Bölüm 19&20/ Yabancı Adamın Yumuşak Dokunuşları

504 17 7
                                    

"Acı verici miydi?" (Ç.N: hamfendi acıttı mı?)

Max yaşananların nahoş olduğunu dile getirmek yerine yalnızca başını salladı. (Ç.N: hamfendi uçarken iyiydiniz gayet neoltu da ppniz gitti?) Riftan hafifçe iç çekerek yaklaşıp şakaklarına bastırdığı dudaklarıyla bir öpücük kondurunca, kız bu beklenmedik hareket karşısında kalbinin yumuşadığını hissetti.

Önceden beri alışageldiği o soyulup yağmalanma hissini yaşamayı... Acı verici, boş, soğuk ve sert bir şeylerin onu yine beklediğini sanmıştı.

"Ağır mıyım? Bekle bir dakika."

Bedenini kaldırıp, erkekliğini içeriden çekebilmek için kolundan destek alarak doğrulduğunda, Max aniden içeriden bir şeylerin aktığını hissedip refleksle kendisini kasacakken, adam bacağını tuttu.

"R-Riftan..!"

"Biraz daha bekle. Yorulmuş olmalısın, değil mi? Senin yerine ben temizlerim."

Riftan bir kenara bırakılmış su dolu leğenin içerisindeki ıslak ve soğuk havluyu alıp sıkarak, bölgeyi nezaket ve titizlikle sildi.

"Acıyor mu?"

"O-oh, oh hayır... A-acımıyor."

ACIYOR MU, MU?! Milian taze haşlanmış bir sosis kadar kızarmıştı. Ancak adam onun bu tepkisi umrunda değilmiş gibi taç yapraklarını, kasıklarını ve alt bölgeyi sakince temizlemeyi sürdürdü. Kız bu zaman dilimi boyunca ona bakmaya cesaret edemeyerek kendisini örtebilmek için hızla çarşafa uzanıp, yüzünü kapatmıştı. Şövalye bu manzara karşısında gülümsedi.

"Yakında alışırsın..."

İşi bitince, iri bedeni aniden yanına düşüvermişti ve Milian'ın bacakları bu ani sürprizle titredi. Büyük bir rahatlıkla geniş yatağın ortasına uzanıvermiş, ardından da karısının bedenini tek koluyla kavrayıp çekerek kendi göğsünün üzerine uzanmasını sağlamıştı. Terli ciltlerinin birbirine sürtünmesi yüzünden ortaya çıkan bu garip, yapışkan dokunuş, Max'in kendisini tuhaf hissetmesine sebep olmuştu. "Ri-Riftan..."

"Eğer bir defa daha yapmak istemiyorsan kıpırdanıp durmayı kes."

Donakaldı çünkü karnının alt kısmına değen et parçasının yeniden şişmeye başladığını hissettiği için, duyduğu bu cümlenin öylesine söylenmiş bir tehditten ibaret olmadığının farkındaydı.

Riftan, soğukkanlı bir ifadeyle kolunu kızın başının altından sokarak çarşafı, bir aradaki bedenlerinin üzerine örtmek için çekti ve daha sonra avuç içini dalgalı buklelerine yaslayarak gözlerini yumuşakça kapattı. Ancak bundan sonra Max, onun kendisiyle uyumayı planladığını algılayabildi. "R-Riftan..."

"Niye adımı sayıklayıp duruyorsun?"

Yanında tüm çıplaklığı ile yatan adamın inanılmaz doğal duran görüntüsü, Max'in gözlerini kaçırarak söylemek istediği şeyi yuttu ve dudaklarından yalnızca bir mırıltıyla "İ-İyi geceler.." kelimeleri döküldü.

Karşılık olarak gelen cevap, sanki o çoktan uyuyakalmış gibi, koca bir sessizlikti. Karanlığın içerisinde, yaslandığı kalın boynundan yükselen nabzının ritmine odaklanmak, kısa bir süre sonra onun da gözlerinin kapanmasına neden olmuştu.

***

Bir şeyin göğsünü ezdiğini hissederek gözlerini açan Max'in görüşünü, bronzlaşmış bir tene sahip kaslı kolun yarı yarıya engellediğini fark edince kıza kal geldi. Kafasını hafifçe kaldırıp yüzünün yarısı saçlarına gömülmüş haldeki uyuyan siulete bakınca, su yüzüne çıkan dün geceki anıları yüzünden kıpkırmızı kesildi.

Under The Oak TreeWhere stories live. Discover now