Bölüm 31: 'Ölüm'

2.5K 180 8
                                    

Bu kızı tanıyordum. Adını net olarak hatırlamıyordum. Daha doğrusu bir gelip bir gidiyordu. Şuan ona vakit harcayamazdım.

"Le-ai spus lupte?"
(Onlara saldırmalarını söyledin mi?)

Kız kafasını iki yana salladı.

"Ce atac?"
(Ne saldırısı?)

Kafamla etrafı işaret ettim. Karşımda ki kız da kafasını iki yana salladı. Portala doğru ilerledim içine girecekken portaldan bir kahkaha duyuldu.

"Senin gelmeni hevesle bekliyordum. Artık saklanmamıza ve beklememize gerek yok. Efendimizi uyandırmanın zamanı geliyor. Son güçlerini iyi kullan melez prenses, çünkü gücün uzun bir süre vücudunda olmayacak!"

Portal yavaş yavaş kapanırken içine doğru ilerledim. İçine girip etrafına bakındım. Kimse yoktu ama bu koku, çürük et kokuyordu.

"Soluk benizliler?"

Gülümsedim.

"O zaman bu da benim hediyem olsun kan emiciler!"

Portal kapanmak üzereyken ellerimle yuvarlak çizmeye başladım.

"Adu-mi soarele Dă-le otravă."
(Bana güneşi getir. Onlara zehir ver.)

Ardından portaldan yavaşça çıktım.

"İyi eğlenceler."

Portal önümde tamamen kapanmadan bir kaç çığlık duydum. Daha demin benimle konuşan kız bana doğru yaklaştı. Güçlerim hala bedenimi terk etmemişti. Kız bana iyice yaklaşınca kendimi yere bıraktım.

"Esti ca el?"
(Onun gibi misin?)

Kimden bahsettiğimi anlamamış olacak ki tek kaşını kaldırdı.

"Greta."
(Greta yani üvey ablası.)

Karşımda ki kız kafasını aşağı yukarı salladı.

"Suntem amândoi protectori."
(İkimiz de koruyucuyuz.)

Kafa salladım. Kızın adı aklıma gelince kaşlarımı çattım.

"Timea?"
(Karşısında ki kızın adı.)

"Da, numele meu este Timea."
(Evet, adım Timea.)

Güçlerimin azaldığını hissetim derin bir nefes aldım.

"E în satul vrăjitorilor. Nu poți sta aici, du-te."
(O büyücü köyünde. Burada kalamazsın, git.)

Kafa salladı önümde başını eğip uzaklaştı. Bense ağır adımlarla duvardan geçtim. Mark, Arman, Delia ve diğerleri Crina'nın yanındaydı. Ben yavaş yavaş oraya giderken önümde ki kalabalık da ağır ağır iki yana açıldı. Crina'nın narin ve soluk bedeninin yanında diz çökmüş kafasını eğmiş bir Arman vardı. Mark ise boş gözlerle Crina'ya bakıyordu.

Crina'nın yanına gidip diz çöktüm. İkisi de bana bakmıyordu. Ellerimi Crina'ya uzattım.

"Adu-mi-o."
(Onu bana getir.)

Gözlerimi kapattım. Ölen birini diriltmek için ruhumuzu vermemiz gerekirdi.. Bende bunu yapacaktım. Ama önce Crina ile konuşmam gerekiyordu. Çünkü ölen kişinin fani Dünya'ya geri dönmeyi kabul etmesi gerekiyodu. Crina'nın ruhu ağır ağır önüme geldi. Gözlerimi açtım.

Amestec; Büyülü MühürHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin