Bölüm 15&16 / Örtülerin Altında

Start from the beginning
                                    

Onunla zorunlu yaptığı bir evlilik yüzünden kendisini resmen kraliyetin bir parçası yapacak altın bileti elinin tersiyle itivermişti! Kraliyet ailesinden biriyle evlenmek ona yalnızca yeni bir unvan, kraliyet onurunu taşıyan bir mevki ve devasa bir servet değil; aynı zamanda doğal hakkı olarak çocuğuna tahtın varisliğini de getirecekti.

Tam da bu sebeplerden ötürü, ona Agnes'in verebileceği hiç bir şeyi vaad bile edemeyecek olan kendisinin bu reddi saf bir delilik olarak görmesi çok normaldi.

Bu herif aklını kaçırmış... Diye düşünürken, Riftan'ın yeminlerine olan bağlılığını ve gerçekleştirmeye olan niyetini tamamen kabullenebildi.

Her şeyden önemlisi, sakladığı bir artniyetin olmamasıydı. Söylediği her şey, onun karısı oluşuna olan bağlılığına dayanıyordu.

Max resmen şokun içine batıp batıp çıkarken, hala inanamıyor gibi dişlerini sıktı. "H-uh.. A-ama..."

Acaba ne kaçırdığının bilincinde mi değil?..

Konuşmaları hakkında düşünmeye böyle derin dalınca, şu anki konumunu tamamen unutarak cüretkar bir şekilde karşı çıktı Milian. "P-pekala cidden... S-sorun olmadığını biliyorsun çü-çünkü Agnes ço-çok, çok güzel bir kadın... V-ve zengin."

"Agnes'le daha önce hiç tanıştın mı?"

Duyduğu soru irkilmesine sebep oldu. Yoksa onun reddini çılgınlık olarak nitelendirmek için fazla aceleci mi davrandım?.. (Ç.N: Mal oğlu malın demeye çalıştığı şey, Agnes'in kişisel bi sorunu veya çekilmez bi karakteri filan mı var bilmediği, o yüzden reddetmek için mantıklı bi sebep mi var? Gibi. O kadar kişiliksiz hale getirilmiş ki yavrum bnm...)

"Ş-şey kişisel olarak h-hiç tanışmadım a-ama..."

"Öyleyse güzel olup olmadığını nasıl bilebilirsin ki? Ancak çaylak bir çırağın yapacağı türde, peşime kuyruk gibi takılan deli kadınlardan hoşlanmam."

Kraliyet ailesi hakkında bu şekilde konuşması doğru mu?...

Yüzü karmakarışık bir ifadeyle, olayı çözemiyor gibi ona bakmaya devam eden kıza karşı Riftan elini kaldırınca, Max yine kendine vurulacağını sanarak sindi. Ancak elbette yapmamıştı, yalnızca baş parmaklarıyla yanaklarından akan yaşları siliyordu. "Unut artık şu aptal söylentiyi... Zaten her şeyden önce saray hayatı benlik değil. Prensesin koca bir kıça benzeyen sarayında hayatıma devam etmek istemezdim."

"Ama..."

"Şu ama'ları bırak artık! Yoksa söylentiler sadece bir bahane ve aslında evliliğimizden mi böylesine mutsuzsun?" Riftan'ın gözlerinde tehlikeli bir parıltı belirince kız panikle başını olumsuz manada salladı ve adamın suratı da tekrar normale döndü. "Öyleyse bu kadar konuşma yeter... Eğer bu saçmalığı yeniden gündeme getirecek olursan bir dahakinde tolerans göstereceğimi sanma."

Tolerans göstermemek mi?.. Neyden bahsediyorsun? Gözleri kocaman açılırken kendi kendine homurdandı.. Bu esnada adamın elinin sırtına dokunup, yavaş bir keşfe başlarcasına aşağı, onu örten çarşafın altına doğru kaydığını hissetti.

-

Bu gerçekleştiği zaman Max, çıplak vücudunun üstünde yalnızca incecik bir tuniğin olduğunu hatırladı. Battaniye aralığından vücuduna yayılan bir soğuk vardı ancak titriyor olmasının sebebi bu değil, Riftan'ın üzerinde gezen hararetli bakışlarıydı. Damağını yukarıya kaldırarak bakınırken, üstündeki çarşaf çekilip bir kenara atılınca panikle üstündeki tuniğin eteklerini çekiştirerek bacaklarını örtmeye çalıştı.

Under The Oak TreeWhere stories live. Discover now