On İkinci Bölüm

623 31 9
                                    


Ertesi sabah, saat tam sekizi beş geçe, Bora'nın kahvesini hazırlayıp ofisine götürdüm.

"Günaydın," dedim, kahvesini sehpanın üzerine bırakırken. "Bugün görüşmen yok fakat saat ikide bir toplantı var."

"Günaydın." Kahvesinden bir yudum aldı. "Dün akşamın ardından gecikeceğini düşünüyordum ama beni yanılttın."

Yüzümün rengi attı. "Anlayamadım?"

Sırıttı fakat bu keyifli bir sırıtıştan çok uzaktı. "Gerçekten bilmediğimi mi düşünüyorsun Meva? Beni bu kadar aptal mı sandın?"

"İyi de sen... Nasıl...?"

"Peşine bir koruma taktım. Dün Yavuz ile birlikte yemeğe çıkmışsın. Hatta senin elini bile öpmüş. Bu ne demek oluyor Meva, bana açıklar mısın?"

Paniklemiş bir halde Bora'nın masasının önündeki koltuğa oturdum. "Sana bunu haber vermem gerektiğini biliyordum ama söylemek istemedim bir sorun çıkmaması için. Özür dilerim Bora, onunla aramda hiçbir şey yok, yemin ederim. O evli bir adam, onunla aramda bir şey olamaz zaten. O gün davette onu anlaşama yapamaya ikna etmeye çalışırken bana, eğer onunla bir yemeğe çıkarsam seninle anlaşma yapmayı kabul edeceğini söyledi. Senin bu anlaşmaya ne kadar önem verdiğini, bunu ne kadar çok istediğini biliyordum o yüzden kabul ettim. Dün gece de ona söz verdiğim gibi onunla yemeğe çıktım ama sana yemin ederim ki aramızda hiçbir şey yaşanmadı. Bana dokunmadı, buna izin de vermezdim zaten."

Bakışlarını yüzümde gezdirdi. "Neden bana daha önce söylemedin?"

"Nasıl söyleyebilirdim ki? Altı üstü tek bir yemekti zaten, önemli bir şey değildi. Hem bu anlaşmanın bu şartla kabul edildiğini öğrenseydin onunla anlaşma yapmazdın belki. Bunu bozmak istemedim."

"Tabii ki yapmazdım anlaşma filan, benim nişanlımla yemek yeme şartıyla anlaşma yapmayı kabul etmek de ne demek?"

"O sıralar senin nişanlın değildim. Bir önemi de kalmadı zaten, oldu bitti. Senden habersiz böyle bir şey yaptığım için çok özür dilerim. Kötü bir şey yapmadım ama, inan bana."

İç çekti. "Senin kötü bir şey yapmadığını biliyorum. Fakat onunla yaptığım anlaşmayı feshedeceğim."

"Hayır! Bora, hayır, bunu yapamazsın. Bu senin için, şirket için çok önemli, bunu yapmak için çok uğraştın, şimdi feshedemezsin."

"Seni mecbur ettiği şeyi sineye mi çekeyim yani?"

"Eğer anlaşmayı bozarsan, yapmış olduğum şey boşa gider." Uzanıp elini tuttum. "Dün gece dostane bir yemek yedik, bitti gitti. Bunu boşuna yapmış olmak istemiyorum."

Bora, kararsızlıkla duraksadı. Sonunda iç çekip "Öyle olsun," dedi. "Ama bir daha benden bir şey gizlemeyeceksin, duydun mu beni? Her ne yaşıyorsak birbirimizle açık açık konuşmalıyız."

Hafifçe gülümsedim. "Gerçek bir ilişkide olması gereken gibi mi yani?"

Bora elini yavaşça geri çekti. "Güvende olabilmen için."

"Tabii." Derin bir nefes aldım. "Neden peşime birini taktın peki? Buna ne gerek var? Ben kendimi koruyabilirim."

"Müstakbel karımın adının bir skandala karışmaması için. Eğer istenmeyen bir durum olursa hemen müdahale edilebilmesi için."

"Buna ihtiyacım yok. Ben kendimi koruyabilirim, senin nişanlın olduğumu da unutmuş değilim. Özgür bir kadınmışım gibi davranmayacağım, endişen olmasın."

"Bu konuda geri adım atmayacağım. Nikaha kadar bir pürüz çıkmasını istemiyorum."

"Bakıyorum da bütün bu evlilik işine benden daha sıcak bakıyorsun. Benimle evlenmeye pek bir heveslisin. Sanki gerçek bir şeyler yaşıyormuşuz gibi beni korumaya filan çalışıyorsun, seni tanımasam beni kıskandığını söyleyeceğim neredeyse."

İntikamın Adı; MevaWhere stories live. Discover now