?"

Yüzünü buruşturup, kafasını içeriye soktu. Ne kadar komik olduğuma dair söylemlerini görmezden gelerek arka koltuğa oturdum. Remus yeniden arabayı çalıştırdığın da aynı zamanda bana dönüp gülümsemişti. Gözlerinde Sirius'un doğum gününde aldığı yüzüne tam oturan güneş gözlükleri vardı.

"Nasıl hissediyorsun Regulus?" 

Gözlerimi camdan izlediğim evimden çekip Remus'a doğru baktım ve kelimeleri toparlamaya çalışırken başaramayıp derin bir iç çektim.

"Bencil olduğumu hissediyorum."

Kelimeler ağzımdan çıktığı an Sirius arkasına dönüp kendi düşüncesinin böyle olmadığını belli ederek kafasını iki yana sallamıştı. Uzun siyah saçları yine omuzunun üstlerine dökülüyordu. Yargılayıcı bakışlarına karşılık umursamazca omuz silktim.

"O senin sevgilin Regulus. Onu yanında istemeye elbette hakkın var. Hem bencil olsaydın James'in gideceğini öğrendiğin anda bu ilişkiyi bitirmez miydin?"

Onun ardından Remus direksiyonu sağa kırarken konuşmaya başladı.

"Sirius haklı. Uzak ilişkiyi kabul etmen bile senin kalbinin iyi niyetli olduğunu gösterir ve emin ol James sana gerçekten büyük hisler hissetmeseydi böyle bir ilişki yaşamak istemezdi."

Yanaklarımı şişirip ardından serbest bıraktım. Anlattıklarını düşününce evet ikisi de haklıydı ama insan bazen önündeki gerçeği göremeyecek kadar inandırırdı kendini bir yalana. Cevap vermeyerek başımı geriye atıp gözlerimi kapattım ve karanlığın başımın ağrısını geçirmesini umdum.

ama umduğum gibi olmadı çünkü yolun geri kalanı abimin sevgilisine sorduğu saçma sapan, beş yaşındayken bile sormayacağım soruları sorması ile geçmişti. Camı açıp seslice çığlık atmamak için kendimi zor tutmam gerekmişti.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jul 13, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

 𝙩𝙚𝙖𝙢 𝙘𝙖𝙥𝙩𝙖𝙞𝙣/𝙟𝙚𝙜𝙪𝙡𝙪𝙨Where stories live. Discover now