Yasavul'un Karısı Part 13

En başından başla
                                    

"Olmaz öyle şey!" diye bağırdı adamın peşinden koşar adım ilerlerken. "Hani begin nereye, sen orayaydı? Ne diye döneklik edersin?"

Sinirle döndü Acar arkasını. Tilbe'nin ne kadar hızlı olduğunu hesaba katamamıştı ama. Ani çarpışmalarıyla dengesi bozulan vahşi düşemeden uzandı kadının beline istemsiz. Kendine çekmesiyle Tilbe'nin havada asılı kalan kolları Acar'ın omuzlarını bulmuş, gözleri buluşmuş, nefesleri birbirine karışmıştı.

Çok güzel kokardı...

Kendine engel olamadan uzun bir nefes çekti içine adam, bakışları zeytin gözlerin esiriyken. Yüzüne değen saçlar Çin'in ipeklerinden bile yumuşaktı sanki.

Ama kadının gönlü ona ait değildi.

Aklını da ruhunu da rahat bırakmayan o farkındalık Acar'ın ensesinden buzlu sular gibi dökülmüştü işte yine. Hızla çekti kendini adam, kadının kollarını kavrayıp dengesini bulduğundan emin olur olmaz.

"Senin derdin ne, Tilbe?" diye sordu bitkin bir sesle, kadının gözlerinin en derinine bakarken. "İstediğin benden kurtulmak değil miydi? Ne diye döneklikle suçlarsın şimdi beni?"

Tilbe hala az önceki yakınlığın etkisinde nefes nefeseydi mantıklı bir cevap bulmaya çalışırken.

"Olmaz öyle." deyip omuz silkti küçük bala gibi. "Söz verdin bir kere. Belki ben boyunun ölçüsünü almak isterim meydanda? Hem ne diye alınganlık edersin öyle 'benden kurtulmak istersin' diye, şakalaşamayacak kadar yabancı mıyız birbirimize Saray Bebesi?"

Acar kadını anlamakta güçlük çekiyordu. Değiller miydi? Madem yabancı değillerdi, ne diye o zeytin gözler nefret edermiş gibi bakardı her konuşmaya çalıştığında?

"Tamam, yarın kılıç toyunda-"

"Yarın olmaz! Şimdi, burada."

Acar sıkıntıyla bakındı etrafa.

"Şimdi olmaz."

"Çok mu ağrır başın?"

"Yok ondan değil... Uygun kaçmaz."

Tilbe kafa karışıklığıyla çattı kaşlarını.

"Gece ormanda beraber uyurken sıkıntı yoktu, ama talim yapmak uygun kaçmaz?"

Sinirle kaşlarını çattı Acar.

"Keyfimizden olmadı herhalde, uyuyakalmışım, ne yapayım. Hem engin bilgilerini benle de paylaşsaydın ben de abamı alırdım yanıma. Yavuklun kusura bakmasın artık, isteyerek olmadı!"

Tilbe'nin şokla açıldı gözleri kocaman.

"Kimmiş benim yavuklum acaba?"

Kadının tepkisi garip gelse de kendinden emin bir sesle cevapladı Acar.

"Aybars Alp, kim olacak başka?"

Tilbe'nin yüzünü Acar'ın daha önce hiç görmediği tiksinmeyle yargılama arası bir bakış bürüdü aniden.

"Aybars Alp? Kandaşımın nişanlısı olan AYBARS ALP?"

Sadece gökteki kuşların cıvıltılarının böldüğü bir sessizlik bürüdü ormanı, Acar duyduklarını sindirirken. Sonrasında aniden Tilbe'nin kolunu kavrayıp dibine girdi adam. Gözleri birbirininkinden başka hiçbir şeyi göremeyecek kadar yakınken aylardır içini kemiren soruyu sordu Acar:

"Senin yavuklun yok mu?"

"Yok. Senin?" diye cevapladı Tilbe hızlanan nefeslerinin arasında.

"Yok."

Destan - SalPanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin