Bölüm 15&16 / Örtülerin Altında

512 17 3
                                    

"Ha-hayır... Öyle d-değil..."

"Eğer öyle değilse ne halttan bahsediyorsun?! Yoksa bir başkası mı var?"

Max'in bu kelimelerin altındaki anlamı kavrayabilmesi biraz zaman aldı ve afallamış bir şekilde Riftan'ın alev alan gözlerinin içerisine baktı. Tabii ki suskunluğu yanlış yorumlanarak Riftan'ın hatalı fikrine kapılmasına sebep olmuştu.

Altında küçümseme barındıran bir tonla adeta hırıldayarak konuştu adam. "Ben ölümle yüzyüze savaşırken, sen burada başka bir adamla mıydın?"

"O-oh tabiki ha-hayır! B-böyle bir şey yapmadım!" Onun önünde sürünür gibi çıkan sesiyle verdiği cevap, Riftan'ın öfkesini birazcık elinden almış ancak hala ikna edememişti.
Bu yüzden sorgulamayı sürdürdü.

"Öyleyse Tanrı aşkına neden boşanmaktan bahsediyorsun?!"

" B-ben, sen geri d-döndüğünde o-onunla evlenebilmek için benimle boşanmak i-i-isteyeceğini düşündüm..."

"O?" Biraz üzerine düşündükten sonra Max'in saçmaladığı şeyi anladığını umarak keskin bir dille ekledi. "Agnes mi?"

Kızın adını duyduğunda gözleri genişleyen Milian'ın verebildiği tek yanıt, hafif bir baş sallamasıydı.

Ancak daha bu hareket bitmeden ifadesiz yüzü kasılan adam, başını sertçe sıvazlayarak birazdan bahsedeceği kişilerin ecdadına sövmeye başladı... Kendi kendine mırıldanırken, epey kızgındı. "Bir grup insan müsveddesi, bir avuç boş söylenti yaymış..."

Odanın içerisinde kısa bir voltanın ardından Max'in bulunduğu yatağa çöküp, bedenini kavradığı kızı kolaylıkla çekip alarak, kucağına oturttu.

Onun bu beklenmedik hareketi Maximilian için sürpriz olmuştu; refleksle, bacaklarını kendine çekebilmek için çırpındı. Riftan sevgi dolu bir şekilde iki eliyle kızın yüzünün yanlarını nezaketle tutarak kendisine yaklaştırdı. Hemen sonrasında Max, onun dilinin ucunun gözlerinden akan yaşlara değişinin ıslaklığını cildinde hissederek, nemli kirpiklerini kırpıştırdı ve gözlerini kapattı.

Riftan acele etmeden, damlayan göz yaşlarını teker teker siliyordu. Sıcak nefesi yanaklarını gıdıkladığında kızın titreyen dudaklarının arasından içgüdüsel bir inilti kaçtı.

Adam, onun ürkerek titreyen bedenini hissettiğinde bir iç çekişle beraber kolunu kızın beline doladı. "Neler duyduğunu bilmiyorum fakat ben o teklifi geri çevirdim."

"Re-re-red mi ettin?!"

Max'in gözleri hayretle açılarak sorunca, Riftan da sesi birkaç oktav yükselerek cevapladı. "İnansan iyi olur! Gerçekten böyle çılgınca bir teklifi kabul edecek birisi olduğumu mu düşünüyorsun??"

Çılgınca bir teklif derken neyi kast ediyor? Dünyayı kurtaran adama güzel bir prensesin teklif edilmesinin neresi çılgınca??

"Hangi aklı başında kişi, zaten evli olan bir adama evlilik teklifi sunar ki? Bunu ilk duyduğumda kralın delirdiğini sandım..."

"H-huh, ama..."

"Eğer birisi, Tanrı'nın önünde ettiği kutsal yemini bozmaya kalkışırsa, o adamı kendi ellerimle hadım ederim. Böylesine etik dışı bir şeyi yapacağımı nasıl düşünürsün?"

O ciddi mi?..

Kız başını kaldırarak ona baktı, aynı anda hem şaşkın, hem de utandırılmış hissediyordu. Şövalyelerin inanç, mertlik ve sadakate olan bağlılığını duymuştu, ama bu adam da başından beri bu bağlılığı taşıyan bir şövalye miydi yani?

Under The Oak TreeWhere stories live. Discover now