*distancing*

926 81 257
                                    

Jisung'ın anlatımından;

Yemeğimizi yedikten sonra minho, birkaç parça kıyafet ve lazım olacak eşyalarını getirmek için evine gitti. Bende o sırada onun için kalacak bir oda ayarladım ve işim bittikten sonra ödevlerimi yapmaya başladım.

Çok zaman geçmemişti ki kapının çalmasıyla kafamı kitaptan kaldırdım. İçimde tarif edemediğim bir heyecan vardı. Koşarak kapıyı açtığımda gördüğüm yüz anında gülümsememe sebep olmuştu. Yanında getirdiği valizlere baktığımda ise hayret etmiştim. Kapının önünü onlarla doldurmuştu.  Bu kadar çok eşya getirmesini beklemiyordum.

Valizleri zar zor içeriye taşıdıktan sonra derin bir nefes almış ve minho'ya dönüp ters ters bakmıştım. Haksız mıyım ama? Bu kadar valizi nereye sokacağımızı bile bilmiyorum.

"Daha getirecek birşeyler varmı? Az olmuş bunlar"

"Yok yok alacağım herşeyi aldım"

"İyi bok yedin bunları nereye sokucaz şimdi?"

"Sokacak bir yer biliyorum ama sığdırabileceğimi sanmıyorum"

"Nerden bahsediyorsun?"

sessizce sırıttığında jeton yeni düşmüştü

"Haaa merak etme oraya rahat sığdırırız"

bir anda anlam veremediğim bir ifade takındı. Sadece söylediği şeye karşılık verdim peki bu ne şimdi?

"Minho"

"..."

"Heey ne oldu birden"

"..."

"Cevap vermeyecek misin? Sen bilirsin çok da bir yerimde değil"

bunu dedikten sonra konuşmasını bekledim ama ciddi ciddi konuşmadı. Hemde sadece o an için değil, gün boyu tek kelime etmedi. Valizlerini odasına götürmeme bile izin vermedi ve hepsini kendi taşıdı. Sonra da çok erken olmasına rağmen ışığını kapatıp uyudu.

Kafam allak bullak olsa da gururum sağolsun yanına gidip konuşmadım bile. Bugün konuşmasa yarın konuşur diye içimden geçirdim ve içimdeki rahatsızlığa rağmen bir şekilde uykuya daldım.

------------------

Sabah alarm sesiyle uykumdan uyandım ve binbir lanet okuyarak yatakta oturur pozisyona geçtim. Gözlerim daha açılmamıştı ve başım fena ağrıyordu. Kendimi zorlayarak ayağa kalktım ve esnedikten sonra banyoya girip elimi yüzümü yıkadım.

Gözlerim açılmış ve uykum tamamen olmasa da kaçmıştı. Bir anda beynim de yerine geldi ve minho'nun evde olduğunu hatırladım. Dün konuşmamıştık ama belki bugün konuşur umuduyla odasının kapısını çaldım.

İçerden ses gelmediği için hala uyuduğunu düşünüp kapıyı açtım ama beklediğimin aksine yatakta değildi, hatta odada bile değildi. Oysa derse bir saatten fazla zaman vardı. Mutfak,lavabo hatta balkona bile baktım ama evde değildi.

Biraz endişelenmiştim ama belki yürüyüşe çıkmıştır diye beklemeye karar verdim. O sırada formamı giyinmiş, kahvaltımı da yapmıştım. Evden çıkma zamanım geldiğinde ise daha fazla beklemenin faydasız olduğunu anladım ve evden çıktım.

Fight or Kiss [Minsung]Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang