♡25 Aʀᴀʟıᴋ Öᴢᴇʟ♡

319 27 10
                                    

(Biraz geç kalınmış bir bölüm oldu , ama olsun . İyi okumalar ♡)

O geçiyordu yanından . Hafta sonu etütünden ayrılıyordunuz . Başıyla selam verdi sana . Sen de aynı şekilde selamladın onu . Her gün okul çıkışı yaptığınız gibi .

Ama bugün buna bir anlam getirecektin , kararlıydın . Yapamasan bile , onunla yeni bir anı kazanacaktın hafızanda .

"Senpai !" Seni duymadı , ya da başkasına seslendiğini sandı . Bilmiyordun . Ama pes etmedin .

"Levi Senpai !" Bu sefer duymuştu . Olduğu yerde durup sana baktı . Aranızdaki mesafe çok değildi , olduğun yerden konuşmaya karar verdin . Büyük ihtimalle soğukta bağırırken soğuk yiyecektin ve hastalanacaktın , ama sorun değildi o an için .

"Y/n-chan ?" Seslenmene , adını seslenerek cevap verdi . Yutkundun .

"Şey ..." Sesin kısık çıkmıştı . Öyle ki sen bile kendini zor duymuştun . O ne dediğini anlamak için başını uzatıp gözlerini kısmıştı . Konuşmaya devam ettin .

"Doğum gününüz kutlu olsun Senpai !" Eğilerek söyledin . Tekrar ona baktığında , dediğini beklemediği açıktı . Şaşkınlığını atabildiğinde , başıyla teşekkür etti . Ağzının da kımıldandığını gördün . Ağız okuyamasan da sözlü teşekkür ettiği belliydi .

Devam edemedin . Bu sene onun mezun olup üniversite okumaya gideceğini , onunla bir daha konuşamamana yaklaşık 6 ay kaldığını bilmene rağmen açamadım hislerini ona . Bunun için çok ağlayacağını bilmene rağmen , devam edemedin .

"Yarın görüşürüz Senpai ." Duyabileceği bir tonda seslendin . El salladın ona . O da karşılık verdi . Sırtında hislerinin ağırlığıyla tekrar evinin yolunu tuttun .

Sonra arkandaki karların ezilme sesini işittin . Ses giderek yaklaşıyordu , biri sana doğru koşuyor gibiydi . Ama o kimse , hala sana uzaktaydı .

"Y/n !" Adını tekrar ondan duymanla hızla arkana döndün . Sana doğru koşuyordu . Kar yüzünden iki adımından birinde düşecek gibi oluyor , neyse ki dengesini koruyordu .

"Senpai ?" Şaşkınlığını dile getirdin . O senin yanına geldiğinde hızını alamamıştı , aniden birlikte karın üstüne yığılmıştınız . Utançla kendisi kalktı ve sana elini uzattı .

"Ü-üzgünüm , kar çok kaygan ." Tebessüm ederek elini tuttun ve seni kaldırmasına izin verdin .

"Sorun değil Senpai ." İkiniz de kalktığınızda , bir sessizlik oldu . Sen onun konuşmasını bekliyordun , o ise ne diyeceğini dülünüyordu .

"Senpai ?" Ne diyeceğini beklediğini hatırlatarak seslendin . Bakışları sana döndü . Yanaklarınız soğuktan ve utançtan kızarmıştı .

"Bir şey söyleyecektim ." Kelimeler teker teker döküldü ağzından .

"Buyurun ." Yutkundu .

"Biliyorsun , bu sene ... Buradaki son senem ." Başınla onayladın .

"Evet , biliyorum ." Cümlelerini toparlamaya çalıştı .

"Şey , ben ... Tch , lanet olsun , söylemesi zor ." Devam etmesi için bekledin .

"Ben ... Erken olacak biraz , ama ... Tutamıyorum içimde işte ."

"Ne tepki vereceğin önemli değil . Hayır , desen bile sorun yok . Bir daha karşına çıkmamı istemesen bile sorun yok ." Nefes bıraktı .

"Ben ... Lanet olsun , seni seviyorum ! Seni seviyorum , anladın mı ?! Seni seviyorum ! Diyorum işte , seni seviyorum ! O lanet Dört Göz benden beklediğinin bu olduğunu söyledi , o yüzden tekrar söylüyorum , seni seviyorum !" Yanakların ısınırken nefesin kesildi .

Sen yapamamıştın . Tüm bunları söylemeye gücün yetmemişti ama işte , onun yetmişti . Hem de birçok kez söyleyebilecek kadar yetmişti gücü .

"Senpai ..." Sen kalbinin hızından konuşamazken o devam etti .

"Şimdi cevap vermek zorunda değilsin , sonra da konuşabiliriz . Konuşmak zorunda da değilsin . Konuyu kapatıp hiçbir şey olmamış gibi devam ederiz . Kabul etmek zorunda hissetme . Ben sadece , eğer uzaklaşacaksan benden , şimdiden yap ki 6 ay sonra gittiğimde zorluk çekmeyeyim diye söylüyorum sana ." Gözlerinin yandığını hissettin . Ağlamak da istemiyordun . Sesin titrerken dolu gözlerle ona baktın .

"Sizi seviyorum ... Ben de , sizi seviyorum ..." Senin ağlamak üzere olduğunu fark etti . Ama dediklerin onun da ağlamasını sağlamak üzereydi . Seni kendine çekti . Senin beyaz montun ve onun siyah kabanı , sokakta şişme bir penguen var gibi görünmesinş sağlıyordu . Neyse ki kimse bu hoş görüntüyü görmüyordu .

"Ağlarsan gider 3 yıl önce Edebiyat hocasından yediğin kitap cezasını hala vermediğini gidip söylerim , duydun mu ?!" Burnunu çekti .

"Eğer ağlarsanız İngilizce sınavında benden kopya aldığınızı söylerim !" Kıkırdadığını duydun . Sarıldığınız için göremiyordun gülen yüzünü . İçinden isyan ettin buna .

Sarılmayı bıraktınız ve yüzünüzü sildiniz birbirinize bakmadan . Saate baktı .

"Geç kalıyorsun eve . Gidince yaz , tamam mı ? Evde konuşalım ." Gözlerini kırpıştırdın .

"Yazamam ki ." Tek kaşını kaldırdı .

"Neden ?" Omuz silktin .

"Numaranız- yani , numaran yok ." Bunu bilmiyormuş gibi yapmayı tercih etti .

"Ya , yok muydu ? İyi , ver telefonunu da kaydedeyim ." Gülümsedin ve başınla kabul ettin . Telefonunun rehberini açıp ona uzattın . Numarasını tuşlamasını izledin . Ardından birkaç şey daha yazdığını gördün . Telefonu sana uzattı .

"Artık var ." Telefona baktın .

Levi Senpai♡

"Annenler anlamaz , değil mi ? Rehberindeki çoğu kişide kalp var , fark etmezler bence ." Gülümsemeni bozmadan onayladın .

"Evet , sorun etmezler . Düşündüğün için teşekkür ederim Senpai ." Dudak büzdü .

"Senpai diye kaydettim diye bana öyle demeye devam mı edeceksin ?"

"Dememeli miyim ?" Reddetti .

"Deme . Ben de sana Y/n-chan demeyeceğim ."

"Peki . O zaman , görüşürüz ?" Başıyla onayladı . Bir an için bekleyip kocaman gülümsedi .

"Yarın görüşürüz ." Karşılıklı gülümsediniz ve tekrardan evlerinizin yolunu tuttunuz .

"Görüşürüz ..." İkiniz de yol boyu bunu sayıkladınız .

『𝙇𝙚𝙫𝙞 𝙊𝙣𝙚-𝙎𝙝𝙤𝙩𝙨』Where stories live. Discover now