Sekizinci Bölüm

680 31 13
                                    

Şaşkınlıktan ne yapacağımı bilemedim ilk başta. İlk kez öpüşüyordum, nasıl öpüşüleceği hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu. Beni öpen de patronumdu! Bu o kadar ani olmuştu ki...

Bora beni duvara daha sert yaslayıp dudaklarımı daha ısrarcı bir şekilde öpmeye başladı. İstemsizce inledim. Tek elimi sırtının üstüne koyarken diğer elimle omuzuna dokundum. Gözlerimi kapattım, öpücüğüne beceriksizce karşılık verdim. Dudakları fazlasıyla sıcak, öpüşü de bir o kadar sertti. Aynı kendi karakteri gibi sert, sabırsız, neredeyse can yakıcı...

Yeniden inledim, üzerindeki gömleği kavradım. Bütün bedenim baştan aşağıya titriyordu. İçim sıcacık olmuştu, bacaklarımın arasında aşinası olmadığım bir kıpırdanma hissediyordum. Daha önce hiç hissetmediğim tarzda yoğun ve daha fazlası için kıvrandıran bir kıpırdanma...

"Bora," diye inledim, fısıldarcasına, titrek bir sesle.

Bora, dudaklarımı son bir kez daha öptükten sonra geri çekildi. Heyecandan ve arzudan kulaklarım uğulduyordu, kalbimin atışları kulaklarımda çınlıyordu.

Nefes nefese kalmış bir halde "Bora," diye mırıldandım. "Bunu neden yaptın?"

"Senden etkilendiğim için," diye çok basit bir cevapla karşılık verdi. "Sana teşekkür etmek için. Yapmamalı mıydım?"

Yutkundum. "Sen benim patronumsun. Bu çok yanlış."

"Bu öpücüğün bir şeyi değiştirmesi gerekmez. Sen yine benim çalışanım olmaya devam edeceksin."

Ne yani, bu öpücüğün onun için bir anlamı yok muydu? Anlık, önemsiz bir şey miydi? Kaşlarım çatıldı. Gerçi ne bekliyordum ki, benden gerçekten hoşlanmasını filan mı? Ben onun çalışanıydım, benimle gerçek bir şeyler yaşamak istemeyecekti herhalde.

İlk öpücüğüm, böylesine değersiz bir şekilde alınmıştı benden.

Onu ittirip üstümü düzelttim. "İçeri geri gitsek iyi olur."

"Seni öptüğüm için kızgın mısın bana?"

"Değilim. Bu konu hakkında konuşmak istemiyorum. Anlık bir şeydi, oldu bitti. Lütfen içeri geri dönelim," dedim ve onun cevabını beklemeden onun yanından uzaklaştım.

Bu öpücüğün etkilerinin, bu kadar kolay yok olup gitmeyeceğini adım gibi biliyordum.

"Ben burada ineyim," diye mırıldandım.

"Evin burası mı?"

"Biraz ileride ama şimdi babam seni görmesin. Senin bıraktığını görürse kızar bana."

"Baban çok muhafazakâr galiba?"

"Korumacı diyelim daha çok." Hafifçe gülümsedim. "Beni eve bıraktığın için teşekkür ederim. Zahmet oldu sana da."

"Sorun değil."

Birden bana doğru eğildi. Şaşkınlıkla duraksadım. Beni öptüğünde boğazımdan boğuk bir inilti yükseldi. Titreyen elimi omuzun üstüne koydum. Sıcacık dudaklarının tadını şimdi daha iyi anlayabiliyordum. Karşı konulamayacak kadar becerikli bir şekilde öpüyordu beni. Sanki onun çalışanı değil de sevgilisiymişim gibi.

Geri çekildiğinde bir kez daha nefesim kesilmişti. Bütün bedenim, yeni yeni hissetmeye başladığım bu arzuyla titriyordu. Keşfetmek istiyordum, daha fazlasını öğrenmek istiyordum.

"Pazartesi saat sekizde şirkette olmuş ol," dedi Bora, geri çekilerek. "Gecikme. Yapmamız gereken önemli işler var. Enerjini iyice topla, beceriksizliğine tahammül edemem, duydun mu beni?"

İntikamın Adı; MevaWhere stories live. Discover now