"Ben de saçlayına dokunabiliy miyim?"

Gülümsedim. "Dokunabilirsin."

Yattığı dizlerimden doğruldu ve kucağıma yerleşti. Parmakları saçlarımın ucunda gezindi.

"Ne kaday güzel . "

Gözlerim şaşkınlıkla açılırken güldüm.

"Asıl seninkiler ne kadar güzel sen ne kadar güzelsin haberin var mı?"

Kıkırdadı.

"Kapıyı açtım mamasını yedikten sonra gelir." diyerek salona geldi Göktuğ.

"Hiç abine çekmemişsin." dedim onun duyabileceği bir ses tonuyla.

Adımları bizim yanımızda durduğunda üstten bir bakış attı ve kaşları çatıldı.

"Siz ikiniz bir oldunuz benim dedikodumu mu yapıyorsunuz?"

Göktuğ 'un söylenmesiyle Eliza gülerek karnıma yaslandı ve yüzünü kapattı. Ben de gülümsüyordum. Göktuğ yanıma  oturdu ve Eliza'yı kucağına aldı.

Eli hâlâ yüzünde olan Eliza bu sefer abisinin boynuna saklandı.

"Seni görebiliyorum cimcime. Ne diyordu Göknil ablan?"

Eliza başını kaldırdığında göz göze geldik.

"İkimizin arasında sır." diyerek yanıtladım sorusunu.

"Bak sen."

Bu sefer bana dönmüştü. Eliza başını  sallayarak beni onaylandığında gülerek koltuktan aşağı kaydı. Küçük adımlarla kaçmaya başladı.

"Kaçma geliyorum şimdi."

Kardeşinin arkasından bakan Göktuğ'a döndüm heyecanla.

"Ya bu zamana kadar kardeşinden nasıl bahsetmezsin Göktuğ o kadar tatlı ki!"

Sözlerimle yerinde biraz dikleşti ve eliyle kendini işaret etti.

"Abisine çekmiş."

Kendini beğenmiş ifadesine bakıp gülümsedim ve ardından mırıldandım.

"Yoo."

Meydan okuyan bakışlarımla kaşlarını kaldırdı. Sırtımız koltuk başlığına denk gelirken ikili koltukta karşı karşıyaydık. "Bana bir daha bak istersen, Eliza benim kopyam."

Öyleydi ama sonuna kadar inkar edecektim. Şu anki yüz ifadesi beni çok eğlendiyordu.

Başımı iki yana salladım.

"Göktuğ bu zamana kadar seni kandırmışlar hiç benzemiyorsunuz."

Gözleri şaşkınlıkla açılırken eliyle dört yaptı.

"Bu kaç?"

"Dört. "

"E görüyormuşsun sen."

O gülerken şaşkınlıkla dudaklarım aralandı. Dalga geçiyordu. Elimi sertçe omzuna geçirdim. Vuruşumdan hiç etkilenmeyip gülmeye devam etti.

"Çok komik Göktuğ."

Onun bu haline göz devirip yeniden önüme döndüm. O ise biraz önceki oturuşunu bozmamış bana doğru dönüktü. Kollarımı bibirine bağlayıp aşina olduğum salonu izlemeye devam ettim.

"Küstün mü?"

"Çocuk muyum küseceğim. "

"Bana bakmıyorsun ama?"

Omzumu silktim yalnızca. Küs falan değildim.

Oturduğum koltuk biraz hareketlendi. Ardından onun parmaklarını çenemde hissettim. Başımı hafif bir baskıyla kendisine çevirdi. Yüzünün bu kadar yakınımda olmasını beklemediğim için bocaladım.

barista||textingWhere stories live. Discover now