11. Bölüm -GURUR-

1K 168 109
                                    

Saat on bire geldiğinde gözlerimi açmıştım, başımın ağrısı tamamen geçmişti çünkü deliksiz bir uyku çekmiştim. Kıpırdandığımda Travis'i de uyandırmıştım fakat benim aksime hızlı davranmamış ve yataktan çıkmamıştı. Rüyalarımda gördüğüm böyle değildi, sabah uyandığım zaman onu üzerimde buluyordum, bana günaydın öpücükleri veriyordu ya da ben ona saldırıyordum fakat şimdi bir şey yapmasına izin vermeden fırlamıştım.

Aklım o kadar karışıktı ki delirmek üzereydim.

Elbisemi giyerken beni izledi, aynı şeyi üçüncü kez üstüme giyiyordum. Ayakkabılarımı elime aldım ve onu bekledim. Dolabını açtığında hemen yanında kalmıştım ve güneş ışığı üzerine vurduğu için ne halde olduğunu da görüyordum. Tırnak izlerim omuzlarındaydı ve gördükçe dün gece aklımda tekrar oynuyordu.

Utanarak diğer tarafa döndüm ama bunu fark etti. Üzerine siyah tişörtlerinden birisini giydi, altına cepli pantolonunu geçirdi ve benim aksime botlarını da giydi. Muhteşem ceketlerinden birisini çıkardıktan sonra dolaba bir şey unutmuş gibi baktı ve dün gece çıkardığı eşofmanı yerden aldı. Elini cebine soktuğunu gördüm, sonra fotoğrafı iç cebine koydu.

"Travis..."

Koyu gözleriyle buluştum ama bakışları açık kalan dudaklarımdaydı. Ceketini omzuna attı ve beni belimden kendisine çekip dudaklarıma kopamayacağım kadar büyük bir öpücük bıraktı. Gözlerimi yumdum, elinin altında gevşedim ve ne diyeceksem yuttum.

Odasından hızlıca çıkıp merdivenlerden inmeye başladığımda ilk önce çıkan tıkırtıları duydum sonra burnuma uzun zamandır almadığım kokular geldi. Mutfağın önünde Travis'le yan yana kaldık. Elisa, elindeki son tabakları da bıraktıktan sonra kocaman bir gülümseme takındı. "Tessa!" dedi, sevecen bir şekilde. "Günaydın. Biz de geç kahvaltı yaptığımız için çok iyi denk geldi..." dedi kalan yemekleri yerleştirirken. "çok acıktım."

Travis arkamda kıpırdamadan duruyor, Charlotte kollarını kavuşturmuş şekilde masayı hazırlayan kızına bakıyordu. İnanılmaz zengin bir masa değildi ama benim bir dilim kızarmış ekmekle yapılan kahvaltımı sollayıp geçerdi.

Travis kulağıma doğru eğilip onların duymayacağı şekilde "Gidebiliriz." dedi.

Elisa'nın hızlı hareketlerini takip etmekte zorlanırken başımı iki yana salladım. "Hayır. Tabii ki hayır. Onu kırmayacağım." dedim ve önünden çekilip tezgahın iki yanına yerleştirilen uzun sandalyelerden birisine geçtim.

Charlotte koca bir pastırma tabağını ortaya bırakıp portakal suyunu doldurmak için bardağımı istedi. Elisa oturduğum için ayrıca sevinmiş gibiydi, gideceğimi düşünüyordu. Tam karşıma Elisa geçti, Travis ise yanıma oturdu.

Charlotte eksik bir şey unutmadığından emin olunca kızının yanına yerleşti. Elisa kibarlıktan çok uzak bir şekilde kahvaltısına başladığında ona bakıyordum, hiçbir şeye uzanamamıştım. "Annem..." dedi pankeklerden birisini tabağıma koyarken. "bu konuda mükemmeldir."

"Teşekkür ederim." dedim Elisa'ya.

Charlotte sakince ve biraz utançla kızını izliyordu, Travis sadece su içiyordu. İnanılmaz gergindim çünkü hepimizi yıllarca geri götüren ailesiyle oturuyordum fakat karşımdaki genç kız bütün gerginliği çenesiyle yok ediyordu. Biz susuyorduk, Elisa konuşuyordu.

"Uzun zamandır bu şekilde kahvaltı etmemiştik." dedi annesine bakarak. "Arada edebiliriz bence."

Charlotte arkasına yaslanmıştı, hala kahvesini içiyordu. Kızının saçlarını düzeltirken "Ederiz." dedi. Kadının gözlerine bile ona duyduğu sevgi yansımıştı.

BaşlangıçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin