Jane Carney

"Bundan bende memnun olurum efendim." Gülümsedim.

Uzun bir zaman sonra öğretmenimi görmek iyi hissettirmişti. Tam 3 sene önce Bay Jack'in karşısında bir üniversite öğrencisi olarak duruyordum. Şimdi ise bir öğretim görevlisi olarak.

Ah! Yıllar ne de çabuk geçiyor öyle.

"Öyleyse anlaştık. Bu iki ay için edineceğin tecrübeler çok iyi olacak. Bir öğretmen olarak değil, öğrenci olarak çalışmanı istiyorum. Bilirsin, o kongrede medya editörü olmak çok zor bir iştir." Kafamı olumlu anlamda salladım.

"Biliyorum efendim. Fakat bunun için çabalayacağımdan emin olabilirsiniz." Gülümsedi.

"Biliyorum. Sen çok yetenekli bir öğrenciydin Jane. Bir filolog kolay yetişmiyor."

"Teşekkür ederim." Eski öğretmenim Bay Jack'le okul bahçesinde yürümeye devam ediyorduk.

Ta ki duyduğumuz sese kadar.

"Bay Jack?" İkimizde arkaya dönüp kimin seslendiğine bakmıştık.

"Lucas!"

Güzel. Çok güzel. Bit gibi her yerden çıkmak zorunda mı gerçekten? Biraz sıkıcı oluyor da.

"Sizi özlemişim." İkisi birbirlerine sarıldıktan sonra ayrılmış bakışlarını bana yöneltmişlerdi.

"Bu eski öğrencilerimden Jane."

"Onu tanıyorum. Kısa zaman önce tanışma fırsatımız oldu efendim."

"Yaa? Buna şaşırdım açıkçası. Fakat sevindiğimi söylemek isterim." Lucas'ı bana işaret etti. "Jane, bu hergele tam 3 senedir aynı dersi veremeyip kalıyor. Onu görmekten sıkıldım. Bu yüzden bu iş senin. Onun bu dersi geçmesini ve beni rahat bırakmasını sağla." Elini omzuma yerleştirdi. "Sana güveniyorum."

Buna sinir olmadığımı söylersem yalan söylemiş olurdum. İlk iş gününden onu burada görmek ve üstüne üstlük ona ders vereceğimi duymak...

Sakin ol Jane.

Lucas, Helen'ın kuzeni ve senin için şuandan itibaren bir öğrenci.

Profesyonel bir insan olarak bu gibi durumları dert etmemeliyim.

İş hayatında görmek istemediğim daha bir çok insanı görebilir onlarla konuşmak zorunda kalabilirim. Buna alışmam gerek. En azından geçici olarak.

Lucas'a karşı bir nefretim yoktu. Fakat itici geliyordu ve itici insanlardan doğal olarak hoşlanmazdım. Ne var ki arkadaşta sayılırdık.

"Endişeniz olmasın efendim."

"Yok zaten." Diğer elini de Lucas'ın omzuna yerleştirdi. "İkinizi görmek güzeldi. Ders başlamak üzere. İzninizle." Yanımızdan ayrılmış bizi yalnız bırakmıştı.

"Tanışmamızın pek iç açıcı olmadığını biliyorum." Elini uzattı. "Bu yüzden baştan başlayalım istiyorum. Ben Lucas. Lucas Jade Zumann." Derin bir nefes alıp uzattığı elini sıktım.

"Jane Carney."

"Tanıştığıma memnun oldum Jane." Gülümsedim.

"Bende." Yürümeye başlamıştık. "İş dediğin bu muydu? Yani dersi vermek için mi geldin Tayland'a?"

"Sayılır. Bu biraz karmaşık." Anladığımı belirtmek için kafa salladım. "Peki ya sen?"

"Ben 2 ay burada çalışacağım. Bir tecrübe gibi düşünebilirsin. Daha sonra ülkeme dönüp hayalini kurduğum o işin sahibi olacağım."

Save meWhere stories live. Discover now