9. Bölüm : O Gün

1K 51 3
                                    

İlahi Bakış Açısı:

İki saat olmuştu yalnızca. Ama iki asır gibi geçmişti onlar için.

Koridorda bir gürültü geldiğinde koridorda bir ses çınlamıştı.

"Uy!!" Aslan'ın bakışları koridorun başına dönmüştü. Elindeki bastonuyla Naime Karahan gelmişti. Tüm Trabzon'u toplamıştı sanki. Kalabalıktı. Fazlasıyla.

"Anne?" dedi Aslan.

"Aslan! Torinuma ne oldi?"
( Ben düzgün yazacağım. Siz Karadeniz lehçesiyle hayal edebilirsiniz. )

"Anne, siz nereden öğrendiniz?"

"Aslan, ne oldu dedim?"

"Aslan, yeğenim kaza yapmış. Duyduğumuz gibi İlk uçağa atlayıp geldik," demişti Aslan'ın abisi Ayhan Karahan.

"Amca, Rüya'ya ne oldu?" demişti Yağız. Ayhan'ın iki oğlu vardı ve ikisi de Rüya'dan büyüktü. Yağız ve Yiğit.

"Amca, yaşıyor değil mi?" dedi Yiğit.

"Yaşıyor tabii ki benim torunum!" demişti Naime Karahan. "Aslan, torunum neden kaza yaptı?"

"Abi, Rüya iyi değil mi?" demişti Ayhan'ın eşi Gülcan.

"Rüya," demişti Aslan. Derin bir nefes alarak yerde oturan Yaman'a baktı. "Kızım. İyi olacak. İyi olmak zorunda. Her neyse. Size kim haber verdi?"

"Leman aradı. Yasemin söylemiş, yola çıkıyorlarmış Elif ve La..." Aslan, abisinin devam etmesine izin vermeden susması gerektiğini söyledi beden diliyle. Ardından bakışları yeniden Yaman'a döndü.

Yaman'ın ise tek düşündüğü karısıydı. Karısının içeriden sağ bir şekilde çıkmasıydı. Ne konuşuyorlardı? Onun hakkında mı konuşuyorlardı? Yoksa başka biri mi? Birinin yakasından tutup kaldırmasıyla kendine gelmişti. Karşısındaki adamı tanımıyordu. Kaşları çatılmıştı. Karşısındaki adam Yiğit Karahan'dı. Yiğit kuzeninin o adam yüzünden kaza yaptığını öğrenmişti. Yakasına yapıştığı adamın yüzüne sert bir yumruk attığında iki yaş küçük kardeşi Yağız onu tutmuş ve geriye çekmişti. O sırada Yiğit yumruk attığı adamın üzerindeki ve ellerindeki kanı görmüştü.

"Ellerine kuzenimin kanını da bulaştırdın. Öldürdüğün insanlar yetmedi değil mi? Benim kuzenimden ne istedin?! Ne istedin lan o sadece mutlu olmak istiyordu!! Senden uzakta huzurlu olmak istiyordu!!" Yiğit devam edeceği sırada babaannesi bağırmıştı.

"Yiğit! Sen çekil. Bir çift sözüm var bu uşağa," demişti Naime Karahan. Ardından Yaman'ın karşısına geçerek alttan alttan baktı. "Torunumu üzdün. Ağlattın. Değiştirdin. Ama o seni sevmeyi hiç bırakmadı. Eğer torunum seni sevdiyse, vardır bir bildiği. Ancak torunum sevgisinin bedelini ödedi. Sen de ödersin inşallah. Sadece sevginin değil, yaptıklarının, yaşattıklarının bedelini ödersin."

"Ödüyorum zaten," demişti Yaman büyük bir yorgunluktur ve pişmanlıkla. "Onsuzum ben. En büyük cezayı veriyor bana." Naime Karahan güldü.

"Sana verdiği en büyük ceza bu değil. Sen benim torunumun beyazını siyaha çevirdin. Şimdi defol buradan! Gözüm görmesin seni!" Yaman başını hızla iki yana salladı. Gidemezdi. Nasıl giderdi ki? Gidemezdi. Gitmemeliydi. Nasil yalnız bırakırdı ki onu. Karısını nasıl bırakabilirdi bu hâlde. Başını hızla iki yana salladı Yaman.

Güzel ve ÇirkinOnde histórias criam vida. Descubra agora