the targaryen | night devour riders, not dragons

Start from the beginning
                                    

Kral Viserys kızını karşıladığında, odasında Westeros maketinin başında oturuyordu. Kalbinde ağır bir yük, aklında binbir endişeyle yaşıyordu. Rhaenyra'nın keyifli ifadesini görünce bir anlığına babası da gülümsemişti. Ama hoş sohbet edecekleri bir akşam olmayacaktı. Rhaenyra henüz gerçek durumdan haberdar olmadığı için neşeyle babasının yanına oturup ilk başta ona maket için yardım etmişti, bu sırada da sadece Mhyris ve onun geri dönecek olmasından bahsetmişti. Viserys'in konuşacağı konu da oydu, Mhyris. Nasıl ve nereden başlayacağı konusunda kendisine karşı her zaman ki gibi güvensizdi. Kafasında bir taç, elinin altında büyük bir güç ve Demir Taht'ı olsa bile Viserys Targaryen'in geliştiremediği bir yönü vardı.

Kral'ın sessizliği bir süre sonra kızının ilgisini çekti. Daemon'un şehirde yaptıkları yüzünden babasının kızgın olduğunu düşünüp amcasını savundu. "Askerlerin daha önceden müdahale etselerdi bunlar olmazdı. Mhyris'in onuruna dil uzatılması bir suçtu ve yöntemini onaylamasam bile Daemon yapılması gerekeni yaptı." demişti yaşı için olgun bir üslupla. Yarım bir ağızla Otto'yu kötüleyip babasından tepki görmeyi de beklemişti ancak Viserys'in aklındaki durum bu değildi. Rhaenyra düşündü. Başka ne babasını bu kadar sessiz kılıyor olabilirdi?

Kral'ın cesareti, kızına karşı zor toplanıyordu. Mhyris'e bunca yıldır nasıl yalan söylediyse, aynı şeyi ikinci kızı Rhaenyra'ya hatta ölen karısı Aemma'ya da yaşatmıştı. Hiçbirinin gerçekten haberi yoktu. Ancak sırlar, üzerlerine doğan güneş yüzünden ortaya çıkmaya hazırdı artık. Viserys yerinden kalkıp odasında dolaşırken, kızına gençlik yıllarına ait bir anıyı anlatmaya başlamıştı. Yakın dostu Sör Ron Silverarmor ile yaptıkları Essos seyahatlerinden bahsetti, Rhaenyra konuya karşı ilgiliydi. Yüzünü odanın gölgeli köşesine saklayan Viserys ise Essos'da tanıştığı bir kadından sözü açtı. Bu kadına gençlik yıllarında aşık olduğu gerçeğini anlatırken kızına bakamıyordu. Rhaenyra, kendi annesi dışında bir kadını Viserys'in yanında düşünemiyordu ama amcası Daemon, gençliklerinde ikisinin de ne kadar çapkın olduklarını anlatmıştı. Bundan dolayı Prenses dinlemeye devam etti. Konunun nereye bağlanacağını merak ediyordu. Viserys'in sözleri her geçen saniye ağzından güçlükle çıkıyor ve  kızını tereddütte bırakıyordu. En sonunda Viserys, şöminenin önünde durup ateş ile aydınlanan yüzünü Rhaenyra'ya çevirmişti. İfadesinde belirgin bir pişmanlık vardı.

Yıllardır saklanan gerçekler, bir cümleyle açıklanacak kadar kolay olamazdı ancak sadece bir cümleye sığmıştı. "Mhyris, benim ilk kızım." diyebilmişti Viserys. Sonra oda derin bir sessizliğe gömülmüştü. Rhaenyra korkunç bir vurgun yedi. Donup kaldı ve konuşamadı. Gözleri yaşlara teslim oldu. Titreyen çenesini sıktı ve ifadesi bir hayal kırıklığının öfkeye nasıl evrildiğine, Kral Viserys'in şahitlik etmesini sağladı. Babasına en son baktığı an, odadan çıkmadan öncesine aitti. Belki bir şey deseydi, Kral en azından kızına kendini affettirmek için peşinden gitme cesaretini bulurdu. Ancak kızı Rhaenyra, tek kelime etmeden, onu odasında derin yalnızlığı ve ızdırabı ile bırakıp gitmişti. En son koridorda ıslanmış yanakları ve çatılmış kaşları ile görüldü. Saraya yeniden ağırlık çöktü.

Kızları, Viserys'e sırtını dönmüştü.

Fakat Kral, onları geri kazanmak için ertesi gün konseye fikrini sundu.

"Mhyris'i bir Targaryen olarak duyurmayı düşünüyorum." demiş ve konsey üyelerinin değişen yüzlerini izlemişti. Tereddüt ediyorlardı. Düşünüyor, birbirlerine bakıyorlardı. Viserys'in isteği sessizlik değildi, akıldı. Cevap vermelerini istedi.

"Halkın güvenini kaybedersiniz, Majesteleri." dedi Otto Hightower. Konsey masasındaki yerinde, sargılı eli ve kızgın suratı ile oturuyordu. Ona ne olduğunu öğrendiklerinde, diğer konsey üyeleri ciddi gözükmeye çalışmışlardı. Prens Daemon'a karşı daha dikkatli olmadığı için Otto'nun durumuna şaşıran olmamıştı.

Red Targaryen ☾ Daemon Targaryen Where stories live. Discover now