twenty one

840 119 90
                                    

"Felix, iyi misin?" Bir haftadır dünyanın en içine kapanık insani gibi etrafta geziyordum ve sanırım daha da dikkat çeker olmuştum.

"İyiyim."

"Bana pek öyle gelmedi ama neyse." Seungmin'in inanmayan sesine karşı sessizliğimi korudum. Ayrıldığımızı bilmiyorlardı ama anlamamaları için salak olmaları gerekirdi.

Seungmin telefonu çalınca benden uzaklaşmıştı. Duymayacağımı düşünse de etraf çok sessizdi, duyuyordum.

Changbin ile konuştuğunu hatta "felix yine mutsuz, gelme üzgün zaten. Öptüm görüşürüz." dediğini de duymuştum. Kısacası benim dışımda herkesin ilişkisi çok iyi gidiyordu.

Masaya geri döndüğünde sustu bir süre. Ardından iç çekerek bana baktı. "Ne zamana kadar anlatmayacaksın? Kimse seni zorlamamaya çalışıyor ama içinde tuttuktan sonra her seferinde patlıyorsun. Umarım yine öyle bir şey yapmamışsındır."

"Konuşmak istemiyorum şu an."

"Peki." Kafa sallayarak konuyu değiştirdi.

Pişman mıydım? Belki.

Ayrıldığımızda da hiçbir şey değişmemişti. Bir anda suçu ona attığım için pişmanlık duyuyordum. Yüzüm de yoktu yanına gitmeye çünkü son konuşmamızdan itibaren onun için yoktum. Görünmez olmuştum, bana nefretini bile sunmuyordu. Nefretini bile hak etmiyordum sanırım.

Personelden bildirim geldiğinde somurttum. Sahneye çıkmadan önce son bir prova daha istiyorlardı ve bu prova 3racha'nındı.

Üzgünce Seungmin'in yanından kalkıp kendi suçumun acısını içten içe çektim. Hâlâ medyaya yansımamıştı ayrılık haberi, belki deneyebilirdim. Korkuyordum çünkü hepsi benim suçumdu, dediği gibi bencildim. Yine bencillik yapıyordum. Bitmişti her şey.

Üstümdeki kıyafetleri sahnede kullanacaklarımız ile değiştirdim.

Prova da beni sadece görmezden geldi. Kırılmıştım ama bunu yapan da bendim. Changbin benimle sohbet ederken bir kere bile bana bakmamıştı, konuşmak için toplamaya çalıştığım cesaretim iyice kırıldı.

Ondan sonrasını şirkette dolanarak geçirdim. Sahne bugündü herkes hazırlık yaparken yapacak farklı bir işim yoktu.

Arada denk geliyordum. Ayrıldığımız düşünen çalışanların sohbetlerine. İç çekerek bu gerçekten kaçıyordum.

Konuşmalıyım.

Affetmese bile denemeliydim. Sahneden sonra eğer yetişebilirsem yapacaktım.

Sahne kıyafetlerini giymek için kabinlerden birisine girdiğimde telefonuma gelen bildirimler ile birkaç saniyeliğine telefonumu elime aldım.

Keşke almasaydım.

Koskocaman bir başlık, Bang Chan ve dansçı sevgilisi Lee Felix ayrıldı! Başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Ne yapacağımı şaşırdım, bitmişti zaten.

Yaşaran gözlerimle kapşonlumu kafama geçirdiğim gibi binayi terk ettim. Aptaldım ben, aptaldım. Birde üstüne sahneden kaçıp her şeyi mahvediyordum.

O kadar da önemli birisi değildim. Hemen yerime birisini ayarlayacaklardı.

Minho hyung'un aramasını da reddettim.

Cebimden duran maskeyi takıp uzaklaştım. Telefonun ekranından insanların yorumlarını okurken hıçkırdım. Yakınımda birisi yoktu neyse ki, birde ağlarken haber olmayı istemezdim.

Şirkete ayrılık haberini yayınlamasını söylemeseydi eğer yayınlanmazdı. Sanırım unutulmayacak birisi değildim, çok kolay olmuştu belki de.

42, chanlix. ✓Where stories live. Discover now