Yirmi Birinci Bölüm

511 34 9
                                    


Yüzümün rengi bembeyaz oldu. Duyduklarımı bir an anlamlandıramadım.

"B-ben... A-anlayamadım..." dedim, kekeleyerek. "M-metresin mi?"

"Evet, metresim," dedi Bora, sanki çok doğal bir şey söylüyormuş gibi. "Sana bunu almamı söyledi, çok mutlu olacağını düşünmüş. Sana surat yapmayı bırakır dedi. Gördüğüm kadarıyla da işe yaramışa benziyor. Güle güle kullan."

Bora'nın kullandığı her bir kelime, kalbime hançer gibi saplandı. Kulaklarım sözlerini duyuyor, beynim algılamak istemiyordu.

Bir metresi mi vardı?

Ve bana aldığı hediyeyi metresine mi seçtirmişti?

Bu nasıl bir hakaretti böyle? Beni böyle aşağılamaya nasıl cüret edebilirdi? Söylediklerimden, yaşadıklarımızdan sonra bana nasıl bu kadar aşağılıkça bir davranışta bulunabilirdi?

Öfkeden ve üzüntüden kanımın beynime sıçradığını hissettim. Beni böyle aşağılayamazdı. Gurumu böyle ayaklar altına alamazdı. Bu kadarını kabul edemezdim, bana bunu yapmaya hakkı yoktu.

"Demek metresin... Metresin seçti öyle mi?" Öfkeyle minik bir kahkaha attım. "Metresin... O zaman al bu kolyeyi ona tak!" diye öfkeyle bağırdım ve ona güçlü bir tokat attım. Bora'nın başı sağa doğru savruldu. Boynumdaki kolyeyi kavradığım gibi büyük bir güçle çektim. Kolyenin birkaç parçası yere düştü. Kolyeyi Bora'nın eline tutuşturup "Bir daha da sakın AMA SAKIN benim yanıma gelmeye kalkışma! DUYDUN MU BENİ?! Senin ne sesini duymak ne de yüzünü görmek istiyorum! ŞİMDİ ODAMDAN DEF OLUP GİT!"

Bora, boş bir ifadeyle yüzüme baktı. Bağırmadı, bana karşı çıkmadı, söylediklerime karşılık vermedi. Kolyeyi tutmaya devam ederek odamdan çıktı. O çıkar çıkmaz kapıyı ardından kapattım ve kilitledim.

Öfkeyle çığlık attım, elime geçen ilk şeyi duvara fırlatıp parçaladım. Sonra bitkinlikle yere çöktüm ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım.

Beni aldatmıştı!

Bora, sevdiğimi söylediğim, yanımda olmasını istediğim adam beni aldatmıştı! Bir de utanmadan karşıma geçip gevrek gevrek metresinden bahsediyordu... Nasıl bir mezhebi genişlikti bu? Benim hislerimi bile bile, benden uzak olmasının canımı nasıl yaktığını bile bile...

Bana bunu nasıl yapmıştı?

Tamam, sevmeyebilirdi beni belki ama ben onun karısıydım yine de. Karısıydım! Aramızdaki evlilik sahte olsa bile böyle bir hakareti hak etmiyordum. İnsan düşmanına yapmazdı bu kadarını.

Ona güvenmişken, kendimi ona teslim etmişken, o gidip beni...

Gözyaşlarım şiddetlendi. Nasıl altından kalkacaktım ben bunun? Koskoca bir yıl boyunca nasıl bu sahte ilişkiyi sürdürecektim?

Yapamazdım.

Bora'nın başka bir kadınla birlikte olduğunu bile bile, onun yanında kalamazdım.

Gitmeliydim. Gitmek istiyordum. Buna devam edemezdim. Yapamazdım.

Elimin tersiyle gözyaşlarımı silsem de bir fayda etmedi. Gözyaşlarım hala akmaya devam ederken çantamdan cep telefonumu çıkarttım ve görüşüm bulanık olsa da annemi aramayı başardım.

Annem ikinci çalışta telefonu açtı.

O açar açmaz "Alo? Anne?" dedim, titreyen sesimle.

"Meva? Canım iyi misin?"

"Değilim," dedim ve hıçkırdım. "Anne, lütfen, ben burada kalamıyorum. Onun yanında olmaya dayanamıyorum artık. Lütfen eve geri geleyim, lütfen..."

İntikamın Adı; MevaWhere stories live. Discover now