the targaryen | night visitor

1.4K 98 61
                                    

Kraliçe Aemma ve yeni doğmuş varis bebeğin ölümünün ardından, zaman başa çıkılması güç bir şekilde ağır işlemişti.

Ejderhanın gölgesi, karanlık ile birlikte Kral Viserys I. ve tahtının üzerine adeta çökmüştü. Tacı, onun için bir ağırlıktı son aylarda. Karısı ölürken, çığlıkları Viserys'in kulağına ürkütücü bir ninni gibi yerleşmiş ve onu kabuslarında takip eden Kraliçe, ruhuyla sarayın içine huzursuz bir hüzün bırakmıştı. Kral Viserys I. biricik karısı Aemma'ya, erkek bir varis gafletine düşerek ihanet etmişti. Tahtı da ondan intikam almak ister gibi son iki ay içersinde Kral'ın derisine birçok çizik bırakmıştı.

Sanki Demir Taht, artık onu istemiyordu.

Kraliçesi ve erkek bir varisi olmadan hükümdarlığına devam eden Kral Viserys I. için halkın arasından yükselen sesleri susturma işi, Prens Daemon Targaryen'e kalmıştı. Her gece Kralın Muhafızları ile halkın arasına iniyor, uzayan dilleri zevkle kesiyordu. Daemon'a göre abisi Viserys taht için hiçbir zaman uygun olmamıştı ancak bunu ona söyleyecek ve kabul ettirecek kişi kendisiydi, haddini aşan bozuk ağızlı bir tüccar değil.

Fakat asıl hüzün, Rhaenyra Targaryen ve onun gözlerindeydi. Annesini kaybetmiş olmasını ve babası için asla bir erkek varisin yerini alamayacağı gerçeğini iki aydır taşıyordu kalbinde. Babası ile bu süre zarfında neredeyse hiç konuşmamış, küçük konseyin kapısından bile geçmemişti. Mhyris ve Alicent dışında kimse ile tek kelime etmiyordu. Çoğu geceler odasında kalamaz, peşinden onu takip eden muhafızların eşliğinde Mhyris'in odasına gider ve onunla uyurdu.

Mhyris, iki ay boyunca, her sabah Rhaenyra'nın güzel saçlarını taramış ve ona Kraliçe Aemma'dan öğrendiği bir ninniyi söylemişti. Prensese bir anne gibi davranarak onu sakin tutuyor, sonucunda kötü hissetmesini sağlayacak her haberin kulağına gitmesini engelliyordu.

Mhyris, geceleri Kraliçe'nin acı dolu çığlığını sarayın taş sütunlarında duyardı. Bir doğum haykırışı değildi bu. Mhyris, doğum yapan bir kadının acısını ve sesini bilirdi. Daha önce duygusal olarak hissetmişti. Kraliçe Aemma'nın çığlığı daha çok ihanete karşıydı, kurtarılmak istiyor gibi bağırıyordu. Mhyris, onun ölümünden sonraki ilk haftalarda pek uyuyamadı. Kulağının ondan arta kalan seslere alışması bir hayli zor olmuştu. Fakat şimdi, onunla konuşabilecek kadar dikkatli dinliyor ve korkmuyordu. Bir gün Kraliçe Aemma'nın bağırmak yerine onunla konuşmasını istiyordu. Bunu yapabilirdi ama kimseye söylemezdi.

Yoksa cadı olduğunu düşünebilirlerdi.

Titreyen meşale ateşini izliyordu Prenses. Odasındaydı. Hemen yanındaki sandalyede oturan Alicent, ağzını bıçak açmayan Rhaenyra'ya bakıyordu. Kral Viserys I. ile olan gizli sohbetlerini Rhaenyra duysa nasıl tepki verir diye endişe ediyor ve yine parmağının kenarını yaralıyordu. Mhyris ise diğer günlere göre daha iyiydi. Rhaenyra için dolabından getirdiği elbiseyi özenle asıyordu. Annesinden kalan elbiselerden biriydi, aslında Prenses büyüyüp genç bir kadın olunca ona hediye edecekti ama keyfini yerine getirmek için erkenden hamle yapmayı tercih etti.

"Üzerine Hanedanlığın işlemesini yaptırdığımda, tam anlamıyla sana layık olacak Rhaenyra."

Rhaenyra keyifsiz ifadesiyle "Tekrar teşekkür ederim, Mhyris." demişti. Aslında elbiseyi çok beğenmişti. Bir süredir gözüne takılan elbiseyi doğru tahmin ettiği için Mhyris'i de ayrıca seviyordu ama yüzünde gülümseme ifadesine yer verecek ruh haline sahip değildi.

"Akşam yemeğinde de pek bir şey yemedin. Böyle giderse hasta olacaksın." Alicent, elini uzatıp Rhaenyra'nın yanağına dokundu ve onun üşümüş olduğunu fark etti.

"Tatlıyı bitirdim ama."

Alicent hafifçe gülümsedi.

"Uyuman gerekiyor." dedi, Mhyris. Dolaptan Rhaenyra'nın geceliğini çıkartıp yatağının üzerine bıraktı.

Red Targaryen ☾ Daemon Targaryen Where stories live. Discover now