twenty five, final.

935 122 106
                                    

"Felix, uyan güzelim." Uykum hızlıca dağıldı. Esneyerek yatakta gerindim ve doğruldum.

Daha yeni uyandığım için net bile göremezken ellerimle gözlerimi ovaladım ve sonunda bütün dikkatimi Chan'a verdim.

Elindeki istifa mektubuma bakıyordu. Yüzündeki ifadeyi anlamlandıramadım. "İstifa mı edeceksin?" Sessizce kafa salladım sonra açıklama ihtiyacı hissettim ama onun benden önce konuşmasıyla sustum.

"Benim yüzümdense vaz geç, çok iyi ilerliyorsun."

"O yüzden değil şirket bana iyi davranmıyor ki." Eli yavaşça yüzüme uzandı.

"Bunu halledeceğim."

"Bilmiyorum, şirketteki herkesin tavrı degişti. O kadar hızlı oldu ki herkese karşı bir hata mı yaptım diye düşündüm."

"Özür dilerim onlar için. Ayrılmak istersen engel olmayacağım sadece bir kez daha düşün tamam mı? Şimdi şirkete gidiyor muyuz?" Büyük bir şirketten ayrılmak hata olabilirdi, belki de tekrar düşünmeliydim. Düzelteceğini söylüyorsa düzeltirdi. O Bang Chan'di her zaman sözünü tutardı.

"Gidelim." Gülümseyerek dudağıma öpücük kondurdu ve geri çekildi. Kıyafetleri hâlâ olduğu yerde duruyordu bu yüzden dolabı açıp içindekileri inceledi. Benim bazı kıyafetlerim onda ve onun bazı kıyafetleri de bendeydi.

"Senin için de bir şeyler ayarlıyorum." Yatakta tekrar uzanırken benim için bir şeyler çıkarmasını bekledim. Yatağın üzerine bıraktığı kıyafetlere baktım. Hiç çift kiyafetimiz veya ona benzer bir şeyimiz yoktu ama benzer şeyler seçmeye çalışmış, birlikte uyumlu görüneceğimiz bir kombin yapmıştı.

Ben üşengeç bir şekilde kalkmamak için şekilden şekle giriyorken üzerini değiştirmek için kapşonlusunu çıkardı o an bütün dikkatimi ona verdim. Sırt kaslarıyla bakışırken gözümü bile yummadım. Kafasını bana çevirip ne yaptığıma baktı ama ben ağzım açık onu kesiyordum.

Gülerek bana doğru döndü, o an göğüs kasları ve baklavaları ile de göz göze gelmiş oldum. Çığlık atarak kendimi geriye doğru attım, ben hâlâ 3racha hayranı olan Felix'im!

"Hayran Felix devreye girdi sanırım." Gülerek kasları ile birkaç poz verdiğinde yatakta yuvarlandım ve yüz üstü uzandım. Kafamı yatağa vurarak az önceki pozlarını unutmaya çalışıyordum.

Yatağa ağırlık çökerken belimden tutup beni kendisine çevirdi. "Bakmam! Çabuk üstünü giyin." Heyecanlandığımı bilerek daha çok üstüme geliyordu, onun çıplak omzunu tutarak ittirmeye çalıştım. "Neden? Hoşuna gitmedi mi?" Kendimi geriye ittip yataktan aşağı yuvarlandım. Yerden kalktığım gibi koşa koşa odadan çıktım. Arkamdan kahkahasını duyarken banyoya girip nefeslendim. Hızlı hızlı nefes alırken bir süre şoku atlatmaya çalıştım. Çok heyecanlanmıştım. Dün ağlarken bugün bu kadar mutlu olmak bünyeme fazla gelmişti. Asla Chan'ın kaslarıyla bir alakası yoktu!

Yüzümü yıkayıp tekrar odaya döndüğümde çoktan üzerini giyinmişti. Üzerimi giyinmek için onu odadan kovma girişimlerim başarısız olurken hızlıca üzerimdeki tişörtü çıkardım.

"Daha fazla heyecanlanıp bayılmanı istemem." Dalga geçerek odadan çıktığında ben de hızlıca üzerimi değiştirdim.

Yanına gittiğimde koltukta oturmuş beni bekliyordu. "Kahvaltıyı dışarıda yaparız diye düşündüm." Onu onayladım, kahvaltı hazırlamak için fazla üşengeçtim.

Evden çıkmadan önce dün balkonda unuttuğum telefonumu da alarak ayakkabılarımı giydim. Apartmandan inerken aniden gelen farkındalık ile durdum. "Maske ve şapka almadık." Ben geri yukarı çıkmak için dönerken beni kolumdan turup durdurdu. "Boş ver böyle iyi." Şaşkınlıkla ona baktım. Nasıl iyiydi? Bizi herkes taşıyacaktı. "Herkes bizi tanıyacak ama..." omuz silkti. "Tanısınlar."

42, chanlix. ✓Where stories live. Discover now