"Hatırlamıyorum." dedim mırıltılı bir sesle. Seray'ın bahsettiği anı hatırlamak için kendimi zorlamışsam da başarısız olmuştum.

"Tam olarak kendinde değilmişsin zaten." Bu, neden hatırlamadığımı açıklıyordu.

"Aklım çıktı kızım sana bir şey olacak diye." Bakışlarım anneme çevrildiğinde kendimi fazlasıyla suçlu hissetmiştim çünkü gözlerinde gördüğüm doluluğun sebebi bendim. "Özür dilerim endişelendirdiğim için."

"Özür dilemen için mi söyledim sana?" dedi azarlar gibi bir tonda. Pozisyonumun el verdiğince omuzlarımı kaldırıp indirdim. "Senin nereden haberin oldu?"

"Hastaneden arandım, kızınız burada dediklerinde aklımdan ne ihtimaller geçti bilemezsin." Serumun takılı olduğu taraftaki elimi tuttu ve okşamaya başladı. Henüz reşit olmadığım için hastanenin annemi veya babamı araması normaldi.

Kapının açıldığını duyduğumda bakışlarımı sesin kaynağına çevirdim. Görüş açıma beyaz önlüklü orta yaşlarda bir adam ve hemen arkasındaki Emre girmişti. Aklıma düşen düşünceyle birlikte aniden dirseklerimin üstünde doğruldum. Soner ne haldeydi? Ben ne zamandır uyuyordum? Ben uyurken ona bir şey olmamış olması için içimden dualar ederken "Soner nasıl?" diye sordum, Emre'ye bakarak.

"Korkma," dedi endişeli halimi fark ederek. "Kötü bir gelişme yok."

"İyi?" dedim bir umutla.

Dudaklarını birbirine bastırdı ve kafasını iki yana salladı. "O da yok."

Kendimi geriye doğru bırakarak kafamı yastığa yasladığımda derince bir nefes alıp vermiştim. Hiç gelişme olmaması kötü bir gelişmeden daha iyi bir seçenekti. Kötünün iyisi dedikleri bu olsa gerek.

"Peki ne kadar süredir uyuyorum?" Sorumla beraber Seray elinde tuttuğu telefondan saate baktı ve bana cevap verdi. "Yedi saate yakın. Saat akşamın sekizi olmak üzere."

"Merhaba, Beste." dedi doktor. Biz konuşurken masanın üzerindeki dosyalarla ilgilenmişti. "Kendini nasıl hissediyorsun?"

"Kötü."

"Normal," Elinde tuttuğu kalemin arkasına bastıktan sonra önlüğünün üst cebine yerleştirdi. "İlk kez mi panik atak geçiriyorsun?"

Şaşkınlıkla konuştum. "Panik atak geçirdiğimi bile yeni öğreniyorum."

Annem daha açıklayıcı bir şekilde cevap verdi. "Evet, ilk defa geçiriyor."

Yaşadığım o şeyin aslında bir panik atak olduğunu öğrenmek beni şoka uğratmıştı. Nefes alamadığımı hissetmiştim, bedenim soğuk ter atmıştı, kalbim daha önce hissetmediğim bir hızda atmıştı ve o an ne yaptığımı tam olarak hatırlamıyordum bile. Bunların panik atak belirtisi olduğunu ilk kez öğrenmiştim.

"Anladım," dedi muhtemelen kırklarının sonunda olan adam. "İlk kez panik atak geçirdiğine göre seni biraz bilgilendirmeliyim. Panik atağı tetikleyen çok fazla sebep vardır ama en çok stres anlarında ortaya çıkar. Travmatik bir olaya da bağlı olabilir. İlk kez yaşadığın için bu durum seni biraz korkutmuş olabilir. Bu korkudan kesinlikle kaçınmalısın çünkü genellikle başlangıçtan sonraki panik atakları tetikleyen sebep ilkinin korkusudur. Bu atakların sıklaşmaması, hayatının bir parçası haline gelmemesi için atağa sebep olacak şeylerden kaçınmalısın. Stres, korku, fobilerin veya aklına gelebilecek daha farklı şeyler."

Doktoru dinlerken sert bir biçimde yutkundum. Atak geçirdiğimi duyduğumda korkmamış olsam da, doktor anlattıkça korkmaya başlamıştım.

"Ama merak etmeyin eğer altında çok büyük sebepler yatmıyorsa atakların birçoğu tek seferliktir." Bu biraz da olsa rahatlamama sebep olmuştu.

İZLER KALIR Where stories live. Discover now