Bölüm 42: 'Elf Kardeşler'

2.1K 159 18
                                    

Sabah hızlıca kalkıp kısa bir duş aldım. Mark homurdanarak yatakta döndü. Ona baktığımda hiç yataktan kalkası yoktu. Saçlarıma doladığım havluyu açarken onun dikkatini çektim.

"Kalk hadi konsey 2-3 saat içinde gelecek."

Mark tekrar homurdandı.

"Emir verip sınırlardan geçirmesem nolur ki!"

Göz devirdim.

"Kaldır o koca cüsseni de hazırlan. Sürüyle kahvaltı edeceğiz."

Elimi ona doğru uzattım ve işaret parmağımı tehdit eder gibi salladım.

"Ben giderken arkamdan koca bir kurt gelmesi güzel."

Yüzünü buruşturdu.

"Kurdumu daha mı çok seviyorsun."

Kafamı aşağı yukarı salladığımda kafasının altında ki yastığı yüzüme doğru fırlattı. Sırıtarak yastığı tuttum ve ona geri attım.

"Sanki sen benim kurdumu sevmiyorsun?"

Omuz silkti.

"Seni daha çok seviyorum."

"Kurdum canına okur biliyorsun değil mi?"

Kafa salladı.

"Ona kurdum yeter."

Dişlerini göstererek sırıttığında göz devirdim.

"Kalk, hazırlanda yemek yemeye gidelim."

Yataktan zorla kalktı ve banyoya ilerledi. Kapıyı ardından kapatmadan önce bana döndü.

"Eşlik etmek ister misin?"

"Mark!"

Kapıyı hızlıca kapatınca gülümsedim. Saçlarımın ıslaklığını havluyla aldıktan sonra dolaba ilerledim. Savaşçı giysilerimden birini seçtim. Deri siyah takımı üzerime giydim. Bacaklarıma bıçakları taktığım kayışları yerleştirdim belime yine bıçaklar için kemer takıp sol omuzuma da kalın deriden yapılmış, boynumdan omuzuma uzanan kemer tarzı korumalığı taktım. Korumalığın da kenarına küçük bir bıçak yerleştirip elime mekanizmaları takmaya başladım. Aslında bunların hiç birine ihtiyacım yoktu ama konseyden gelecekler bunu bilmiyorlardı. Mekanizmanın kayışını sıkıp yerleştirdim ve diğer elimdekini takmaya başladım. O sırada Mark banyodan çıktı.

"Oh, yakışmış."

Diğer kayışı da düzeltip ona baktım. Elinde ki havluyu saçına sürtüp kurulamaya başladı.

"Çabuk giyin."

Kafa sallayarak dolaba ilerledi. Bende yanına gidip kendi tarafımı açtım ve içinden siyah bir pelerin aldım. Mark'da dolaptan eşofman ve t-shirt alıp dolabı kapattı. O giyinirken bende pelerini boynuma bağladım.

"Ona gerek var mı?"

Mark elinde ki t-shirtü giymeye başlarken konuşmuştu. Başımı ona çevirdim. Kesinlikle pelerinden bahsediyordu.

"Gerek var, dışarıda ki kurtlar savaşa gidiyormuş gibi giyindiğimi görse ne düşünür?"

Omuz silkti.

"Savaşa gittiğini düşünür."

Elimi ona doğru uzatarak mekanizmada ki küçük bıçaklardan birini fırlattım. T-shirtü daha geçirmediği omuzuna yerleşen bıçağı çıkarttı ve yanımda ki duvara fırlattı.

"İyi nişancılığın iyiymiş."

Göz devirdim ve duvardan bıçağı çıkarttım. Yanına giderek omuzuna dokundum. Kanayan yerin etrafında parmağımı gezdirdim.

Amestec; Büyülü MühürHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin