*explanation*

486 48 116
                                    

Hyunjinin solosu bu fice çok uygun gibi... Ya da bana öyle geldi. Neyse önce medyayı izleyin sonra okumaya başlayın hadi ben kaçarr

•••••••••••••••

Felix'ten;

Chan hyungun yanında yavaş ve çekingen adımlarla ilerlerken, arkamda hyunjinin olduğunu bilmek bana iyi geliyordu. Sadece varlığı bile kelimelerle anlatılamayacak kadar güven veriyordu. Ona duyduğum şeyin aşktan çok daha fazlası olduğundan emin olmama sebep oluyordu.

Oyun salonundan çıkıp yolun karşısındaki kafeye girdik. Kapıya yakın bir masada bizimkileri görmemle, içimde anlam veremediğim bir suçluluk duygusu oluştu. Halbuki hiçbir şey net olmadığı için onlara hislerimden bahsedememiştim.

Yanlarına vardığımızda yan yana duran boş sandalyelere oturduk. Hepsinin gözü ben ve hyunjin arasında mekik dokuyordu. Kafamı hyunjin'e çevirdiğimde boynundaki izlerle bakıştık. Benim boynum da böyle görünüyor olmalıydı. Hatta belki daha da morarmıştı...

Hiçbiriyle göz göze gelmek istemediğim için başımı eğmiş ellerimle oynuyordum. Sonunda masadaki ölüm sessizliğini bozan changbin oldu.

Changbin-"Siz..."

Jeongin-"Nerde kaldınız, sizi bekledik"

Chan-"Jeongin sence tek sorun bu mu?"

Jeongin-"Başka ne sorun olabilir ki?"

Geldiğimizden beri telefonundan başını kaldırmayan jeongin, cevap alamayınca kafasını önce changbin'e sonra bana çevirip anlamsız gözlerle baktı. Bakışları boynuma kaydığında gözlerini kıstı ve direk hyunjin'e baktı. Onun boynunu da inceledikten sonra herşeyi yeni anlamış bir ifadeyle tekrardan bana döndü.

Jeongin-"Ne yani siz şey mi yaptınız?"

Hyunjin-" 'Şey' den kastın ne?"

Jeongin-"Şey işte anlarsın"

Hyunjin-"Bu mu?"

Sandalyesinde bana doğru uzanıp bir eliyle ensemi kavradı ve ben daha farkına varıp engel olamadan dudaklarımızı sertçe birleştirdi. Bunu herkesin içinde yaptığı için gözlerim sonuna kadar açılmıştı. O ise oldukça rahat bir tavırla, gözlerini kapatmış alt dudağımı emiyordu.

Çok uzatmadan dudaklarımızı ayırdı. Aramızda kısa bir mesafe varken, ensemdeki elini saçlarıma çıkartıp usulca okşadı ve kulağıma eğilip rahatlatıcı bir tonda fısıldadı.

"Sakin ol bebeğim, onlar bizim arkadaşlarımız ve sende benim sevgilimsin. Bundan utanmana gerek yok."

Kullandığı her bir kelime zihnimi etkisi altına alıyordu. Normalde panik halinden kurtulmakta zorlansam bile anında sakinleşmiştim. Bu onun bana iyi gelen başka bir yönüydü. Kelimeleri, hareketleri ve onunla ilgili olan şeyler benim üzerimde herkesten, herşeyden daha etkiliydi. Onca zaman bunu arkadaşlığımıza bağlamıştım ama her bir hücrem, bunun yanlış olduğunu biliyormuşçasına beni ona itelemişti.

Bakışmamız uzayıp giderken duyduğumuz öksürük sesi, hafifçe irkilmeme sebep oldu. Diğerleri bizden bir açıklama bekliyordu ve biz burda öylece bakışıyorduk, çok güzel ortam değil mi?!

Chan-"Neden bize söyleme gereği duymadınız? O kadar mı değerimiz yok sizin için?"

Hyunjin-"Hayı-"

"Saçmalama hyung, siz bizim en yakınımızsınız. Sadece...olaylar biraz farklı gelişti ve hiçbir şey net değildi"

Changbin-"Hiçbir şey net değilse bu haliniz ne?"

Fight or Kiss [Minsung]حيث تعيش القصص. اكتشف الآن