Göktuğ: Hanımdan ses seda yok
Göktuğ: Göz yaşlarım sel oldu nerdesin...
Göknil: Yarın erkenden okula gideceğim ardından kafeye gidip mesaiye kalacağım tahminen eve akşam saat dokuz gibi döneceğim
Göknil: Ve hâlâ uyuyamadım
Göktuğ: Sen bir de tüm bunlara rağmen sınava hazırlanmaya çalışıyorsun
Göktuğ: Git uykunu al düşünemedim konuşma ilerleyince
Göknil: Uyuyamıyorum
Göknil: Eskiden böyle gözüme uyku girmediği zamanlarda annemin yanına giderdim
Göknil: Hiçbir zaman da beni geri çevirmezdi beraber uyurduk
Göknil: Bana sarılırdı
Göknil: Bazem dw bavami anlstitdi (01:23)
Göknil: O konuşunca uykuya dalardım.(01:25)
Göknil: Herneyse senin de okulun var öyle daldım biran yazmaya kusura bakma
Göktuğ: İşe yarar mı bilmiyorum ama
Göktuğ: Seni aramamı ister misin
Göktuğ: Bir şeyler anlatırım kafan dağılır belki uykuya dalarsın
Göknil: Gece gece seni uğraştırmak istemiyorum zaten yeterince zaman aldım
Göktuğ: Zamanımı almıyorsun ve senin için uğraşmak benim için sandığın kadar kötü bir şey değil
Göktuğ arıyor...
Gelen arama sesiyle uzandığım ve tavanı izleyerek uyumaya çalıştığım yatağımdan doğruldum. Birkaç saniye kararsızlıkla duraksadıktan sonra telefonu kulağıma yasladım.
İki taraftan da ses gelmezken aynı anda nefes aldık. Sessizlik oluştu ve tekrardan aynı anda nefes alış verişimizi duydum. Kısık bir kahkaha çıktı dudaklarımdan. Ardından arkadan hışırtılar ve bir şeyin düşme sesi geldi.
Kaşlarım istemsizce çatıldı. "İyi misin?" Sesim sakin çıkıyordu ve evdekileri uyandırmamak için biraz da kısıktı.
"Hiç olmadığım kadar."
Birkaç saniye sonra ekledi. "İyiyim yani."
İlk defa sesini duymak garip bir histi. Ekranın karşısında onunla günlerce konuşmuştuk. Dış görünüşü ya da sesinin nasıl olduğu hakkında bu zamana kadar kafa yormamıştım. Güzeldi. Sesi güzeldi.
"Sen?"
"İyiyim."
"Tamam o zaman şöyle yapıyoruz sen uzanıyorsun. Telefonu yanına bir yere koyuyorsun ve gözlerini kapatıyorsun. Bende bir şeyler anlatıyorum. "
O kendinden emin konuşurken başımı salladım istemsizce. Gereksiz bir utanma hissine kapıldım. Herhangi bir arkadaşımla telefonda konuşmaktan farksızdı. Evet öyleydi.
"Tamam o zaman ben şey ediyim."
Güldü. Erkeksi kahkakası kulaklarıma ulaştı. Böyle gülerse olmazdı.
"Şey et bakalım."
Telefonumu yüzümden uzaklaştırdım ve yatağıma tekrardan uzandım. Dizlerimi kendime çekip yan döndüm. Yastığımın yanına telefonumu koydum, hoparlörü açtım.
"Şimdi biraz benim gözümden seni anlatacağım. "
Kapattığım gözlerim aralandı. Bir şey demedim.
"Seni ilk gördüğüm andan bahsedicem. Hani şu ismimi yanlış yazdığın gün."
Hemen itiraz ettim. "Göktuğ kaç defa diyeceğim ama öyle yazmamışımdır." Sesimin sitemle çıkmasına engel olamadım.
"Şimdi sen böyle tatlı tatlı çıkışırsan ben bu tezin arkadasında duramam."
Yutkundum.
"Hem ben anlatacağım kapat gözlerini."
"Gözlerim kapalı bir kere." Diye sessizce söylendikten sonra gözlerimi kapattım.
"O gün kötü bir gün geçiriyordum. Kafeye uğradım. Uzun zamandır gelmediğim için ne zaman işe girdin bilmiyordum. Sen ne kadar zevksiz olduğumu düşünsen de ben o bayıldığım kremalı kahvelerden birini sipariş ettim."
Son söylediği cümleyi eğlenir bir halde dile getirdi. Gülümsedim.
"Herneyse sen siparişimi alıyorsun. İşine odaklanmış başını kaldırmıyorsun sürekli sipariş hazırlıyorsun bende dalmış seni izliyorum. Saçlarını topuz yapmışsın. Kahverengi tutamların kenardan çıkmış. İçerisi kalabalık, gürültülü, sigara dumanından iyice basık bir hal almış. Normalde kahvemi alıp çıkarım katlanamam ama dedim ya dalmışım."
Dudaklarım biraz daha kıvrıldı. O da küçük bir duraksamadan sonra devam etti.
"İsminiz dedin bana. Anlamsız bakışlarla sana döndüm. Elinde kalem, bardağı tutuyordun. O an anladım soruyu birkaç kez tekrar etmişsin ama ben yeni idrak ediyorum. Kafanı eğdiğin için görmedin o halimi bende hemen toparlandım. Hızlıca Göktuğ dedim. Sıradan çıktım ama ben o kafeden çıkamadım. Saatlerce oturdum arada gözlerim sana değdi. Sonra rahatsız olur dedim masada oturduğum yeri değiştirdim. Ama yok yani seni görmüyorum ama burada olduğunu biliyorum. Gidemedim."
Gözlerim kapanırken anlattığı şeylere odaklanmaya çalışıyordum. Sesi odamda yankılanıyor onu biraz daha dinlemek için uykuya direniyordum.
"Ben o günden sonra saatlerce oturduğum kafede değil sende kaldığımı anladım."
Son duyduğum şey bu kelimlerdi.
Sabah uyandığımda yüzüme vuran güneşle gözlerimi kıstım. Yatağımdan doğruluğumda kendime gelmek için biraz zaman tanıdım. Aklıma gelen şeyle hızla telefonuma döndüm. Hâlâ konuşma açıktı. Kapatmamıştı. Kaşlarım çatılırken kulağıma dolan düzenli nefes alış verişleriyle hâlâ uykuda olduğunu anladım. Aramayı sonlandırdım ve ikimizin konuşma ekranına girdim. Dün gece uyumadan mesaj atmıştı.
Göktuğ: Sanırım uyudun
Göktuğ: İşe yaramasına sevindim;)
Göktuğ:
Göknil: Okula yarım saat var
Göknil: Ve hâlâ uyuyorsun
Göknil: Şimdi art arda gelen bildirim seslerine sövmemeni umarak bir sürü random mesaj atacağım:))))))
#
En geç bir hafta içinde yb atarım sınava az kaldığı için kesin bir şey söyleyemiyorum
Bolumleri oy ve yoruma gore atmiyorum ama alttaki yildiza tiklarsaniz cok mutlu olurum. En azindan birilerinin okudugunu bilirim. Yb yazarken motive olurum falan.
Bu arada ilk defa telefonla konustular Goktug'u kaybettik yogun bakimdaymis...
<3¡
YOU ARE READING
barista||texting
Short Story|ARA VERİLDİ| -Ben Göktuğ -Ama siz kahveme neden Göttuğ yazdınız? 23.07.2022