ten ❥︎ revenge

472 52 16
                                    

"James, bunlar gerçekten benim için fazla."

Okulun beyaz renkli yemekhane tabağına bakarken bunları bitirebilecekmiş gibi hissetmiyordum. Normalde yemekhaneden yemek yemez, öğle molasında bahçede takılırdım ama bugün James'in ısrarları sayesinde buradaydım.

Yemeklerimi kendisi seçmiş, tabağımı o hazırlamıştı. Bölmelerin hepsi çeşitli yemeklerle doluydu. Söylediklerim üzerine yanaklarını şişirip eline aldığı kaşığı ağzıma uzattı.

"Hadi ama yine gözlerin mi kararsın? Sağlığına hiç dikkat etmiyorsun."

Gözümün ucundaki kaşıktan gözlerimi çekip, kafamla hızlıca etrafı kontrol ettim. Evan ile göz göze geldiğimizde ona tebessüm ettim. Onlara daha sonrada anlatabilirdim. Ağzımı açtıktan sonra kaşığı ağzıma kabul ettim. Boğazımdan tadı güzel yemeklerin geçmesi beni ilk defa mutlu etmişti.

"Bundan sonrasını kendim yiyebilirim sanırım. İnsanlar, çok garip bakıyor."

Benim ardımdan elalarını etrafta gezdirmişti. İnsanların bakışlarının onu rahatsız edeceğini zannetmiyordum zira her zaman gözler onun üstündeydi. Ben yemeğimden bir kaşık daha alırken elini çenesine yaslamıştı.

"Rahatsız mı oluyorsun, yani bakışlardan?"

Belli belirsiz kafamı salladım. Fark etmemiş olma ihtimali bile oldukça yüksekti. Gözler üzerimde olduğu sürece hareketlerime dikkat etmem gerekiyormuş gibi kendimi zorluyordum. Annemin her zaman böyle söylediğini hatırlıyordum.

"Tabağını al kalkalım."

"Ha?" Bir bacağını masanın dışına atarak ayaklandı ve masadaki su şişesini eline aldı. Son zamanlarda onunla geçirdiğim vakitte su içmeye önem verdiğini fark etmiştim.

Tabağı kolumun altına alıp, diğer elimle telefonumu cebime attım. Ekranı kontrol ettiğim birkaç saniyede Evan ve Barty'den mesajlar olduğunu yakalamıştım. Evan'ın attığı bir mesaja karşılık Barty on mesaj atmıştı. Genişçe gülümseyerek önden yürüyen James'in peşinden adımlarımı attım.

"Nereye gideceğiz?"

"İnsanların bakışlarından çekinmeyeceğin bir yere."

Kafasını arkaya çevirip gülümsediği süre zarfında ben de çukuru anımsatan gamzelerine bakarak kıkırdadım.

Hayatımda bu kadar fazla üzerime düşüldüğünü hatırlamıyordum. Ailemin bile bana ilgili davrandığı günler hafızamdan silinmişti. Belki de hiç olmamıştı? Bu yüzden James'in beni bu kadar koruyup kollaması ona bağlanmamı sağlıyordu.

Bahçeye çıktığımızda gözüme vuran parlak güneş ve sıcak hava yüzümü buruşturmama neden olmuştu. Tanrım, bir şeyin çok olması veya az olması gerçekten sinirimi bozuyordu.

James geniş bir ağacın yapraklarının altına bacaklarını açarak oturmuş ardından kot ceketini çıkartarak yanına sermişti.

İnce düşünüyor olması hoşuma giderken, onu şaşırtmayı tercih ettim. Ceketini katlayarak ağacın dibine koydum.

"Buna gerek yok ki."

Tabağa dikkat ederek, bacaklarının arasına oturdum ve göğsüne doğru yaslandım.

"Rahat mısın böyle?"

Kafamı sallayarak onu onayladım. Tabak şimdi benim kucağımda duruyordu. Kafam kalbine yaslanmışken, kalbinin nasıl hızlı çalıştığını duyabiliyordum.

"Sirius, birkaç şey anlattı. Geçen gece annen çok üstüne geldi mi?"

Kafamı geriye atarak, gözlerimizi birleştirdim. Bunu yapmayı seviyordum. Ela ve gri uyumsuz renkler olsa bile benim en değer verdiğim kombinasyondu.

"Sadece her zaman olduğu gibiydi ama biraz daha fazla fiziksel şiddet uyguladı diyebilirim."

Bunları söylerken yüzümde buruk bir gülümseme oluştuğuna emindim. Acınası bir hâldeydim ama bana öyle davranırsa berbat hissedecektim.

Beklemediğim bir anda kemikli elleri çenemi kavradı ve göğsüne daha çok bastırdı. Kafasını eğip, annemin bıraktığı tırnak izlerine dudaklarını bastırdığında elimi bir elinin üstüne koydum.

"Elbet bir gün. Onlardan intikam alırız."

Dudaklarını yüzünden çekse bile dalgalı saçlarıma burnunu sürtmeye devam ediyordu. Gözlerimi yavaşça kapattım.

"Nasıl yapabiliriz ki? İmkansız."

Saçlarımdan boynuma indiğinde yüzüme değen kıvırcık saçları yüzünden huylanmış, kıkırdamak zorunda kalmıştım.

"Reg, Reg, Reg. Bir ay önce sana sevgilim olacağını söyleseler ne derdin?"

Biraz düşündükten sonra düştüğüm tuzağa karşılık saçlarımı karıştırıp güldüm.

"İmkansız derdim."

"O zaman imkansız diye bir olay yoktur. Sen düşünme, yemeğini ye."

Aklından neler geçiyordu asla bilmiyordum ve bilemezdim. James Potter'ın kafası çok karışıktı, içinde gezinen tilkiler olduğuna emindim. Kendimi anın huzuruna bırakıp yemeğimi yemeye odaklandım.

"Mezuniyette ne giyeceksin?"

Omuz silkmiş düşünmeye bile gerek duymamıştı.

"Kot pantolon, gömlek?"

Ağzımdaki makarnaları yutup, başımı göğsünden kaldırdım ve kaşlarımı çattım. Aynı zamanda tabağı dikkatlice yere bırakmıştım.

"Öyle olur mu James? Senin mezuniyetin bu."

Benim aklımda birkaç kombin olmasına rağmen henüz karar verememiştim ve sadece bir haftamız kalmıştı. Elini yanağıma atarak yavaşça okşadı.

"Senden daha iyi olamayacağıma göre? Çok uğraşmayayım diyorum."

Kafamı omuzuma doğru eğip, omuzum ile kafam arasında elini sıkıştırdığımda kıkırdadı.

"Kedi gibisin gerçekten, gel."

Kollarını açtığında dizlerimin üstünde ilerleyip, kucağına bir nevi atlamış oldum ama çimlerin üstünde yuvarlanarak gelen bir beden beni kendisine çekerek kollarını sarmıştı.

"Regulus, kendine gel! Abinin kucağında otur usluca."

Sirius'un kucağından kurtulmaya çalışmama rağmen başaramayınca oflayarak James'e baktım. O ise bana göz kırpmıştı. Bu sakinleşmeme neden olunca ben de göz kırptım.

"Hayatım, yuvarlanarak mı gelinir buraya ya? Ceketim gitmiş hep."

Abimin üstünde her zamanki deri armalı ceketi yerine James'in ceketine benzeyen krem bir kot ceket vardı. Ona bol gelmesinden Remus'un olduğu anlaşılıyordu.

"Benden önemli mi Remus? Sevgilinden önemli mi?"

İçimden her zaman Remus'a büyük sabırlar diliyordum zira abime katlanmak o kadar zordu ki. Remus sakin karşılayıp yere oturmuş ve kollarını hafifçe açmıştı.

"Değil tabiki. Gel sen yanıma."

"Geleyim o zaman." Diye sessizce mırıldandıp Remus'un koynuna girmişti. Ben de sonunda sertçe sıkıldığım kollardan kurtulup James'in yanına yeniden oturdum. O da kolunu omuzuma atarak karşılamıştı beni.

"Hayatım çok güzel."

Fısıldadığımda gülümseyerek dudaklarını saçıma bastırdı.

"Hep çok güzel devam edecek."

------------------------------------------------------------

Burayi biraz bosladim ama basima bin turlu şey geldi vallahi. Bu da tabiki bir gecis bölümü! En olaysız ama tatlı bölüm. Bir dahaki bölüme mezuniyet var e dostlar.








 𝙩𝙚𝙖𝙢 𝙘𝙖𝙥𝙩𝙖𝙞𝙣/𝙟𝙚𝙜𝙪𝙡𝙪𝙨Where stories live. Discover now