Tabii ki modern dünyadan gelen bizim için pelerin takmak daha havalı çünkü gizli bir iş yapacakmışız hissiyatı veriyor.

Dışarıda yürümeye çıktık.

(Heather) "Nereye gidiyoruz?"

Trice gülümsedi. "Dondurmacıya!"

Gözlerim parladı, Trice sen yoksa?!

Trice ben bir şey diyemeden düşündüğüm şeyi tahmin etmiş gibi başını salladı.

(Julius) "İlk defa sizin şu 'dondurma' dediğiniz şeyden yiyeceğim. Soğuk olduğunu duymuştum ama sadece bu kadar. Tadı nasıl acaba?"

(Trice) "Eminim ki tadını çok beğeneceksin ama tabii ki yiyebilirsen."

(Julius) "Nasıl yani?"

(Trice) "Dondurmacıdan dondurmayı almak çok zor olacak!"

(Julius) "Çok mu pahalı?"

(Trice) "Hayır, ondan değil."

Trice ve Julius konuşurken nedense bir şeylerin eksikliğini hissettim.

Sanki yanımda bir boşluk var.

(Charles) "Hey, beni de bekleyin!"

Arkamızı döndükten sonra Charles'ı gördük.

Ah, bu boşluğun sebebini anladım!

Charles olmadığı içinmiş.

Ha bekle, Charles dizlerine yapışmış iki çocukla beraber burada ne yapıyor?

İki küçük çocuk da küçük pelerin takıyordu, şu an pelerin takmayan tek kişi Charles.

Trice sıkıntıyla elini alnına dayadı. "Bu baş belalarının da geleceğini tahmin etmeliydim."

Charles'ın yanında duran kızıl saçlı çocuklar, Trice'in kardeşleriydi.

(Heather) "Baş belası derken kardeşlerinden mi bahsediyorsun?"

(Trice) "Hayır, Charles da buna dahil!"

Charles sinirli ama aynı zamanda şirin bir tavırla yanımıza geldi. "Neden beni bırakıp gittiniz?"

(Trice) "Neden seni bırakmamıza rağmen geldin?"

(Charles) "Kapa çeneni, buraya senin için gelmedim."

(Julius) "Hey, saygılı ol!"

(Charles) "Sen de kapa çeneni, dışarı çıkacağınızı bana söylemedin zaten."

Fark etmiştim zaten ama Julius ve Charles cidden arkadaş oldular.

Julius elini ensesine götürdü ve konuştu. "Ben sadece Trice ile randevuya çıkacağımı sanmıştım, Heather'ın da geleceğini bilmiyordum!"

O an varlığını unuttuğumuz küçük çocuklardan erkek olan konuştu. "Yani Prens Julius, ablamla sevgili mi?"

Bu çocuklar neden burada?

Trice dünyanın sonu gelmiş gibi bir bakış attı.

(Trice) "H-hayır yanlış anladın Lucas, sevgili falan değiliz. Öyle bir şey yok!"

Adının Lucas olduğunu öğrendiğim çocuk şeytani bir gülümsemeyle konuştu.

(Lucas) "Bunu annem duysa ne derdi acaba? Sanırım herkese bunu duyurup hemen seni Veliaht Prens Julius ile evlendirirdi. Ama tabii ki ona söylemediğin için önce büyük bir azarlanma seansı geçirirdin."

Trice inkar etmeye başladı. "Sevgili olmadığımızı söyledim sana, anneme söylersen gerçekten seni affetmem."

(Lucas) "Haha, her şey apaçık ortada, anneme söylememi istemiyorsan dediğim şeyleri yapmak zorundasın."

Yazdığım Romanın Kötü Kadını Oldum!Where stories live. Discover now