9. Bölüm -KULÜP-

952 175 69
                                    

Eski odamdaki aynanın önünde ayakta dikiliyor, Miley'nin makyajımdaki son dokunuşları yapmasına izin veriyordum. Şeftali tonlarındaki allığı tazeledikten sonra bir ressam edasıyla bana baktı, elinden çıkan en iyi esermişim gibi davranıyordu.

"Kalbimi al, parçala ve beni sürüm sürüm süründür Tessa. İşte bir erkeğe bunları hissettireceksin." Fırçayla kendisini gösterdi. "Çok yetenekliyim."

Tebessüm ettim. Bugünün tek amacı aklımı dağıtmaktı. Geçen hafta Lucas'ı arayıp sesini duymak istemiştim, eğer dün gece masanın üstünde uyumamış olsaydım yine aynısını düşünecektim ve bunu yapmamam için Miley beni sonsuza kadar kulüplere götürebilirdi.

Topuklu ayakkabılarımı yüzümü ekşiterek giydim. Miley ısrar etmeseydi kesinlikle spor ayakkabıları tercih edecektim. Üzerimde onun geçen gün aldığı elbiselerinden birisi vardı, ona göre gösterişsiz, bana göre çok fazlaydı. Minicik, simsiyah bir elbiseydi fakat benim için abartı olan kısmı çamaşırımın ucuna kadar açık olan sırt dekoltesiydi. Kendimi beğenmediğimi söyleyemezdim, sadece gece çıkmak için çok fazlaydı.

Miley erkenden gidip erkenden içki içmek istediği için hemen çıktık, arka kapıları kullandık. Arabaya bindiğimizde saat henüz ona geliyordu. Akademiden bir hayli uzaklaşmamız gerekiyordu, en iyi gece kulüpleri merkezdeydi. Yarım saatten fazla süren araba yolculuğu boyunca Miley hiç susmadı, beni de konuşmaya mecbur bıraktı.

On buçuk olduğunda kulübün önündeki sıranın yanından Miley ile el ele geçtim. Erken olmasına rağmen içerisi dolup taşıyor olmalıydı, burası akşam üstü bile kalabalık olurdu.

İçeri girdiğim zaman kulüplerden neden nefret ettiğimi bir daha hatırladım. Önümüzdeki üç gün kulağım çınlayacaktı, bir daha asla düzelmeyeceğine inanacaktım ve kulübe adım atmamaya yemin edecektim fakat tekrar gelecektim. Neyse ki Silas'la aynı evde kalıyordum, çınlayan kulağım onun için sorun olmazdı ve bana seve seve yardım ederdi. Gerçi, kulüpte olduğumu bilmediği için ona bunu söylemek zor olacaktı.

Miley kapıdan içeri girdiğimizde sıra bekleyen büyücülere kısık gözlerle baktı. Her zaman bunu yapıyordu. Elimi tutuyor, beni çekiyor ve herkesin önüne geçiriyordu. Teyzesine borçluydu. Sosyetik teyzesinin adını işine gelince kullanıp duruyordu.

Işıklar üstüme düşüyor, soluk tenli tenimi capcanlı gösteriyordu. O kadar kalabalıktı ki, Miley'nin elini bir saniyeliğine bırakırsam onu bir daha göremeyecekmişim gibi hissediyordum. "Bar!" dedi ileriyi işaret ederek. Boş yer bulacağına inanıyor gibiydi.

Herkes her yerde dans ediyordu. Bistroların tepesine çıkan minyon kadınlara delirmiş gibi baktım. Saat henüz erken olsa bile, buradaki birçok kişi çoktan kafayı bulmuştu. Pistin ortasından geçerken başıma darbe almamak için elimi kaldırdım, kalabalığın arasından yılan gibi geçen arkadaşımın açtığı yolu takip ettim ve birçok kişiye sürtünmek zorunda kaldım, karşılığı da dönüp bana bakıp tebessüm etmeleri oldu ama bende mimik oynamadı.

Barın önünde kaos oluşturan kalabalığın içine girdiğimizde boğulduğumu düşündüm fakat Miley bizi bir şekilde en öne geçirmeyi başardı. Tezgaha kollarını dayayıp önünden geçen adamı uzanarak yakaladı. O kadar çok ses vardı ki, bağırsa bile duyulmayacaktı. Arkadaşım ona bir şeyler söyledi ama hiçbir şey anlamadım. Arkasında dikiliyordum, çevreme bakınıyordum. Fakat barmene beni işaret ettiğini görünce kalkık kaşlarla ona döndüm. Başını salladı, arkasını döndü ve elindeki kokteylleri kime götürüyorsa ona vermekten vazgeçip aşağıya bıraktı. İki dakika sonra önümde tekila vardı.

"Şaka mısın?" dedim Miley'nin bana uzattığı iki bardağı alırken. Tekilaları gözlerime kadar kaldırdım ve aralarından onun sırıtan yüzüyle buluştum. "Ona ne dedin?" dedim boğazımı parçalayacak güçlükte bir sesle.

BaşlangıçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin