Metafizik İstihbarat ve Rüyalar

16 2 0
                                    

Bugün kadim bir ilimden ve onun öneminden söz edeceğiz. Günümüz “hızlı” modern yaşam tarzı insanlığın birçok kadim ilmi birikimini gündemimizden çıkarıp tozlu raflara hapsettiği gibi “rüya ilmi”ne de aynı muamele yapılmıştır. Günümüzde rüya ilmi “rüya tabirleri” kitaplarından öteye gidememekteyken gelin görün ki daha kötüsü oldu: “kopyala yapıştır” uzmanlığı sayesinde rüya tabiri siteleri türedi ve insanlar sıradan bir lugata bakar gibi rüyasında gördüklerini taratıp ne anlama geldiğini öğrenip kendi kendine rüyasını yorumlayacak hale gelmiştir. Bunun ne kadar yanlış ve tehlikeli olabileceğini birazdan öğreneceğiz. Aranızdan bazıları canım sonuçta bir rüya işte buna bu kadar anlam yüklememek lazım, diyenler olacaktır onlara da hak veriyorum zira kendileri konuya dair herhangi bir malumata sahip değil. Rüyaları analiz edip yorumlama ilmi insanlığın tarihi kadar eskidir. Öyle ki kralların, imparatorların rüya tabircileri olmuştur. Rüya tabirciliği Peygamberliğin vasıflarından biri olduğunu gördüğümüz birçok örnek mevcuttur. Bunların en başında da Hz. Yusuf aleyhisselam gelmekte. Rüya ilminin piri Hz. Yusuf’tur, zaten Kuran’ı Kerim’de geçen Yusuf kısası bunun kanıtıdır. Bu kısanın detaylarına daha sonra döneceğiz ama şimdi başka örneklere bakalım.

Hz. İbrahim oğlu İsmail’i Allah yolunda kurban etmesi gerektiğini(!) rüyası aracılığıyla öğrenir. Bu konu günümüz insan bakış açısıyla hassas görünebilir ama inşallah unutmaz isem Kurban Bayramını görmek nasip olursa bu konuya dair bir yazı kaleme alacağım. Hz. İbrahim ve Hz. İsmail kısasının hikmetleri ve verdikleri mesajlar üzerine. Peygamber Efendimizin annesi Hz. Amine ona vereceği ismi rüyası aracılığıyla öğrenmiştir. Beş vakit dinlediğimiz ezan bir sahabe efendimizin rüyası üzerine belirlenmiştir. Bedir savaşından önce bazı müşrikler savaşın sonucuna dair birçok rüya görmüştür ve hepsi gerçekleşmiştir. Allah dostlarının(evliyaların) sahip olduğu İlm-i Ledun rüya aracılığı ile kendilerine aktarılmaktadır. Osmanlının Kurucusu Ertuğrul ve Osman Beyin Osmanlı devletinin kuruluşuna ve ulaşacağı başarıla dair bilgiler veren rüyalar gördüğünü herkes biliyordur.

Bunlara benzer sayısız örnekler sıralanabilir. İslami ilimlerde tarih boyunca bu ilme önem verilmiştir. Rüya yorumlamada bazı usul ve adaplar olmasının yanı sıra bu iş yetenek isteyen bir ilimdir. Yani her önüne gelen rüya tabircisi olamaz. Ezoterizmde de bu ilim çok önemli bir yere sahiptir. Ezoterizmde rüya yorumlama ilmine “Oneizm” denir. Ezoterizm üstatları iki ilmi bir arada öğrenirlerdi bunlardan biri insanların ve dünyanın gidişatı, geleceği gibi konularda yapılmış uzgörüleri, kehanetleri analiz edip tanrısal plan dair çıkarımlar elde etmeyi amaçlayan “Eskatoloji” ilmidir diğeri ise Oneizm ilmidir. Bu ikisi bir birini tamamlayıcı olarak görülmüştür. Peki neden mi? Çünkü bazı rüyalar insanların, insanlığın ve dünyanın geleceğine dair bilgiler, ipuçları içerir. İşte bu bilgilere ulaşmak bunları analiz etmek “metafizik istihbaratın” bir parçasıdır. 

Şimdi bunun delillerine bakalım. Hz. Yusuf’un gördüğü rüyayı babasına anlatmasıyla, babası Hz. Yakup kendisine bu rüyayı kesinlikle kardeşlerine anlatmaması yönünde onu tembihler. Bu kısanın detayları Yusuf Suresinde mevcut bakabilirsiniz. Peki Hz. Yakup neden oğluna bu uyarıda bulunur? Çünkü bu rüya Hz. Yusuf’un ve kardeşlerinin geleceğine dair istihbari bilgiler içeriyordu. Kardeşlerinin bunu anlayıp oğluna bir kötülük etmesinden korkmuştu. Lakin hiçbir şey takdiri İlahinin önüne geçemezdi ve o rüyanın detaylarında gizli olan her şey bir bir gerçekleşmişti. Yine Hz. Yusuf’un Mısır’daki hayatında Rüya ilmi karşımıza çıkmaya devam etmekte. Şunu unutmayın her Peygamber gönderildiği, hak yoldan sapmış putperest toplumun sosyolojik yapısına uygun bir şekilde seçilir, mucizelerle donatılır ve görevlendirilirdi.

Bir yanda onların pagan tanrıları bir yanda tek bir olan Allah ve onun Peygamberleri. Her iki tarafta da mücadelenin ana teması “Meydan okuma-challenge” yı görürüz! Onlar ve onların şeytani tanrıları her fırsatta kendilerince Allah’a meydan okumaya çalışırken alemleerin Rabbi olan sonsuz güç e kudret sahibi Allah da onlara gerçek meydan okumanın nasıl olduğunu ezici bir üstünlükle göstermiştir. Bu karşılıklı(!) meydan okuma günümüzde de devam etmekte, yazılarımızda yeri geldikçe değiniyoruz. Hz. Yusuf’un Mısır’a gönderildiği dönemlerde o toplumda kahinlik toplumdaki en yüksek ve prestijli statüsüydü! Kralların fikir danıştığı ve yeri geldiğinde onun tavsiyeleriyle hareket ettiği bir statünün sahip olduğu karizmayı bir düşünün! Üstelik bunu büyüsel güçlerle bir takım metafizik dayanaklarla yapması bu etkiyi kat be kat arttırıyor. İşte Allah onların kahinlerini ve o kahinlerin dayandığı tanrıcıkları rezil rüsva edecek şekilde “alın size” rüya tabirciliği nasıl olur dercesine Yusuf aleyhisselamı görevlendiriyor. Olayın sonunu zaten biliyorsunuz. Mısırdaki hak ile batılın mücadelesinde ikinci raunt Hz. Musa döneminde gerçekleşiyor ona da ilerleyen zamanlarda değineceğiz inşallah.

Peki o zaman can alıcı sorumuzu soralım: Rüyalar önemli olmasaydı Allah bir Peygamberini “Rüya tabirciliği” ilmiyle mucizevi bir şekilde destekleyip böylesi muazzam bir göreve gönderir miydi ve bunu Kuran ayetlerinde zikreder miydi? Bakın Kuran’ı kerim binlerce sayfalık bir kitap da olabilirdi ancak Kuran öyle hikmetli bir şekilde nüzul olmuştur ki her bir suresi her bir ayeti çok ama çok büyük bir öneme ve seçiciliğe sahiptir. Anlayacağımız tabirle ekonomiklik ilkesi göz önünde bulundurularak indirilmiştir. Yoksa binlerce sayfalık kutsal bir kitabı kaç kişi baştan sona okuyabilirdi? İnsanlar bu kadar tembel ve nankörken! 

Efendimiz(s.a.v.) rüyalar hakkında birçok hadis zikretmiştir. Efendimiz görülen rüyaların herkese anlatılmaması ve anlatılan rüyanın ilk tabirinin(yorumlanması) çok önemli olduğunu, kötü yani şeytani rüyalar görüldüğünde neler yapılması gerektiğini anlatmıştır. Bunları araştırıp öğrenmek lazım. Rüyayı tabir edecek kişi Efendimizin dikkat çektiği huşuları çok iyi bilmek zorundadır ayrıca tabirci rüya sahibinin kişiliğini ve özel yaşamını az çok bilmeli ve bazı sorularla bu konuda fikir sahibi olmalıdır. Şimdi Efendimizin hadislerinde geçen bir anektotla bunu anlatacağım. Bir gün bir kadın kötü bir rüya görür ve Efendimizin yanına gelip gördüğü rüyayı anlatır. Kadın hamiledir ve eşi de kervan ticaretiyle uzak diyarlara gitmektedir. Rüyanın detaylarını yazı uzamasın diye yazmıyorum. Kadının gördüğü rüya çocuğunun sakat doğacağına ve eşinin de gittiği kervan ticaretinde öldürüleceğine delalet etmekte ancak efendimiz u rüyayı hayra yorup şunu söyler: inşallah çocuğun sağlıklı doğacak eşinde sağ salim bir şekilde evine gelecek. Kadın rüyayı sürekli görmeye devam eder ve nerdeyse her hafta her ay gelip Efendimize rüyayı anlatmakta efendimiz de bu şekilde yorumlamakta.

Lakin bir gün kadın tekrar geldiğinde Efendimiz evde değildir. Hz. Ayşe annemiz onu karşılar ve neden geldiğini sorar. Kadın rüyasını anlatır ve Hz. Ayşe rüyayı olduğu gibi yorumlar ve çocuğunun sakat doğacağına eşinin de öldürüleceğini söyler. Kadın gider ve çok geçmeden bunların hepsi gerçekleşir. Efendimiz eve geldiğinde Hz. Ayşe kadının gelip onu sorduğunu ve rüyasını anlattığını kendisinin de rüyayı bu şekilde yorumladığını söyler. Efendimiz ona “eyvahlar olsun sen ne yaptın?” demiştir. Buraya kadar rüya yorumuyla ilgili konuştuk şimdi de rüya konusunu biraz irdeleyelim. Rüyalar genel olarak üçer ayrılı: 1. Rüya-ı sadıka: bu rüyalar meleklerin Levh-i Mahfuz’daki bilgilere bakarak salih insanlara faydalı olup yol göstersinler diye o ilgileri çeşitli şekillerle ve sembollerle kurguladığı rüyalardır. Efendimiz bir hadisinde bu rüyaların Peygamberliğin kırk cüzünden biridir der. 2. Edğasu ahlam/ kötü karmaşık yani şeytani rüyalar. Bu rüyalar iblislerin kötü amaçlarla size gösterdiği rüyalardır. 3. Bilinçaltı rüyalar: bu rüyalarda sizin hayatınızla ve bilinçatınızla ilgili tamamen psikolojik rüyalardır. Bize lazım olan “rüyayo sadıka”lardır. Zira burada önemli metafizik istihbarata dair bilgiler mevcut. Kuranı kerim inmeden önce göklerin kapıları açıktı ve kahinlerin, büyücülerin istifade ettiği cinler bu kapılardan sızar ve Levh-i Mahfuzdan bilgiler öğrenip ajanlık yaparlardı. Kuran ayetlerinde de bu sabittir. Firavun, ona meydan okuyacak ve onun başına büyük sıkıntılar açacak olan Hz. Musa’nın doğacağını kahinlerinin emri altındaki cinler vasıtasıyla bu şekilde öğrenmiştir. Ancak üç büyük peygamberin gelişiyle bu gök kapıları kademeli olarak kapatılmış ve son olarak Kuran’ı Kerimin inmesiyle de tamamen kapanmıştır. Levh-i Mahfuzdan bilgi alınabilecek tek kaynak salih insanların gördüğü Rüya-ı Sadıka kalmıştır.

Not: Hz. Yusuf sahip olduğu rüya tabiri ilmiyle Kralın rüyasından edindiği istihbari bilgilerle bir ülkenin geleceğini değiştirmiş ve o ülkede adeta bir devrim yaparak pagan bir dini devirip onun yerine hak dini başa geçirmiştir.

Yazar:
Ali Çiğdem

19 Nisan 2022 Salı

Araştırma ve Makaleler 3Where stories live. Discover now