29

4.3K 299 32
                                    

Berkay: Bugün ikiniz de işe gelmediniz

Berkay: Bir şey mi oldu

Eylül: Göknil evden ayrıldı bugün de eşyalarını alacak yanında olmak istedim

Berkay: Neden

Eylül: Ailevi birkaç mevzu işte bildiğin şeyler

Berkay: O teyzesinin kocası mı her ne haltsa bir şey mi dedi yine

Eylül: Yani..

Eylül: Berkay kendisi anlatmak isterse söylesin olur mu

Berkay: Siktirtmesin belasını hani  doğru düzgün davranıyordu bu adam

Eylül: Küfür etme

Berkay: Afedersin

Berkay: Sen iyi misin?

Eylül: İyiyim

Eylül: Neden sordun

Berkay: Hiç öylesine

Berkay: O geceden sonra baş ağrısı falan oldu mu

Eylül: Oldu biraz ama geçti

Berkay: Geçti.

Berkay: Anladım

Eylül: Hıhım sorun yok

Berkay: Sana gelmemde bir sakınca var mı Göknil'i görmüş olurum

Eylül: Ne sakınca olacak Berkay saçmalama

Berkay: Doğru ne olacak

Eylül: Tabi canım

Berkay: İyi o zaman geleyim ben

Eylül: Tamam bekliyorum

Eylül: Bekliyoruz yani

#

"İyiyim diyorum ya Berkay, gerçekten" 

Bana hâlâ şüpheli bakışlar atarken daha fazla dayanamayıp yanından kalktım. Eylül'ü kolundan tutup kalktığım yere çekiştirerken ben odadan çıktım. Bir saattir Engin'in ağzını yüzünü nasıl dağıtacağını anlatıyor bense değmeyeceğini söylüyordum. Kendini yormasına bile gerek yoktu.

Odama geçip telefonumla uğraşmaya başladım. Boş boş reels izlerken bildirim çubuğuna Göktuğ'un adı düştü.

Göktuğ: Aşağı gelir misin?

Kaşlarım çatılırken hızla yatağımdan kalktım ve odamdaki pencereye adımladım. Perdeyi aralarken gözüm aşağıda telefonuna bakan Göktuğ'u buldu.

Odamdaki ince siyah hırkamı sırtıma geçirip dışarı çıktım. Gelen kapı sesiyle bakışları beni buldu. Birkaç adımda yanına ulaşıp karşısında durdum. Üzerinde kapşonlusu vardı bu sefer. İyi gözüküyordu, solgun yüzünden eser yoktu şimdi. Ben öylece onu izlerken aramızdaki bir adımlık mesafeyi de kapattı. Beni kollarının arasına alırken başımı göğsüne yasladı. Şaşkınlığımı atlatıp çok vakit kaybetmeden iki yanımda asılı duran kollarımı beline doladım. Eğildiği için burnum boynuna temas ediyordu. Kokusunu bu kadar yakından duyarken gözlerimi kapattım.

"Hasta hasta neden buraya kadar geldin?" Sorumla benden ayrıldı ama geri gitmedi. Güneş kumral saçlarına  vururken rengi şimdi sarıya çalıyordu.

"Seni merak ettim."

Kalbimin atışları hızlandı yine. Ama bakışlarımı yeşillerinden de çekemiyordum. İstemsizce dudaklarım kıvrıldı. Gözleri gülümsememde oyalandı. Konuşma ihtiyacı hissettim ama kelimeler zihnimde öylece dolaşıyor anlamlı bir cümle bile oluşturamıyorlardı.

barista||textingWhere stories live. Discover now