the targaryen | real enemy is always in sight

Start from the beginning
                                    

Hazırlıkların sürdüğü kale koridorları aceleci hizmetliler ve onları izleyerek dolaşan ruhlarla doluydu. Ancak ölü ruhları sadece Mhyra Targaryen'in gözleri görür ve fısıltılarını o duyardı. Geriye kalanlar ise gözlerinden biri eski tanrılar tarafından öpülmediği için işine devam edebiliyordu. Küçük kız başlarda onların nasıl ruhlardan bir haber olduğunu anlamamıştı. Tam karşısında duran kadını göremediği için Kraliçe Alicent'ın gözlerinde bir sorun olduğunu düşünmüştü ancak sonra fark etmişti ki, ruhları hiçkimse göremiyordu. Kendisi dışında, kimse.

Ivy'i görüp onunla dolaşırdı bazen. Hiç tanımadığı ölü Kraliçe Aemma'yı gördüğü de olurdu, gözleri hep annesi Mhyris'in üzerinde olan bir şövalyeyi de tanımıştı. Ölü şövalye ona adının Ron olduğunu söylemişti. Mhyra'nın çok fazla ölü arkadaşı vardı. Bazıları hep somurtur, bazıları ise kızın elini tutup onunla oyunlar oynardı. Ron'u çok severdi. Ölü şövalyenin Mhyris'in babası olduğunu bilirdi. Annesinden onu büyüten adam hakkında çok fazla hikaye dinlemişti. Büyükbaba diyerek hitap ederdi ona. Kızın kendi kendine sohbet ettiğini ve güldüğünü gören muhafızlar şaşırıyor, hizmetliler deli olduğunu düşünüp üzülüyordu. Ama Mhyra'nın büyükbabası Ron ile olan sohbetleri epey eğlenceliydi. Kahkaha atmaması imkânsızdı. Annesi Mhyris hakkında bir sürü hikaye dinlemişti Ron'dan. Ondan öğrendikleri olurdu. Fakat Mhyra, kendisi gibi ölü ruhları göremeyen annesine üzülürdü. Çünkü Mhyris, babası yanında olduğu hâlde onu göremediği için ağlardı ve Mhyra her zaman annesine sarılıp Ron'un iyi olduğunu, kızıyla gurur duyduğunu ilettiğini söylerdi.

Ölülerle konuşmak sıradan değildi ve Prenses Mhyra Targaryen, sıradan bir kız olmayacaktı.

Başkentin limanları konuk hanelerin gemileri için hazırlanırken, çocuklar Ejder Çukuru'ndalardı. Günleri rutin eğitimleri ile geçiyordu ve bugün de küçük ejderhaları ziyaret ediyorlardı. Mhyra'nın iki farklı renkteki gözleri heyecan ile parlıyordu. Aemond'un yanında, ikiz kardeşi Maerys'in biraz gerisinde beklerken yerinde duramaz, zıplar gibi hareketler yapardı. Aegon abartılı bir şekilde esnediğinde onun karnına vurup sessiz olmasını söyledi. Yaşlı ejder bekçisinin onlara baktığını işaret etti ve uslu durmasını hatırlattı. Onun için özel bir gündü. Ejderhasına verdiği isimle hitap edecekti ilk kez ve Maerys ile uyandıklarından beri sabır duygusunu yitirmişlerdi. Lucerys'den duyduğu domuz taklidine gülmemeye çalışmış, asık suratlı Prens Aemond ile konuşmaya cesaret edememişti.

"Geliyorlar!" diyerek heyecanla nefes aldı Maerys. Gerisinde duran ikizini yanına çekti ve mağaradan çıkarılan ejderhalarını beklediler. İkizlerin bu hevesli halleriyle dalga geçen Aegon uslanmıyordu. Mhyra ise ondan uzun dilini kapatmasını isterken hiç kibar davranmazdı. Küçük kızın tatlı yüzü ve nazik tavırlarına rağmen içinden bazen annesi Mhyris'in tehditkâr hâli çıkabiliyordu. Aegon'un susmasından yana başarılı olunca, Mhyra yeniden Maerys ile el ele tutuştu ve zıplayarak gün ışığına çıkan ejderhasını izledi.

"Sakin olun yoksa hissederler." Daena beklediği köşeden kardeşlerini izliyor, onların heyecanlarına gülüyordu. Bir süredir konuşmadığı Aemond ile göz göze gelince kaşlarını çattı. Piknikteki olaylardan beri -yaklaşık iki haftadır- konuşmuyorlardı. Daena ona kızgındı ve Aemond yarı pişman sayılırdı. Yine de ilk adımı atan olmamıştı. Aemond arada sırada Daena'ya yakın otururdu ama kız ona bakmazdı bile. Küslükleri ilk kez bu kadar uzun sürmüştü. Kızın bakışları yeniden kardeşlerini buldu.

Ejder bekçileri, henüz küçük olan iki ejderhayı yan yana mağaralarından çıkartıp geniş alana getirmişlerdi. İki ejderha da tiz sesleriyle beşiklerinde doğdukları çocuklara kükrüyor -ya da kükremeye benzer bir ses çıkartıyor- ve kanatlarını açarak dengede durma çabası gösteriyorlardı. Maerys'in altın rengi ejderhasının kanatları turuncu ve kırmızı pullarla doluydu. Mhyra'ya ait ejderha ise deniz kadar masmavi bir deriye sahipti. İkisinin gözleri de soluk sarı rengine sahipti. İkizler isim seçerken onların görünüşlerinden ve kendi ilgi alanlarından esinlenmişti. Maerys annesinin kitaplarında buldu ismi, Mhyra ise izlemeyi sevdiği deniz ve ruhlardan.

Red Targaryen ☾ Daemon Targaryen Where stories live. Discover now