Ha evet ya doğru. 
Yeşil gözleri uyku mahmuruydu, saçları iç içe girmiş. Kirpiklerini kırpıştırıyordu.
Haram lan haram indir gözlerini neye bakıyorsun. Evlenince senin, al napıyorsan yap.
Sus be edepsiz. Benim zaten sana ne.
Daha dün bizden olmaz diyordun noldu
Ne olduysa oldu sana ne alla alla.
Çayanın anlamaz bakışlarına karşılık hala konuşmadığımı farkettim.
İç ses susmuyordu ki konuşayım.

Ş-şey be ben kahvaltı hazır diyecektim dedim ve hızlıca salona geçtim.
Ardımdan duyduğum iç gıdıklayan kahkaha sesi ile dudaklarım istemsizce yana kıvrıldı.
Aşık olmuştum sanırım değil mi?
Düşündüğüm şeyler yanaklarımın kızarmasına sebep olurken, yemek kokan kıyafetlerimi değiştirmek için odama ilerledim.

                              ...

Genç kız  giydiği Süt kahvesi elbisesinin üzerine kahverengi bir eşarp takmaya karar verdi. Saçları hala biraz ıslaktı. Annesinden azar yememek için hızlıca saçlarını kuruttu ve eşarbını taktı. Son zamanlarda saçları fazlasıyla dökülüyordu.
Salona girdiğinde herkesin birşeyler konuştuğunu farketti. Babasının sesi ile tebessüm etti.

"Hanım alınma ama benim kızım bu böreği çok güzel yapıyor."
Annemin hafif trip barındıran bakışları bir anda normale döndü.
Çayan'a dönerek birşeyler söyledi

Genç kızın duydukları karşısında yediği patates boğazına kaçtı. Hızlıca mutfağa koştu.
Aman Allahım babama söylemedim daha. diye kıvranırken içeriye doğru kulak kabarttı.


              ...

Duyduğum cümleyi idrak edemezken,
Sabahtan beri kalbime uğrayan ağrı yine baş gösterdi.
Elimdeki bardağın zeminle buluşup tuzla buz olmasını boş gözlerle izledim.
Yine oluyordu işte. Yine bulanıklaşıyordu etraf. Hissettiğim baş dönmesiyle olacakları anlayıp yere çöktüm.

Sesim çıkmıyor, hayır duymazlar. Kalbim deli gibi çarpıyordu. Son bir gayret ağzımdan bir inilti dökülüverdi.
İç sesim geleceklerini telkin ederken.
O geldi. Nefes alamıyordum, sanki kalbimin ortasına koca bir yük binmiş.
Biri boğazımı sıkıyordu.
Yorgunca beni bırakmasını söyledim .
Beni duymalıydı sesimi olabildiğince zorlayarak konuştum.

"Biraz dinlenmeye ihtiyacım var komutan, sakın ha uzağa gitme. Ben yokken..  Kendini bul, bul ki dayanabileyim"
Mavi karışmış yeşillerine bir daha asla göremeyecekmişim gibi özlemle baktım. Gözlerim kararırken gözünden düşen yaş yüreğimi acıttı.

...

Duyduğum çığlık kulaklarımı tırmalarken korkuyla yerimden kalktım.
Küçük meleğimin nefes alış verişi o kadar yavaştı ki.. Delicesine korkuyordum. Hafifçe gözlerini açtı.
Kendisine dokunmamam gerektiğini söyledi . Ve Bitkin sesiyle devam etti

- Biraz dinlenmeye ihtiyacım var komutan, sakın ha uzağa gitme. Ben yokken..  Kendini bul, bul ki dayanabileyim"

Babası onj kucaklarken Muhammed arabayı getir dedi . Umay güzelim aç gözünü dedim içimden . Buz kesen ellerini tutup ısıtmak için nelerimi vermezdim ki. Sabah kızaran yanakları şimdi bembeyazdı.
Gözümden akan yaş görüşümü bulanıklaştırırken, gözyaşımı hızlıca sildim.
Koca dağların bozkurdu, Asi komutan
Ağladı.
Yine böyle olmuştu kardeşi ve babasını da böyle kaybetmişti.
Tek hatırladığım minik bedenini  alıp hastaneye girişimizdi.
...

Genç adam, kızın ailesini bir haftanın sonunda güç bela evlerine dinlenmeye gönderdi.
Gelen doktora izin istercesine yorgun ve üzgünce baktı.

Sterilize giysileri giysin görebilir.

...

Odaya girdiğimde sevdiğimin yüzüne baktım.
Utanınca kızaran yanakları şimdi bir ölünün yüzü kadar beyazdı.
Kırmızı dolgun dudakları kurumuş. Bazı yerleri çatlayarak kanamıştı.
Gülünce hafifçe kırışan göz çevresi gerilmiş. Göz altları çökmüştü.
Boğazıma oturan yumruyu görmezden gelerek günü anlatmaya başladım.

Bu-bugün sevgilim babanları eve gönderdim. Ammar'ı dört yıldır ilk defa ağlarken gördüm.
Abin o orada üşür diyerek siyah kapşonlusunu getirmiş. Annen biraz yorgun. Ama biliyor musun baban kafasını hiç yere eğmedi. O güçlü ona birşey olmaz deyip duruyor.

Ben, ben özledim seni sevdiğim. Kendini bul dedin ya bana. Bulamıyorum kendimi, kaybolmadığım için mi bulamıyorum bilmiyorum.
Şanlı varya, senin sırığın. dedim gözyaşımı silip gülerken

Kaç gündür kapının önünde ağlıyor.
Onun elleri çok üşür. Soğuğu sevmez o diye. Geldiğinde titreyerek sordu. Neden bana söylemediniz diye.
İlk defa askerim bana bağırdı Umay biliyor musun? Ve ben sesimi çıkarmadım.
"Eğer kardeşim uyanmazsa, onu ağlattığını hergün sana hatırlatacağım komutan " diye bağırdı ve ağlamaya başladı.

İki gün sonra göreve gidiyorum sevdiğim. Kayra teyze aradı seni. Diyemedim gelemeyecek diye. Yalan söyledim Umay! kalkmak zorundasın.
Kalk sana yakışmıyor böyle uyumak.
Sevgi evindeki çocuklar seni bekliyor doktor. Kalkmak zorundasın.

Seni de kaybedemem küçük. Bu gönül vatandan sonra birine açmış kendini.
Oysaki kilitlemiştim ben gönül bahçemin kapısını.
Ama sen hırçın kız çocuğu, gidip o kilidi çözdün.
Yüreği buz tutan bu adamın Sevdalanmasına sebep oldun. Şimdi öylece gidemezsin küçük.
Kalk ve tut elimden.  Dedim kızaran gözlerimle

Bir elimde ona aldığım yüzük. Diğer elimde kendisine ait bana yazılmış bir sayfa.
Hastane kokusu sinmiş üniformama karşılık, onun yanı lavanta kokuyordu.
Sanki hasta olan bendim. Kendisi ise beni iyileştirmeye gelmiş olan melek.

Üzerini güzelce örttüm küçüğümün.
Üşürdü o değil mi? Sevmezdi soğuğu.
Küçükken bir kere anneme sevmek nasıl birşey diye sormuştum.
Annem bana şöyle demişti ;
Sevmek oğlum onun için herşeyi karşına almaktır.
Sevmek tüm özel günleri bilmek değildir. Sevmek onun sevmediği şeyleri ezbere  bilmektir.
Sevgi kusurları yok etmez, onları da kabul eder.

Sonra babam gelip devam etmişti:
Sevmek oğlum karşılıksız değer vermektir.
Biri sever diğeri ise onun sevmesine tutulursa, bunun ismi sevda olur.
Ben seni severim oğlum, annen ve kardeşin sever. Sevgi birçok kişi ile olur. Ama sevda başkadır.
Sevda kanatları altına almaktır. Yarası kanarken sarmak, düştüğünde kaldırmaktır.
Sevgi söylenir ama sevda yalnızca hissedilir evlat.

O zaman anlamamıştım söylenemeyeceğini Sevdanın . Ama şimdi anlıyorum sevdiğim.
Sevda buymuş.
Seninle aynı dünyada sensiz yaşamak ağır geliyor lütfen kalk küçüğüm.
Hemşire geldi süremiz dolmuş. Gidiyorum, korkma uzağa değil. Söz verdim ne de olsa değil mi?
Göreve gidiyorum güzelim. Döndüğümde.. Lütfen burada olma
Hakkari de ol ki, "Selahattin abi sorsun yine bana Hakkari de sevduğun mu galdu" diye.
Elveda demeyeceğim sevdiğim. Görüşmek üzere...

*Yazardan :
Umay uzun süredir çok yorgun. Biraz dinlenmeli değil mi?
Ama geri uyanacak korkmayın.
Çünkü yarım kalmış bir sevda var burada...
Allah'a emanetsiniz canlarım 💕





Sevda Uğruna Where stories live. Discover now