7. Bölüm -HATIRLANMAMASI GEREKEN HATIRALAR-

1.4K 281 60
                                    

Romero'daki koca yatağımda Miley ile birlikte oturuyordum. Dün odamdan çıkmadığımı herkes görmüştü ve bir önceki gün, Travis'le siste yalnız kaldıktan sonra Felix'in suratına bile bakmadan villaya girmiştim. Beni zorlamamalıydı, zorladığında herkesten kaçasım ve kendimi kapatasım geliyordu.

Dün sadece on dakikalığına odamdan çıkıp evin içindeki telefondan müdürü aramıştım. Düşündüğümde ne kadar da saçma geliyordu kulağa. Korkulu rüyam Felix'i özel olarak arıyordum. Dışarıdan şeytani bir hali var gibi duruyordu ama içinde akademideki profesörlerden farksızdı.

Ona akademide bir gün geçirmek istediğimi, bir saate bile razı geleceğimi söylediğimde hapiste olmadığımı, istediğimde dışarı çıkabileceğimi söylemişti ama bir diğer seçeneğimin de Miley'yi Romero'ya davet edebilecek olduğunu hatırlatmıştı. Arkadaşımın tavırlarını düşününce onu davet etmenin en mantıklısı olduğunu düşünmüştüm.

Şimdi gece olmuştu, akşam yemeğinden sonra buraya gelmişti. İki saattir odamda oturuyordu. Buraya gelmesi için onu aradığımda telefonun ucundan çıkardığı sesle ne kadar doğru ama aynı zamanda ne kadar yanlış bir karar verdiğimi fark etmiştim. Resmen ciyaklamıştı.

Geldiğinde enerjikti ve mistikleri görebilmek için her açık kapıdan başını uzatmıştı ama onlarla karşılaşamamıştı. Mutlu ve hayat dolu hali odama girince son buldu çünkü somurtmaya başlamıştım ve ben bu haldeyken o gülümsemezdi. İki saattir her derdimi dinlemişti ve her derdime bir cevabı olmuştu.

Yatakta ileri geri sallanıyordum, iki dakikadır beni izliyordu. "Sisin içinde duramıyorum. Bir de zaten uygulayamadığım büyüyü o karanlık ortamda yapmamı bekliyorlar." Kaçıncı kez bu cümleyi kurmuştum bilmiyordum. "Beni sisten çıkar dediğim halde çıkarmadı. Bir de ona güvenmemi bekliyor!"

"Hangisi?" dediğinde onu artık kaybetmeye başladığımı sandım.

Kaşlarımı kaldırarak "Travis! Senin salyalarını akıtarak baktığın." dedim.

Kıkırdadı. "Ben hepsine öyle bakıyorum." Homurdandım. Ciddi olduğumu gördüğü için şakaya vurma ihtiyacı hissetti. "Ciddiyim. Hepsine aşığım Tessa. Aria bile benim için tanrıça."

"Güç tutkunu musun?"

"Evet? Yeterince belli ettiğimi sanmıştım." Gözlerini kısıp beni süzdü. "Sende de mistik kanı vardı, değil mi?"

Kucağımdaki yastığı ona attığımda gülümsemesi küçük bir kahkahaya dönüştü. Her şeyi konuşmuştuk ve açıkçası çekincelerimi yok etmeyi başarmıştı. Keşke yanımda kalabilseydi diye düşündüm ve hatta ona bunu söyledim. Buraya kalmaya ne kadar istekli olsa da başını sakince iki yana salladı. Sürekli ona koşuyordum, bana yardımcı ol diyordum. Kendi başıma halletmem gerektiğini söylemişti ama her zaman bir telefon uzağında olacağımı da belirtmişti.

Hali, tavrı... bir annenin yürümeye başlayan bebeğinin elini ilk defa bıraktığı anı anımsatmıştı.

"Gitmen gerekiyor." dediğimde somurttu. "Çok geç oldu Miley." O da farkındaydı. Felix'in verdiği saatleri çoktan geçmiştik. Miley şu an kural ihlali yapıyordu ama pek umurunda değildi.

"Beni kovuyor musun?" dedi dudak büzüp.

Bukleli kahverengi saçlarını parmağına çocuk gibi doladığında gülümseyerek ayaklandım. "Kovmak demeyelim. Bir daha gelebilmen için güvence sağlıyorum diyelim."

"İyi." dedi ve yastığı atarak ayağa kalktı. "Öyle olsun." Yanımdan sanki odanın sahibi kendisiymiş gibi geçince arkasından kıkırdayarak baktım. "Aslında Felix'te babamı görüyorum. Yemek birlikte yenilecek, kahve içilecekse birlikte sohbet edilecek!" Kendi babasının taklidini yaparken kıpırdamadığımı gördü ve yaptığı şeyi fark edip koca gözlerle bana döndü. "Öyle demek istemedim."

BaşlangıçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin