16| "Çünkü aşk bir sigara gibi yanabilir ve sana hiçbir şey kalmaz."

126 13 7
                                    

[TV Girl - Lovers Rock]

Bazen içinizden adı konulmaz bir sıkıntı geçer. Baş ağrısı yapabilir, durduk yere ağlatabilir, öylece duvarı izletebilir bir sıkıntı... Bende mide bulantısına yol açar. Geçinceye değin sebebini düşünmekle harcarım vaktimi. Olduğum yere mıhlanır, sevdiğim insanları düşünürüm. Acaba annemin başına bir şey mi geldi? Ya da ablamın? Evde açlar mıdır şuan? Ben burda çene çalmakla oyalanırken onlar acıdan kıvranıyorlar mıdır? Hissettiğim şey bu mu?

Hoseok, fotoğrafçıdan önce "date yapmalıyız!" diye tutturmuş ve bizi kuytu köşede kalan bir wafflecıya getirmişti. Belli başlı müşterisi olan şirin bir yerdi. Sevmiştim. Garson kızın samimiyeti ve enerjisi de mekan kadar sıcaktı. Hoseok'un her şeyi didik didik inceleyip sormasına kızmamış, aksine o da heyecanla cevaplayarak hepimizi buraya hayran bırakmıştı.

Daha sonralar gizli buluşma yerimiz olacağını bilmiyorduk o an...

Siparişlerimizi beklerken Hoseok aniden karamel konusunu açmıştı ve şimdi Jeongguk ve o büyük bir tartışmanın içindeydiler. Karamel sevilmemeliymiş Hoseok'a göre ve benim Jeongguk da onun diğer nimetlerden bir farkı olmadığına dair argümanlarını sunuyor, Hoseok'u yola getirmeye çabalıyordu.

Tanrım, karamel makiyato için değmez sahiden.

Anlayacağınız, kamburumla arkama yaslanıp zihnimin dipsiz kuyularında kaybolmam kaçınılmazdı. Üstelik düğümlendiğini hissettiğim midem hiç yardımcı olmuyordu.

Onlara çaktırmamaya çalışıyorum şimdi fakat kendi başıma nasıl çözeceğimi de bilmiyorum. Sahiden bağ kurduğum insanların üzüntüleri mi gelip konuyordu karnıma? Çocukça. Biliyorum, çok çocukça bir düşünce bu. Ancak diğerlerini düşününce, geçmişe şöyle bir dönüp bakınca biraz olsun çözülebileceğini umuyorum. Atladığım ya da kaçırdığım bir şeylerin art arda gelişini duyumsuyorum, içimden bir ses öyle diyor. İçimdeki sese güvenmeyi yıllar yıllar önce bırakmış olsam da.

Benim Jeongguk'a dönüyor gözlerim. Bir eli havada, hararetle sıraladığı cümlelerin arasında parmak hareketleriyle kendine destek veriyor. Gülümsüyorum ve bunu yaparken çektiğim acının yüzüme yansımamasını diliyorum. Zira Jeongguk çok mutlu görünüyor, gözlerindeki yıldızlar alevlenmiş, tartışmayı seviyor. Onu üzmekten nefret ediyorum.

Bence ben en çok kendimden nefret ediyorum.

Lavaboya uğrayacağımı söyleyip ayaklanmayı düşünüyorum ancak bunu yapmaya üşeniyorum. Ya da sadece içimden gelmiyor. Tanrım. Güzel giden şeyleri bozmakta üstüne yok değil mi Taehyung?

"Bitanem?" Jeongguk'un seslenişiyle zihnimin kirlerinden sıyrılıyorum hemen. Yanımda, yüzüme dikmiş gözlerini. Endişeli. Al işte, endişeli. yıldızları gitmiş. ona iyi gelmiyorum. ben iğrenç biriyim. uzaklaşmam gerek-

Elini yanağıma yaslıyor. Avucu sıcacık. Parmaklarının esiri olabilirim. "Sevmedin mi burayı?" diye soruyor kimseyi umursamadan yüzünü benimkine yanaştırırken. Eğilip yanağımdan öptükten sonra fısıldamaya devam ediyor. "Üç saniye içinde fırlayıp koşmaya başlarsak şu çatlak arkadaşından kurtulabiliriz." Gözümü sola çevirip Hoseok'a bakıyorum. Mahremiyete saygısı var, gözleri bizden uzakta bir yerlerde ve hatta zihni de öyle. Gülümseyip başımı iki yana sallıyorum. Ağzımı açarsam kusacağım.

Anlıyor.

"İlacın yanında mı?" diye soruyor korkusunu çok güzel bastırarak. Ona hayranım. Başımı tekrar iki yana sallıyorum fakat sonra çantamın yanımda olduğu aklıma geliyor. Hızla doğruluyorum yerimde. Sandalyemin sırtlığında asılı duran deri çantama uzanıyor, onu Jeongguk'un ellerine bırakıyorum.

Çoktan ayaklanmış. Hoseok'a bir şeyler söylüyor beni de yerimden kaldırırken. Ne olduğunu anlamıyorum ancak bir şeyler çok komik. Gülmeye başlıyorum. Kahkaha atamamak üzüyor beni ve bu sefer de surat asmaya başlıyorum. Jeongguk'un göğsüne yaslanıyor ve orda konaklamayı düşünüyorum. Hey, Ggukie. Kira parası olarak öpücük versem sorun olur mu? Bence olmaz.

Dakikalar sonra hiç de tanıdık olmayan bir banyodayız. Kafenin lavabosu olmalı.

Jeongguk ilk iş kapıyı kilitliyor. Beyaz-mavi renklerle döşeli fayans duvarlar hoşuma gidiyor, sırtımı yaslar yaslamaz yere çöküyorum. Tanrım, ne komik. Ne komik!

Jeongguk hızla yanıma gelip çöküyor. Yüzümü avuçları arasına alıyor. "Gülüşün için dünyaları yakarım, biliyorsun değil mi? Mahrum bırakma beni bundan. Gül. Hep gül, bitanem. Kızmam sana. Asla kızmam."

Bir yandan çantamı boşaltıyor. Ellerini izliyorum. Ne güzelsin. İlacı kaptığı gibi dibime giriyor. Elinin titrediğini fark ediyorum. Diğer elinde de su şişesi var. Çenemi sıktıkça sıkıyorum. Şişeyi yere bırakıyor, iki elini birden kullanarak açıyor ağzımı. Parmaklarını ısırıyorum istemsiz.

Hiçbir şey demiyor, acıyı duymuyor sanki. İlaç dilimle buluştuğunda gözlerimi kapayıp suyla beraber boğazımdan aşağı yolluyorum. Jeongguk derin bir nefes alıyor. Saçlarımı okşuyor, geriye itiyor nazikçe. Alnım açıldığında da öne eğilip küçükçe öpüyor. Gözlerimi açamıyorum.

"Özür dilerim. Çok mutluydun, mahvettim."

Eğilip burnunu saçlarıma yaslıyor. Cevap vermiyor bir süre. Beni haklı bulduğunu düşünüp ağlamamı dindiriyorum. Onu daha fazla üzmemeliyim, diyorum kendi kendime.

"Şu koku var ya," diyor yüzünün yarısı hala saçlarımın arasındayken. "Yaşamak için ihtiyacım olan nefes almak değil de şu kokuymuş gibi." Yutkunuyorum.

"Hiç de öyle değil, beni iyi hissettirmeye çalışma."

"Nasıl anlıyorsan anla, Taehyung. Mutluluk kaynağım senken bunu mahvettiğini söylemen..."

Gözlerimi aralıyorum. Tanrım, beni gerçekliğe geri kazandırmayı her seferinde başaran bu adamı cennetine al.

Gözlerinin içine içine bakıyorum. Parıldıyor. Sahi mutlu. İçimde hissediyorum, kalbimin orta yerinde.

"Sen hiç yalan söylemez misin?"

Gülümsüyor, başını iki yana sallıyor olumsuz anlamda. İleri atılıp onu dudaklarından öpüyorum. Minnettarlığımın simgesi gibi, ufak ve masum bir öpücük konduruyorum.

Bir süre daha oturup birbirimizi izliyoruz ve sonra artık tamamen iyi olduğumu söyleyerek ayaklanıyorum. Peşim sıra kalkıyor- çantamı koluna takmış, bayılacağım.

Masamıza doğru adımlarken garson kızla göz göze geliyorum, her şey yolunda mı dercesine endişeli bir bakış atıyor. Gülümsediğimde de yüz hatları yumuşuyor ve bana karşılık veriyor.

Siparişlerimiz çoktan doldurmuş masamızı. Hoseok hemen bir selfie alıyor ve yumuluyoruz.

İstemsizce yeni başlangıçların kapılarını aralıyoruz... Ben, akıl hocam ve en yakın arkadaşım.











 Ben, akıl hocam ve en yakın arkadaşım

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


sssslm!! ben louie. unutulmuş olmalıyım şimdiyeajjsjqjfjajqja

btbb'nun yeri bende hep başkaydı. bu yüzden yazarken baya zorlanıyorum. konusu olsun, karakterlerin ağırlığı olsun. şaka maka 2 yıl olmuş ilk bölümü atalı... millet diycek ne naz yapıyon sen de

haklılar 🥲

bir sonraki bölümde görüşmek dileğiyle, hoşça kalın 💓✨️

Born to be Blue | taekookWhere stories live. Discover now