Değerli bir hediye

16 1 0
                                    


Kadının sözlerinden sonra ürperdim, gözlerim yanmaya ve ıslanmaya başladı. Savaş ya da barış. Buna inanabilir miydim? Gerçek olabilir miydi? Belki de. Kadın yanıma geldi. "İyi misin tatlım. Yüzün soldu. Üşüdün mü? Bir şal getirmemi ister misin?" vücut sıcaklığıma bakmak için elimi iki elinin arasına aldı ve birden kaskatı kesildi gözlerini gözlerimden bir an olsun ayırmıyordu. Ve birden şaşkınlıkla ve hayranlıkla "Tanrılar aşkına! Bu. Bu- Sen!" diye bağırdı ama ben daha ne olduğunu anlayamadan Mete birden ayağa fırladı ve kadını benden çekip aldı.

"Neler oluyor?" şaşkınlığıma cevap veren olmadı. Mete kadına iyi olup olmadığını sordu, hava almasının iyi geleceğini söyledi ve onu hızla merdivenlerden aşağı indirdi. Arkasından gitmek için yeltendim ama Görkem engel oldu.

"Bırak beni Görkem ne olduğunu öğrenmem lazım."

"Sinemis, dur. Kadın hasta olabilir. Biraz sakinleşmesine izin ver."

"Ne hastalığı? Elimi tuttuğunda şok olmuş gibiydi."

"Belki de seni kızına falan benzetmiştir. Belki kızı ölmüştür ve hala onun hayallerini görüyordur. Baksana İsis'in günümüzde yaşadığını sanıyor. Deli olabilir."

"Belki de bunca zenginlik onu deli yapmıştır." Tigin eliyle etrafı işaret etti.

Görkem'in fikri mantıklı gelmişti, belki de bir tür şu birbirine dokununca oluşan elektrik türü şeyi yaşamıştır. Belki de kaybettiği bir kızı vardı ve ona benziyordum. Görkem yavaşça beni yerime oturttu.

Biraz sonra Mete'nin koluna girmiş bir şekilde kadın geldi. Gayet sakin görünüyordu. Endişeyle önce kadına sonra ne olduğuna dair soran gözlerle Mete'ye baktım. Kontrol altında der gibi gözlerini kapatıp açtı. Kadın gelip ılık bir Pazar akşamı evinin salonunda bir koltuğa oturur gibi karşımıza kuruldu.

"İyi misiniz? Ne olduğunu bilmiyorum ama hissettikleriniz için üzgünüm." Dedim mutsuz bir sesle. Az önceki telaşının karşısında şu anki huzurlu halini yadırgamıştım.

"Önemli değil, eski bir anı sadece." Görkem -ben söylemiştim- der gibi baktı.

"Anlıyorum. Tekrar özür dilerim." Dedim, Mete temkinle yanıma otururken.

"Lütfen özür dileme, senin hatan değil korkuttuğum için ben özür dilerim."

"Sorun değil." Dedim ve ne olduğuna dair merak kurtları içimde kıpırdasa da daha fazla üstelememeye karar verdim ve küçük bir gülümseme gönderdim. Aynı şekilde karşılığını aldım.

Soyunma odasının kapısı açıldı ve içinden dünya güzeli çıktı. Janset bu elbisenin içinde harika görünüyordu. Kırmızının rengi o kadar güzeldi ki sarı saçları ve beyaz teniyle harika bir uyum içindeydi. Kolları bileklerine kadar uzun olan elbisenin yakası omuzlarını açıkta bırakıyordu. Yakasından başlayan taş süslemeli ince şerit sırtını açıkta bırakan v kesimin ucuna kadar ulaşıyordu.

Tigin hayranlıkla ayağa kalkıp Janset'i karşıladı ve elini tutup birkaç kez etrafında döndürdü, elbisenin uzun eteği yeri süpürdü. Janset neşeyle kıkırdarken Tigin "Vay canına, bebeğim muhteşem görünüyorsun." Dedi ve dudaklarına küçük bir öpücük kondurdu.

Bende heyecanla ayağa kalktım "Janset gerçekten inanılmaz görünüyorsun."

"O zaman bunu hemen almalıyız" dedi büyük bir neşeyle.

Kadın "Lütfen," dedi. "Siz çocukları çok sevdim. Bunu benim sana bir hediyem olarak kabul et." Yüzünde şevkatli, sevecen bir ifade vardı ama gözleri donuk görünüyordu.

SİRİUS KADAR YAKIN...Where stories live. Discover now